UNUTULMAYAN VALİ RECEP YAZICIOĞLU ARAŞTIRMALARI (1967-2003)

Ziyaretçi

"BAĞIŞ YAPARAK ARAŞTIRMALARA VE İÇERİĞE" DESTEK OLMAK İÇİN TIKLAYINIZ.

5 Kasım 2020 Perşembe

RECEP YAZICIOĞLU’NUN SÖYLEMLERİNDE MÜZAKERECİ DEMOKRASİ

 

RECEP YAZICIOĞLU’NUN SÖYLEMLERİNDE MÜZAKERECİ DEMOKRASİ[1]

 

DELİBERATİVE  DEMOCRACY IN RECEP YAZICIOĞLU’S SPEECHES

Dilek CANYURT*

 

            Özet

Son derece ilginç kişiliğiyle, film senaryolarına ve akademik çalışmalara konu olmuş Recep Yazıcıoğlu. Sıradan bir bürokrattan farklı olarak pek çok konuda görüşleri ve çalışmaları olmuştur. Özellikle aktif olarak medyayı kullanmak suretiyle, Türk siyasal sistemine getirdiği eleştirileri, dikkat çeken yönlerinden birisidir. Bu bağlamda, Yazıcıoğlu’nun söylemlerindeki demokrasi vurgusu da bilhassa dikkat çekici bir özelliğidir. Bu çalışmada, Yazıcıoğlu’nun demokrasi anlayışının baskın unsurlarının, toplumsal katılıma ve sivil topluma büyük önem veren müzakereci demokrasi teorisi ile örtüştüğü gösterilmeye çalışılmıştır. Bu yapılırken de Yazıcıoğlu’nun yaptığı icraatlardan ziyade yazılı ve görsel söylemleri üzerinden araştırmalar yapılmıştır. Yazıcıoğlu şüphesiz bu önerileri bir teori geliştirmek maksadıyla yapmamıştır. O’nun ideali, toplumsal bilincin artırılması suretiyle demokrasi kültürünün oluşturularak Türkiye’deki problemlere çözüm üretmek olmuştur.

Anahtar Kelimeler: Recep Yazıcıoğlu,  sivil toplum, müzakereci demokrasi

 

Abstract

Recep Yazıcıoğlu, whose extremely interesting personality has made it to film scripts and become the subject of several academic works. Unlike ordinary bureaucrats he has got opinions and works in many different areas. One of his most remarkable traits is his way of actively using media in order to criticize the Turkish political system. In this context, the emphasis on democracy in his speeches is especially striking. The aim of this study is to show that the dominant elements of Yazıcıoğlu’s understanding of democracy matchs up with the deliberative democracy theory which places importance to social involvement and civil society. During this process, the studies have been done on Yazıcıoğlu’s written and visual discources rather than his actions. Undoubtly it was never his intention to develop a theory out of these ideas.  His ideal was to  find a solution to the problems in Turkey by increasing social awareness and creating a democracy culture.           

Keywords: Recep Yazıcıoğlu, civil society, deliberative democracy

 

GİRİŞ

Recep Yazıcıoğlu 1971 yılında asaleten atandığı Kalkandere Kaymakamlığı ile Ekim 1999 yılında atandığı merkez valiliğine kadar süren aktif mülki idare amirliği yapmıştır (Yazıcıoğlu, Popülist Politikaya, 1999a, 7).  Bu uzun yıllar süren dönemdeki gözlemleri ve deneyimleri ışığında, Türkiye’deki siyasal yaşamı, hem devlet bazında, hem halk bazında tahlil etmiş ve bu konuda tespit etmiş olduğu eksiklileri ve gereksinimleri hem yazılı, hem görsel olarak elinden geldiğince gündeme getirmiştir. O kadar ki, adeta bu işi kendi misyonu olarak görmüş, farklı uygulamaları ve söylemleri ile akademik çalışmalara, kitaplara ve hatta dizi filmlerine konu olmuş “sıra dışı”  deyimini sonuna kadar hak eden bir bürokrattır. Yazılı ve sözlü söylemleri incelendiğinde, görüşlerinde özellikle belli perspektifler dikkat çekmektedir. O Türkiye özelinde sistemin sorunlarını bir bir ortaya dökmüş ve sorunlara ise tek çözüm olarak ‘demokrasiyi’ işaret etmiştir.  Demokrasi vurgusu hemen her konuşmasında açıkça görülebilmektedir.

Demokrasi denildiğinde insanların zihninde Batı’daki liberal demokrasi uygulamaları gelmektedir. Oysaki liberal demokrasi son yıllarda en çok sorgulanan bir kavramdır. Kendi içerisindeki paradoksları, özellikle temsili seçim sisteminin eksikliklerinden doğan meşruiyet sorunu, siyaset felsefecilerini yeni arayışlara itmiştir. Bu arayışlar neticesinde ise, en dikkate değer yaklaşımlardan biri olarak radikal demokrasi kuramları ve bu kuramın bünyesinde yer alan müzakereci demokrasi anlayışı karşımıza çıkmaktadır. Yazıcıoğlu’nun söylemlerinde[2] demokrasi anlayışı incelendiğinde ise, son yıllarda tartışılan ve liberal demokrasinin boş bıraktığı alanları telafi edebileceği düşünülen müzakereci demokrasinin idealleri ile örtüştüğü açıkça görülmektedir.

Hiç şüphesiz Yazıcıoğlu bir demokrasi teorisyeni değildir, Türkiye’de yaşadıkları neticesinde siyasal hayatı analiz ederek çözüm üretmeyi amaçlamıştır ve bunu bir misyon kabul etmiş, merkez valisi olduğu dönemlerde de çağırılan her kesime giderek toplumsal demokratik bilincin artması için çabalamıştır. Bu çalışma, Yazıcıoğlu’nun her fırsatta ifade ettiği demokratik değerlerin müzakereci demokrasi modeline uygun düştüğünü iddia etmektedir.  Her ne kadar kendisi tanımladığı modele “güçlü demokratik yerel yönetim modeli” adını vermiş olsa da, bize göre bu model yerel yönetimler üzerinden müzakereci demokrasi modelinin çerçevesini sunmaktadır. 

Özellikle halkın katılımına özel önem veriyor olması, sivil toplumu demokrasinin gerek şartları arasında sayması,  halkın aldığı kararların icrasının devlet eliyle yapılması gerekliliğine dair düşünceleri. Her şeyin halkta bittiği, ancak halkın bilinç düzeyinin artması gerekliliğine olan vurgusu, diğer taraftan uzlaşı ve farklılıkların bir arada yaşaması gerekliliğine dair gibi bakış açıları bu şekilde düşünmemize neden olmuştur. Diğer taraftan müzakereci demokrasi modelinin teorisyenlerince açıklanmakta güçlük çekilen müzakerelerin geçeceği kamusal alanları ise, köylerden, illere halkın yerel yönetimlere katılımı şeklinde tanımlayarak bir taraftan da müzakereci modele açılım getirmiştir.

 

DEMOKRASİ NEDİR?

Demokrasinin, kökeni Yunancadan gelen bir kelime olması ve devlet konusunda en eski görüşlere, eski Yunan’da yazılmış edebi eserlerde rastlanması  (Akın, 2013, s. 1) gibi nedenlerle, Batılı tarihçiler demokrasinin kökenlerini Antik Yunan’da MÖ 500-300 yılları arasındaki uygulamalarda aramışlardır (Tilly, 2014, s. 53). Bu dönemin uygulamaları çağdaşlarının aksine kırsal nüfusun etkin bir şekilde devlet yönetimine katıldığı ilk demokratik yönetim şeklini ortaya koymaktadır (Sander,  2013a, s. 39-40).  Bu sistemin güçlü temellere sahip olmasındandır ki Atinalılar yaklaşık 200 yıl halk tarafından yönetilen bir sisteme sahip olmuşlardır (Dahl, 2010, s. 19).

Atina şehir devleti,  MÖ 5. yüzyıl boyunca tahmini toplam nüfus 250.000- 300.000 kişi civarında (Thorley, 1996:, s.74) olan küçük bir şehir devletiydi. Zaten ayrı ayrı bağımsız yapıya sahip yüzlerce Yunan şehir devleti vardı ve tek bir Yunan devleti ve ulusu söz konusu değildi (Dahl, 2010, s. 19).  Atina demokrasisinde bir yılda 40 kez toplanan bir meclis vardı ve bu meclislerde yurttaşlar, önemli konular hakkında müzakere ederek çoğunluk ile kararlar alıyorlardı (Held, 2000 s. 21). Kararların ya doğrudan yurttaşlar tarafından alınıyor ya da kontrol ediliyor olması, bütün yurttaş kabul edilenlerin kendi düşüncelerini eşit ve serbest bir şekilde dile getirebiliyor olmaları ve nihai kararın çoğunluğun isteğine göre alınıyor olması gibi özelliklerinden dolayı Atinalılar sistemlerine demokrasi adını vermişlerdir  (Mayo, 1964, s. 33-34). Ancak yurttaş denilen kişilerin,  sadece yetişkin özgür erkek nüfusunu ifade etmesi, kadınların, çocukların, kölelerin ve yabancıların herhangi bir yurttaşlık hakkına sahip olamayışı Yunan demokrasisi ile günümüz demokrasi anlayışı arasındaki en çarpıcı farklılığı ortaya koymaktadır (Tilly, 2014, s. 53). Demokrasi kavramı daha sonra gelen tarihi süreçlerde adeta unutulmuş, yaklaşık 2000 yıllık bir uyku döneminden sonra 19. yüzyılda Avrupa ve Kuzey Amerika’da ki uygulamaları ile gün yüzüne çıkmıştır (Uygun, 2011, s. 113).

Buraya kadar anlatılanlardan da anlaşılacağı üzere demokrasi kavramı tarihsel derinliği olan ve dünden bu güne anlamında önemli oranda genişlemeler ve değişimler geçirmiş bir kavramdır (Sartori, 1996, s. 287). Demokrasi üzerinde tartışmalar hala devam etmektedir, bir anlamda bu tartışmaların devam etmesi insanoğlunun en iyi yönetim biçimini keşfetme arayışlarının bir tezahürü olsa gerektir.  Binlerce yıldır tartışılan bir kavram olmasından kaynaklı demokrasiye pek çok farklı anlamlar yüklenmiş, kimileri için demokrasi, özgürlük, bireycilik ve hatta liberalizm anlamına gelirken, Tocqueville gibi kimileri demokrasi denilince eşitlik kavramını anlamışlardır.  Bazıları için ise demokrasi, yönetim erkini elinde bulunduranlara anayasal sınırlamalar getirmek anlamına da gelmektedir (Crick,  2012:, s.17-18).  Oysaki salt kelime anlamıyla oldukça sade ve açık bir ifadesi vardır ki, Yunanca ’da halk, halk kitlesi ya da tam yurttaşlık ifadeleri ile tanımlanabilen ‘demos’ kelimesi ile ‘iktidar kullanmak’ ya da ‘egemen olmak’ şeklinde açıklanabilecek olan  ‘kratein’ kelimelerinin birleşmesi ile demokrasi kelimesi oluşturulmuştur. (Schmidt, 2002 s. 13). Bu bağlamda da çok basitçe bir tanımlamayla, halkın egemenliği anlamını içermektedir.

Güncel olarak demokrasi kavramının siyaset biliminin en çok tartışılan kavramlarından biri olduğuna şüphe yoktur ve gelinen noktada ise, adeta Tanrısal bir kutsiyete bürünmüş ve herkes tarafından kabul gören dokunulmaz bir sözcük halini almıştır (Sartori, 1996, s. 4). O kadar ki demokrasi ile alakası olmayan diktatör yönetimler bile demokrasi kavramını kullanarak iktidarlarına meşruiyet aramışlardır.  Açıkçası yeryüzünde kaç adet demokrasi bulunduğu ve bunların nasıl sınıflandırılacağı hususunda siyaset bilimciler arasında ortak bir görüş mevcut değildir (Diamond,  2003, s.31).

Bununla birlikte, demokrasi kuramı içerisindeki farklı yaklaşımlara rağmen, bütün demokrasi kuramları için geçerli olan bazı ortak noktalar da mevcuttur ki, bunları:  Siyaseten karar vericilerin periyodik olarak yapılan seçimlerle ve gizli oy sistemi ile seçilmesi ve bu yöntemle kontrol edilmesi; Siyasi eşitlik ve siyasi hürriyetler (muhalif partilerin çıkmasına olanak sağlamalıdır);  Çoğunluğun kararının kabul edilmesi (Mayo, 1964) şeklinde sıralanabilir.

Yukarıda bahsi geçen teorik tartışmalar günümüzde pek çok demokrasi modelinin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Temel olarak bir demokrasi teorisinden söz edilse bile, gerçekte birçok demokrasi teorileri mevcuttur ve siyaset bilimcilerin kendilerine özgü farklı sınıflandırmaları olmuştur[3]. Bu kadar fazla sınıflandırmanın olduğu bir alt yapı içerisinde bütün modelleri değinmenin imkânsızlığı ortadadır. Dolayısıyla da bu çalışmada sadece Recep Yazıcıoğlu’nun fikirlerine karşılık olabilecek olan radikal demokrasi modeli üzerinde durulacaktır.  Ancak hemen belirtmek gerekir ki, güncel olarak tartışılan yeni demokrasi yaklaşımlarının ortaya çıkmasında, demokrasinin kaynağı diye nitelendirilebilecek olan liberal demokrasinin eleştirisi ve bu eleştiriler neticesinde yeni bakış açılarına ulaşılmasıdır (Üstüner, 2007, s. 314) ki bu nedenden dolayı önce liberal demokrasi modeline kısaca değinilecektir.

David Held liberal demokrasiyi şu şekilde özetlemiştir; egemenliğin halka ait olmasına rağmen, devlet fonksiyonlarının temsilciler aracılığıyla icra edilmesi; düzenli seçimler, gizli oy, partilerin yarışması; güçler ayrılığı prensibi; anayasal, politik, sivil haklar ve özgürlüklerin garanti altına alınması, ayrıca sivil toplum ve devlet arasında ayrımın belirgin olmasıdır (Held, 2000, s. 99). Liberal demokrasi modelinin Batı tarihinde uygulanmış en güçlü siyasal sistem olduğuna şüphe yoktur. Ancak zamanla kendi iç çelişkileri ve zayıflıkları ortaya çıkmış,  bu çelişkilere ve zayıflıklara ise kendi içinden bir çözüm üretememiştir (Barber, 1995, s. 30-31).

Liberal demokrasi, özellikle 1980’lerden itibaren ciddi eleştirilerle karşılaşmış; liberal demokrasinin seçimlerle gelmiş olan belli sayıda temsilci aracılığıyla işliyor olması, katılım boyutunun eksik kaldığı ve hiçbir zaman temsilcilerin çıkarlarıyla,  halkın çıkarının tam olarak örtüşemeyeceği için bir temsil krizi yaşadığını savunan görüşler ortaya atılmıştır (Köse, 2014, s. 90). Demokrasinin sadece yinelenen seçimlere indirgenmesi ve yönetimin meşruluğunun buna dayandırılması, halk kitlelerinin yönetime ait meselelere karşı giderek duyarsızlaşması ile neticelenmiştir (Coşkun,  2007, s. 30-34). Bu duyarsızlaşma da en önemli problemlerden birini oluşturmaktadır. Köker de, liberal demokrasi teorisinin meşruiyet temelindeki sorunlarına şu şekilde açıklık getirmiştir; siyasi kararlar ancak kararlardan etkilenenler karar-alma sürecine özgürce katılabildiklerinde meşru olabilirler, bu katılma süreci ise bireylerin eşit olmaları sonucunu doğurur ki, ekonomik güç, toplumsal sınıf, statü ve iktidara yakın olmak etkili olmamalıdır. Bu siyasi sürece katılan eşit vatandaşlar gerekli imkânlar noktasında da eşit olmalıdır.  Bunların bulunmadığı liberal demokrasinin meşruiyet krizi yaşadığı ise bir gerçekliktir (Köker, 1992, s. 113). Liberal demokrasi teorisinin bu krizinden dolayı da,  yeni arayışlar ve yeni demokrasi kuramları geliştirilmiş, hem liberal demokrasi kuramını benimseyenler tarafından hem de eleştirel yaklaşımdan çeşitli irdelemelerle karşılaşmıştır (Köker,  1992, s. 111).

 

RADİKAL DEMOKRASİ KURAMI

Liberal demokrasi eleştirilerinden yola çıkarak ortaya atılmış önemli demokrasi kuramlarından birisi radikal demokrasi kuramıdır. Radikal demokrasi kuramı, Jürgen Habermas tarafından geliştirilen bir paradigmadır ve amacı toplumu oluşturan tüm gruplar ve kolektif kimliklerin katılımı ile demokrasinin yeniden kurgulanmasıdır  (Habermas, 1999, s.137). Radikal demokrasi yaklaşımı; liberal demokrasinin meşruiyet krizini aşma ve demokratik yönetimin; ilkeler, normlar ve değerler bazında normatif temellerini belirleme noktasında hedefleri vardır (Keyman, 1999, s.136-137).  Radikal demokrasi kuramı kısaca özetlenecek olunursa; kimlik-fark ilişkisi temelinde; devletin egemenliği anlayışını sorunsallaştıran; siyasal alanı küresel-ulusal-yerel etkileşimleri dikkate alarak genişleten; sivil toplumu tıpkı devlet ve siyasi partiler gibi siyasi bir aktör olarak değerlendiren ve bu çerçeveden de liberal demokrasi bünyesinde katılımcılığın önemini vurgulayan bir bakış açısıdır (Keyman,  1999,  s. 11). Görüldüğü üzere radikal demokrasi liberal demokrasiye karşı bir bakış açısından ziyade onun eksiklerini giderme çabasında olan bir yaklaşımdır.  

 

Müzakereci Demokrasi

Radikal demokrasi kuramı içerisinde de farklı bakış açıları bulunmaktadır. Bunlardan en dikkate değer olanlarından biri ve kanımızca Recep Yazıcıoğlu’nun fikirlerine en yakın bulduğumuz radikal demokrasi teorisi müzakereci demokrasi teorisidir. Bu bölümde müzakereci demokrasinin özellikleri anlatılacaktır. Müzakereci demokrasi kuramı modern kuramlar arasında yerini almış olsa bile, müzakere anlayışı demokrasi teorisinin doğuşundan beri ona içkin bir fikirdir ve hep merkezi bir konumda olmuştur. Bu çerçeveden de modern dönemde yoğunlaşan müzakereci demokrasi tartışmalarının temellerinin demokrasinin doğuşuna kadar gittiği ifade edilebilir (Mouffe,  2002, s. 86).

Müzakereci demokrasi modeli,   fikir alışverişi niteliğinde tartışmalar ile en ideal çözümler üretmeyi hedefleyen bir modeldir (Floridia 2013: 3). Bu anlamda farklı görüşlerin bir araya gelebildiği bir uzlaşı kültürünü idealize ettiği de söylenebilir. Diğer yandan müzakereci demokraside bireyler eşittir ve bunlar arasında özgür tartışmayı kolaylaştıracak kurumsal bir çerçeve hazırdır. Bu çerçevenin yanı sıra, rekabete dayalı düzenli seçimler ve yasal denetim gibi araçların da mevcut bulunduğu bir sistemi öngörülmekte ve kamusal iktidarın yetkinliğini de bu müzakereler ile güçlü kılmaktadır (Cohen, 1999, s.146-147). Habermas’ a göre, müzakereci demokrasi iletişimi sadece parlamentoda bırakmayacak, kamusal alanda oluşan düşünsel kaynakları, çeşitli yöntemlerle merkeze ulaştırılarak hükümetin irade oluşumuna katkı sağlayacaktır (Habermas,  1999, s. 46-47).  Bu anlamda da karar alma süreçlerini belli prosedürlere bağlamak suretiyle ortaya koyduğundan dolayı da aynı zamanda usulcü bir yaklaşımdır (Benhabib, 1999, s. 109).  Müzakereci demokrasi teorisinin önde gelen düşünürlerinden Seyla Benhabib, demokrasi teorisinin normatif temelinin meşruiyet olduğunu ifade etmektedir. (Benhabib,  1999, s. 101-103).

Müzakereci demokrasi ise bu noktada liberal demokrasiye bir alternatif olarak meşruiyetin kaynağını,  sadece çıkarların temsil edilmesi değil,  alınan kararlardan etkilenen herkes tarafından kabul görmesine bağlamakta, yöntem olarak ise,  serbest ve açık bir müzakere ortamını önermektedir (Sitembölükbaşı, 2005, s. 147). Habermas’a göre, gerçek halk egemenliği ancak müzakereci demokrasi modeli ile sağlanabilir. Bu modelde; hukuki bir zemine dayalı kurumsallaştırılmış sağlam bir alt yapı ve kültürel olarak da sivil toplum eliyle hareket geçirilmiş kamunun karşılıklı etkileşim süreci öngörülmektedir. Bu perspektiften çok normatif olan modelin işleyişi, özgürlükçü bir siyasi kültüre ve aydın bir siyasi toplumsallaşmaya, bilhassa kamuoyu oluşturan sivil toplum örgütlerinin çabalarına bağlı bir sistemdir (Habermas,  2004, s. 163-164). Şunu belirtmekte yarar vardır ki müzakere süreçleri neticesinde alınan kararların icrasını hükümet yapacak, sadece halk belli açılardan hükümeti yönlendirecektir, halkın etkinliğini sağlayan ise sivil toplum örgütleridir (Habermas, 1999, s. 48-49). 

MÜZAKERECİ DEMOKRASİ VE RECEP YAZICIOĞLU’NUN GÖRÜŞLERİ

Bu bölümde, Recep Yazıcıoğlu’nun gerek medyada çıkan söylemlerinde geçen, gerek se kendi yazmış olduğu kitaplarında değindiği öğeler üzerinden model ile örtüşmeler analiz edilecektir. Yukarıda anlatılan müzakereci demokrasi modeline ait temel özellikler ile Yazıcıoğlu’nun görüşleri arasındaki örtüşmeleri şu şekilde açıklayabiliriz:

Radikal demokrasi kuramlarının devleti sorunsallaştırdığına daha önce değinilmişti, Yazıcıoğlu da “devlet patron devlet olmamalıdır. Devlet hizmetkâr devlet olmalıdır” sözleri ile temelde devleti ve sistemi sorunsallaştırmıştır. O bunu yaparken halkın her şeyi devlete havale eden ve onu kutsayan anlayışını da pek çok defalar eleştirmiştir (Yazıcıoğlu, Süper Vali Recep Yazıcıoğlu I). Yazıcıoğlu demokratik anlayışın bir uzlaşı anlayışı olduğuna (Yazıcıoğlu, 1999a, s. 175) ve farklılıklar içinde beraber yaşamanın güzelliğine değinmekte, tek tip insan,  tek tip zihniyetin ise ancak faşist sistemlerde olduğunu (Yazıcıoğlu, İskilipli Atıf Hoca Konferansı) vurgulayarak müzakereci anlayışa yakınlığını ortaya koymaktadır. Açıkçası bu düşünceler liberal anayasal model için de geçerlidir. Ancak Yazıcıoğlu uzlaşı ve farklılıkların birlikte yaşamasını halkın yönetime katılımına bağladığı içindir ki müzakereci model ile birebir örtüşen alanları oluşturmaktadır.

Müzakereci demokrasi modeli özgür ve eşit bireylerin tartışma ortamında yönetime katılabildikleri kurumsal çerçevesinin hazırlandığı bir sistemi tarif etmiştir ki, Recep Yazıcıoğlu’nun gerek yazılı eserlerinde gerekse yaptığı konuşmalarında üzerinde durduğu konulardan biri de bu noktadır;  2001 yılında Aydın Marangozlar Odası tarafından düzenlenen “Yarınlara Umutla Bakalım”  Konferansı’nda: Antik çağdaki Yunan Site devletlerinde amfi tiyatrolarda yapılan senato tartışmalarına atıf yapmıştır.  Oysa güncel haliyle illerin sorunlarının bu şekilde tartışılamadığını, böyle bir modelin ve sistemin olmadığını ifade etmiş ve doğrudan demokrasiyi gündeme getirmiştir [4](Yazıcıoğlu,   2001a). Yine aynı minvalde, insanların kendileri ile ilgili kararları kendileri almaları gerektiğini savunmuş ve bu konunun “insan hakları” çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiğini ifade etmiştir (Yazıcıoğlu, Recep Yazıcıoğlu İle Sistem Üzerine). O’nun önerdiği modelde halkı sisteme dâhil edip, sistemin yeniden yapılandırılması ve halkın sorunlarının halkla birlikte çözüme ulaştırılması ideali vardır (Yazıcıoğlu, Süper Vali Recep Yazıcıoğlu I). Halkın yönetime ortak edilmesi ile ilgili görüşlerine yazılı eserlerinin pek çok bölümünde değinmiştir (Yazıcıoğlu, 1999a, s. 22-32-189). Halkın elini taşın altına sokmak gerektiğini, halkı sisteme ortak eden devletin daha güçlü bir devlet olduğunu ısrarla vurgulamıştır (Yazıcıoğlu,  2001a, s. 20-60-160-166; Yazıcıoğlu,  1999b, s. 33,45,46,48,70,72,94,98,99,112,149). Netice olarak Yazıcıoğlu, halkın kendisi ile ilgili kararlara katılması gerektiğini ve bu durumun demokrasinin bir gereği olduğunu (Yazıcıoğlu, 1999a, s. 12-13) pek çok defalar ifade etmiş ve katılımcı ve çoğulcu bir demokratik sisteme vurgu yapmıştır.

 Yazıcıoğlu da liberal demokrasinin meşruiyet krizinin farkında olarak söylemlerinde sık sık radikal bir dönüşümden bahsetmiştir.  O’na göre, yönetenle yönetilen kolektif sorumlulukta ve görevde birleşmelidir (Yazıcıoğlu, 2000, s. 20-123-124). Bunun olabilmesi için halkın yerel yönetime katılması devlet-millet sentezinin gerçekleşmesinin bir yoludur ve bu şekilde yönetilen demokratik devlet daha güçlüdür. (Yazıcıoğlu, 1999a, s. 32). O’nun öngördüğü modele göre; merkezin ekonomik, idari ve siyasi yetkilerinin azaltılarak, yerel toplulukların ve sivil örgütlerin sisteme ortak edilmesi gerekmektedir. Merkezde toplanmış idari ve siyasi yetkilerin yerel nitelikte olanların tamamının, yerel topluluklara ve sivil oluşumlara devredilmesini idealize etmektedir (Yazıcıoğlu, 1999, s. 24-62-82; Yazıcıoğlu, Yönetim Sistemimizin Yeniden Düzenlenmesi, 1992, s. 20). Yerel yönetimlere vergi alma yetkisi tanınmak suretiyle yerel hizmetlerin kendi mahallinde, çözüme ulaştırılabileceğini belirtmektedir. Bu vergilendirmeler yoluyla da halkın yönetime ortak edilebileceğini ve sorumluluk sahibi olacağını iddia etmiştir. Bu sürecin ayrıca sorumlu ve duyarlı bireyler oluşmasına neden olacağını da belirtmiştir (Yazıcıoğlu 1999a, s. 36). Teknik servisler ile halk temsilcileri ve sivil toplulukların yerel meselelerin kararını müştereken alıyor olmalarının,   müşterek sorumluluk doğuracağını ifade etmiştir (Yazıcıoğlu, 1999b, s. 123). Bu çerçeveden de, halkın yönetime katılmasının, devletin yıpranmasını önleyeceğini onu daha güçlü kılacağını dile getirmiştir (Yazıcıoğlu, 1999a, s. 189). Sonuç olarak denilebilir ki, Yazıcıoğlu’nun güçlü devlet ile kastettiği,  halkın sorumluluğu paylaşmasından dolayı meşruiyet krizinin önlenmiş olmasıdır. Müzakereci demokrasi modelinin liberal demokrasinin meşruiyet krizine önerdiği çözüm ise, halkı karar alma süreçlerine ortak etmek suretiyle bu krizin aşılmasıdır ki Yazıcıoğlu bu anlayışıyla müzakereci demokrasi modeli ile birebir örtüşen bir bakış açısına sahiptir.

Diğer yandan müzakereci demokrasi ve dolayısıyla radikal demokrasi kuramları sivil topluma büyük önem atfetmekte ve halkın katılımının bunlar aracılığıyla gerçekleşeceğini iddia etmektedir. Aynı şekilde Yazıcıoğlu da sivil oluşumlara önem vermiş,  devletten bağımsız ve demokratik örgütleri, demokrasinin temel dinamiği olarak görmüştür. Bu bağlamda sivil topluma hemen bütün söylemlerinde yer vermiştir[5]. O’na göre, organize olmayan toplumların demokratikleşmesi ve insan haklarını tahakkuk ettirmesi mümkün değildir ve sivil toplum kuruluşlarının çokluğu nispetinde demokrasi gerçekleşmiş olacaktır. Dolayısıyla da örgütlenmemiş kesimler ve grupların seslerini duyurması mümkün değildir (Yazıcıoğlu,1999a, s.31-32-181-182). Sivil toplum Yazıcıoğlu’nun demokrasi anlayışı için olmazsa olmaz unsurlardan biridir, O’na göre, halkın yönetime sadece politikacılar aracılığı ile katılması ara rejimlerin bir özelliğidir (Yazıcıoğlu, 1999b, s. 99).  Aynı bakış açısıyla müzakereci demokrasi modelinde  iletişim sadece parlamentoda kalmayacak, kamusal alanda oluşan düşünsel kaynaklar, çeşitli yöntemlerle merkeze ulaştırılmak suretiyle hükümetin irade oluşumuna katkı sağlayacaktır (Habermas, 1999, s. 46-47). Bu sistem ise,  sivil toplum örgütlerinin çabalarına bağlı bir sistemdir (Habermas, 1999, s. 163-164).  Sivil topluma bu denli önem veren Yazıcıoğlu da, Türkiye’nin demokratikleşmesinin, demokrasinin tabana yayılması ile olacağını vurgularken, halkın her kademede; köyde kentte, ilçede ilde yönetime katılması gerektiğini dile getirmiştir (Yazıcıoğlu, 2000, s.  147). Hatta bir söyleminde bunun yapılabilmesi için de yetki ve sorumlulukların şehir parlamentolarına verilmesi gerektiğini savunurken (Yazıcıoğlu, 2001b, s. 160),  başka bir söyleminde ise, demokratik katılım ve çoğulculuğun sağlanabilmesi için,  merkezin yetkilerinin yerel meclislere ve komisyonlara ve sivil örgütlere devredilmesi gerektiğini (Yazıcıoğlu, 1999a, s. 102) ileri sürmüştür. Bunun nasıl yapılabileceğini ise; vatandaşlara; seçilmişleri geri çekme, yerel meclisleri referanduma zorlama, meclislerin özel toplantılarında soru sorma, meclis komisyonlarına katılma,  yerel yönetim kararlarına iptal davası açma gibi katılım olanakları sağlanması  şeklinde tarif etmiştir (Yazıcıoğlu, 1999a, s. 101). Bu şekildeki düşünceleri ile, Habermas’ın halkın düşünsel kaynaklarının merkeze nasıl iletilebileceğine de bir açılım getirmiş olmaktadır.

Müzakereci modelde  icra organı hükümettir, halk belli açılardan hükümeti yönlendirecektir, bu noktadan da halkın etkinliğini sağlayan ise sivil toplum örgütleridir (Habermas 1999: 48-49).  Yazıcıoğlu da demokrasinin vazgeçilmez şartının, icra organlarının değil, karar organlarının halk tarafından seçilmesi (Yazıcıoğlu, 2001b, s.38) olduğunu belirtmek suretiyle yine müzakereci demokrasi ile benzer görüşleri savunmuştur.

Müzakereci paradigma’da işleyişin gerçekleşmesi, özgürlükçü bir siyasi kültüre ve aydın bir siyasi toplumsallaşmayı (Habermas 2004: 163-164) gerektirmektedir. Yazıcıoğlu da Türk toplumunun demokratik vurdumduymazlığının farkındadır ancak, bunun bir süreç olduğunu düşünmekte ve yerel yönetimlerden başlanarak toplumsal bilincin artacağına ve demokrasi kültürünün yerleşeceğine inanmaktadır. Yazıcıoğlu’nun ifadeleriyle:

 “Demokrasi bir kültür ve yaşam biçimidir. Henüz katılmalı yönetim, müşterek karar, müşterek sorumluluk şeklinde bir kültür oluşmamıştır. Toplum yaşadığı dar muhitte, demokratik katılım ve yönetimi öğrenecek; bilahare yerel idarelerde yönetime katılmak, yerel sorumluluk üstlenmek, çözüm ve tercihler noktasında bir yaşam kültürü ve bir hayat felsefesi biçimi, belirli süreçte oluşacaktır” (Yazıcıoğlu, 1999a, s. 30-34).

Yazıcıoğlu demokrasinin bir hedef ve amaç değil bir yaşam biçimi (Yazıcıoğlu, 1999a, s. 180) olduğunu belirterek bunun deneme yanılma yoluyla kazanılan bir kolektif sorumluk olduğunu (Yazıcıoğlu, 1999a, s. 104) ifade etmiştir.  O’na göre demokrasi, yukarıdan aşağıya çabalarla öğretilen bir şey değildir. Ancak,  halkın kendi kendine uygulayarak deneme  ve hata yapma yolu ile öğrenebildikleri bir yaşam biçimidir  (Yazıcıoğlu, 1999b, s. 72-107-114). Bu anlamda da kendisine bir öğretmen rolü biçmekte ve söylemleri yoluyla halkın katılımcı ve sorgulayan bir kültürü edinmeleri misyonunu pek çok söyleminde ifade etmektedir. Bu çerçeveden de, özellikle toplum içerisinde; “hükümet uzaktan, yönetim yerinden olur. Katılmalı yönetim; yurttaşların kamusal hizmetlere katılma hakkı; yerinde, halka yakın yerel idareler eliyle; daha az devlet daha iyidir; devletin küçülmesi; teknik devlet; demokratik katılım; çoğulculuk; merkezden yönetim yerinden yönetim; demokratik yerel idare; vermeden almak; üretmeden tüketmek”. Şeklinde sıraladığı klişeleşmiş anlayışların tartışılması gerektiğine dikkat çekmektedir (Yazıcıoğlu, 1999a, s. 36). Yazıcıoğlu sistemi ancak halkın değiştirebileceğini,  halkın ise bu şekilde bir talebinin olmadığını ifade etmiş ve bunun uzun vadeli bir halk eğitimi ile başarılabileceğini iddia etmiştir. O’nun bakış açısına göre sistemde radikal bir değişime ihtiyaç vardır ve bunu ancak halkın kendi başarabilecektir (Yazıcıoğlu,  2001b, s. 18-20-123).

Bu ifadelerden sonra belirtilmesi gereken diğer bir konu da, müzakereci demokrasi modeli içerisinde alt birim olarak mikro ve makro modeller denilebilecek modellerin varlığıdır. Bu model farklılıklarının sebebi ise sivil toplumun devlet karşısındaki konumu ile ilgilidir. Makro modeller söylemsel müzakere süreçlerinin yanı sıra protesto, boykot gibi eylem içeren radikal davranış formlarının da sivil toplum tarafından devlete karşı bir ifade şekli olduğunu kabul etmektedirler (Hendriks, 2002: 9).  Yukarıdaki açıklamaların ışığında, Yazıcıoğlu'nun görüşlerinin ise makro modellere daha uygun düştüğü görüşündeyiz. Zira o haksızlık karşısında “susan dilsiz şeytandır” geleneğinin tekrar canlanması gerektiğini ve toplumsal tepkinin gerekliliğine bilhassa dikkat çekmedir (Yazıcıoğlu, 1999a, s. 14-25).

Yazıcıoğlu’nun öne sürdüğü görüşler yerel yönetimler etrafında örgütlenmektedir. Ancak yerel meclis ve yerel liderliği demokrasini okulu olarak gören anlayışı (Yazıcıoğlu,  1999b, s. 32) ve demokratik kültürün dar daireden geniş daireye yayılmasının zamanla olacağına dair görüşleri demokrasiyi katılıma bağlaması gibi nedenlerle genel bir yönetim anlayışı olarak müzakereci modele uygun düştüğü ifade edilebilir. Zira o gerçek demokrasinin yerel yönetimlere katılım ile gerçekleşeceğini ifade etmiştir (Yazıcıoğlu,  1999b, s. 45)  . Bu çerçeveden de radikal demokrasi modelinin güç aldığı en önemli alan olan olarak yerel yönetimler (Baytok, 2010: 1) karşımıza çıkmaktadır ki Yazıcıoğlu’nun yerel yönetimler üzerinden tartışmalarını yapmış olması, görüşlerinin müzakereci paradigma ile olan benzerliğini ortaya koymaktadır.

 

SONUÇ

Demokrasi kavramı binlerce yıllık bir tarihsel derinliğe sahip, belki de bu nedenden dolayı da çok tartışılan ve daha iyi bir yönetim tarzının nasıl olacağı sorununa cevap arayan nitelikteki bir çabanın ürünüdür. Bu bağlamda da son derece farklı perspektiflerden bakan teorisyenler toplumsal sorunlara çözüm önerileri olarak değişik modeller önermektedirler. Bunlardan en güncel olarak tartışılanlardan birisi de müzakereci demokrasi modelidir ki; farklılıkların bir arada yaşayabileceği ve uzlaşabileceği müzakere ortamlar aracılığıyla halkın kendisini ilgilendiren konular hakkında aktif katlımı benimseyen bir modeldir. Bu modelin temel hedeflerinden biri; liberal demokrasinin en önemli çıkmazlarından olan meşruiyet sorununu aşmaktır. Zira halk tarafından meşru görülen ve halkın desteğini alan uygulamalar devleti güçlü kılacak unsurlardır. Recep Yazıcıoğlu da uzun yıllar gerçekleştirdiği bürokratlık hayatında özellikle devlet anlayışından ve sistemden kaynaklı sorunları birebir yaşayarak görmüş, bu sorunlara sessiz kalmak yerine sorunların çözümü adına uygumalar yapmıştır. Sadece icraatları değil söylemleri aracılığı ile de bu sorunları sık sık dile getirmiş ve sistemde radikal bir değişimin olması gerekliliğine dikkat çekmiştir. O söylemlerinde  halkın katılımına ve sivil topluma çok önem vermekte, bunun yanı sıra halkın uzlaşı içerisinde  ve farklılıkları bünyesinde barındırarak birada yaşaması idealinin demokrasinin bir şartı sayarken, halkın tepki göstermesinin gerekliliğine vurgu yapmıştır. Yöntem olarak da halkın katılımının kendi mahalli çevresinden başlayacağını, yerele ait sorunların mahallinde çözülmesi gerektiğini dile getirmiştir. Mahalli idarelerde, sivil toplumun aktif katılımını önermektedir. Diğer taraftan demokrasinin bir yaşam biçimi olduğunu ve bunun deneme yanılma yoluyla topluma mal edilebileceğini ifade etmiş,  bu konuyu sık sık gündeme getirmek suretiyle de söylemler yoluyla halkı eğitmeyi kendisine bir misyon edinmiştir.  O’nun söylemleri üzerinden yaptığımız bu çalışmamızda Yazıcıoğlu’nun görüşlerinin müzakereci demokrasi modeli ile en temel konularda örtüştüğü öne sürülmektedir. Kuşkusuz O bir siyaset felsefecisi değildir, teori geliştirme gibi bir ideali yoktur,  söylemlerinde Türkiye’deki sistemden ve toplumdan kaynaklı problemleri aşmayı hedeflemekte ve çözüm önerileri sunmaktadır. Bu nedenle de O’nun görüşlerinin uygun düşebileceği farklı demokrasi modelleri olabileceği gibi, müzakereci demokrasi modelinden ayrılan yönlerinin bulunabileceği muhakkaktır.

 

KAYNAKÇA

Akın, İ. (2013). Devlet Doktrinleri (2. b.). İstanbul: Beta Yayıncılık.

Barber, B. (1995). Güçlü Demokrasi: Yeni Bir Çağ İçin Katılımcı Siyaset (1. b.). (M. Beşikçi, Çev.) İstanbul: Ayrıntı Yayınları.

Baytok, E. (2010). Radikal Demokrasi ve Türkiye'deki Siyasi Partiler. Ankara: Atılım Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Kamu Yönetimi ve Siyaset Bilimi Ana Bilim Dalı.

Benhabib, S. (1999). Müzekereci Bir Demokratik Meşruiyet Modeline Doğru. Demokrasi ve Farklılık: Siyasal Düzenin Sınırlarının Tartışmaya Açılması (Z. Gürata, & C. Gürsel, Çev., 1. b., s. 101-139). içinde İstanbul: Dünya Yerel Yönetim ve Demokrasi Akademisi.

Cohen, J. (1999). Müzakereci Demokraside Usül ve Esas. S. Benhabib (Dü.) içinde, Demokrasi ve Farklılık (Z. Gürata, & C. Gürsel, Çev., 1. b., s. 140-173). İstanbul: Dünya Yerel Yönetim ve Demokrasi Akademisi.

Coşkun, M. K. (2007). Demokrasi Teorileri ve Toplumsal Hareketler. Ankara: Dipnot Yayınları.

Crick, B. (2012). Demokrasi. (Ü. H. Yolsal, Çev.) Ankara: Dost Kitabevi Yayınları.

Dahl, R. A. (2010). Demoktrasi Üzerine (2. b.). (B. Kadıoğlu, Çev.) Ankara: Phoenix Yayınevi.

Diamond, L. (2003). Defining and Developing Democracy. RobertDahl, & I. v. Jose´AntonioCheibub (Dü) içinde, The Democracy Sourcebook. London: The MIT Press.

Floridia, A. (2013). Participatory Democracy versus Deliberative Democracy: Elements for a Possible Theoretical Genealogy. Two Histories, Some Intersections. 7th ECPR General Conference, (s. 1-53). Bordeaux.

Gözler, K. (2011). Anayasa Hukukunun Genel Teorisi (Cilt I). Bursa: Ekin Basım Yayın Dağıtım.

Habermas, J. (1999). Demokrasinin Üç Normetif Modeli. Demokrasi ve Farklılık: Siyasal Düzenin Sınırlarının Tartışmaya Açılması (Z. Gürata, & C. Gürsel, Çev., 1. b., s. 37-50). içinde İstanbul: Dünya Yerel Yönetim ve Demokrasi Akademisi.

Habermas, J. (2004). Öteki Olmak, Öteki'yle Yaşamak (3. b.). (İ. Aka, Çev.) İstanbul: Yapı Kredi Yayınları.

Held, D. (2000). Models of Democracy (2. b.). Polity Press: Cambridge.

Hendriks, C. (2002). The Ambiguous Role of Civil Society in Deliberative Democracy. Jubilee conference of the Australasian Political Studies Association. Canberra.

Keyman, F. (1999). Türkiye ve Radikal Demokrasi (1. b.). İstanbul: Bağlam Yayınları.

Köker, L. (1992). Demokrasi Üzerine Yazılar. Ankara: İmge Kitabevi Yayınları.

Köse, S. C. (2014). Müzakereci Demokrasi Kuramı ve Toplumsal ve Politik Dönüşümün İmkânları: Kürt Açılımı Üzerine Bir İnceleme. Spectrum: Journal of Global Studies Special Issue, s. 89-115.

Mayo, H. B. (1964). Demokratik Teoriye Giriş. (E. Kongar, Çev.) Ankara: Türk Siyasi İlimler Derneği Yayınları.

Mouffe, C. (2002). Demokratik Paradoks (1. b.). (A. C. Aşkın, Çev.) Ankara: Epos Yayınları.

Sander, O. (2013a). Siyasi Tarih: İlkçağlardan 1918'e (25. b.). Ankara: İmge Kitabevi Yayınları.

Sartori, G. (1996). Demokrasi Teorisine Geri Dönüş (2. b.). (T. Karamustafaoğlu, & M. Turan, Çev.) Ankara: Yetkin Hukuk Yayınları.

Schmidt, M. G. (2002). Demokrasi Kuramlarına Giriş. (M. E. Köktaş, Çev.) Ankara: Vadi Yayınları.

Sitembölükbaşı, Ş. (2005). Liberal Demokrasinin Çıkmazlarına Çözüm Olarak Müzakereci Demokrasi. Akdeniz İ.İ.B.F. Dergisi(10), s. 139-162.

Thorley, J. (1996). Athenian Democracy. London and New York: Taylor and Francis.

Tilly, C. (2014). Demokrasi (2. b.). (E. Arıcan, Çev.) Ankara: Phoneix Yayınevi.

Türköne, M. (2013). Siyaset. İstanbul: Nesil Yayın Grubu.

Uygun, O. (2011). Demokrasi Tarihsel,Siyasal ve Felsefi Boyutlar. İstanbul: Oniki Levha Yayıncılık.

Üstüner, F. (2007, Aralık). Radikal demokrasi: “Liberalizm mi,. ODTÜ Gelisme Dergisi(34), 313-336.

Yazıcıoğlu, R. (tarih yok). 05 10, 2016 tarihinde Recep Yazıcıoğlu İle Sistem Üzerine: https://www.youtube.com/watch?v=Sl5u79F1Rcc adresinden alındı

Yazıcıoğlu, R. (tarih yok). 04 02, 2016 tarihinde Süper Vali Recep Yazıcıoğlu I: https://www.youtube.com/watch?v=i7ahcNQ7eEw adresinden alındı

Yazıcıoğlu, R. (1992). Yönetim SistemimizinYeniden Düzenlenmesi . Çağdaş Yerel Yönetimler, I(3), s. 7-24.

Yazıcıoğlu, R. (1999a). Popülist Politikaya, Tıkanmış Ekonomiye, Yozlaşmış Sisteme, Sil Baştan. İzmir: Yazıcı Basım Yayıncılık.

Yazıcıoğlu, R. (1999b). Bu Sistem Değişmeli (4. b.). İstanbul: Birey Yayıncılık.

Yazıcıoğlu, R. (2001a). Yarınlara Umutla Bakalım Konferansı. 05 01, 2016 tarihinde Youtube: https://www.youtube.com/watch?v=dVUT0d_yFFY adresinden alındı

Yazıcıoğlu, R. (2001b). Sıradışı Bir Vali Recep Yazıcıoğlu: Söyleşiler ve Yorumlar (2. b.). İstanbul: Birey Yayıncılık.

Yazıcıoğlu, R. (tarih yok). İskilipli Atıf Hoca Konferansı. https://www.youtube.com/watch?v=HyrgN0VKvE4 adresinden alınmıştır

  



[1] Bu bildiri 2016 yılı “Uluslararası Erzincan Sempozyumu Bildiriler Cilt 2, 793-802”de yayınlanmıştır

*Öğretim Görevlisi, Abant İzzet Baysal Üniversitesi, Mudurnu Süreyya Astarcı MYO, Bolu, Türkiye, dcanyurt@gmail.com.

[2] Söylemlerinden kastedilen konuşmaları ve yazılı eserleridir.

[3]Örneğin: Sartori; seçimli demokrasi, katılımcı demokrasi, referandumlu demokrasi, ve yarışmacı demokrasi teorisi şeklinde (Sartori, 1996, s. 15),Türköne; doğrudan demokrasi, temsili demokrasi, liberal demokrasi, totaliter demokrasi, radikal demokrasi, tekno-demokrasi, müzakereci demokrasi, konsensüs demokrasisi (Türköne, 2013, s.167-168) şeklinde sınıflandırmıştır. Bu örnekler çoğaltılabilir.

[4]Doğrudan demokrasi: Halkın temsili olarak yönetilmesini reddeden ve doğrudan yönetime katılmasını öngören bir modeldir. Ancak pratik nedenlerden dolayı bu gün milyonlarca kişiyi bir araya toplayarak seçim yapmak mümkün olamayacağı için ütopik bir anlamı vardır (Gözler, 2011: 655).  Kanımızca, Yazıcıoğlu halkın aktif katılımına olan ihtiyacı belirtmek için zaman zaman söylemlerinde, Yunan site devletlerinin işleyişine vurgu yapmaktadır. O’na göre Antik Çağdaki bu sistem canlı ve dinamik aynı zamanda çoğulcu (Yazıcıoğlu, 2001a) olduğu için değerlidir. Sadece Antik çağdaki katılıma değil Beylikler döneminde ve Osmanlı dönemindeki Eşraf gibi toplumsal yapılanmalara da söylemlerinde sıkça değinmektedir. Katılıma ve adı geçen dönemlere 1992 yılında yayınlanan “Yönetim SistemimizinYeniden Düzenlenmesi” makalesinde de değinmiştir.

[5]Bakınız: Yazıcıoğlu, Bu Sistem Değişmeli, 1999;  Yazıcıoğlu, Süper Vali Recep Yazıcıoğlu I-2; Yazıcıoğlu, Sıradışı Bir Vali Recep Yazıcıoğlu: Söyleşiler ve Yorumlar, 2001; Yazıcıoğlu, Popülist Politikaya, Tıkanmış Ekonomiye, Yozlaşmış Sisteme, Sil Baştan, 1999; Yazıcıoğlu, Yarınlara Umutla Bakalım Konferansı, 2001.

Share:

0 yorum:

Yorum Gönder


En Popüler Yayınlar

ETİKETLER

17. Yıl (1) 1921 (1) 1939 Erzincan Depremi (1) 1990-2000 (1) 1999 seçimleri (1) 28 Şubat (2) 3Y Kuralı (1) 68 Kuşağı (1) 7. Beş Yıllık Kalkınma Planı (1) 77. Yıl (1) Açık Kapı Politikası (2) Adana (1) Adana Bahçe (1) Adem-i merkeziyet (1) Ademi Merkeziyet (1) Adnan Kahveci (9) Afrika (1) Afyonkarahisar Valisi İrfan Balkanlıoğlu (1) Ağrı (2) Akçakoca (2) Akçakoca Kaymakamlığı (1) Alaca (1) Alaca Kaymakamı (1) Ali Aygören (1) Ali Coşkun (2) Ali Çoşkun (1) Ali Demirsoy (1) Alkol (1) Altın Yıllarında Tokat (1) Anayasa (2) Anı (1) Anılar (11) Ankara (2) Ankara Valisi Nevzat Tandoğan (1) Anma (1) Apartman Yöneticiliği (1) Ardanuç (1) Arkadaşları (1) Aşırı Merkezileşme (1) Atamalar (1) Atilla Şahin (1) Avrupa Birliği (2) Ay TV (2) Aydın (25) Aydın Havaalanı (1) Aydın Marangozlar Odası (1) Aydınlarımız (1) Ayhan Aykanat (1) Ayşe Kulin (14) Ayşegül Ünsal (1) Ayvacık (1) Bahçe (1) Bahçelievler Belediyesi (1) Bakanlık Sayısı (1) Bankamatik Valisi (1) Basın Toplantısı (1) Başbağlar (6) Başbakanlık (1) Başbaşa (1) Başhekim (1) Başhekimin Odası (1) Başörtüsü (2) Başpınar Köprüsü (4) Bekir Aksoy (1) Belediye Başkanı Talip Kaban (1) Besim Tibuk (1) Beşköy Beldesi (1) Betül Kocabay (1) Biga Kaymakamı Fatih Genel (1) bildiri (1) Bir Kent- Bir Adam- Bir Yorum (1) Bitmeyen Senfoni (1) Bolu (1) Bordro (1) Botanik (1) Bozdağ Kayak Merkezi (1) Bu Sistem Değişmeli (3) Butto (1) Bülent Ecevit (2) Bürokrasi (12) Bürokrasi Hastalığı (1) Bürokrat (1) Bürokratik Cumhuriyet (1) Büyük Tokat Oteli (1) Can Air (1) Cemal İncesoylar (1) Çadır (1) Çalıştay (1) Çanakkale (1) Çoğulcu Yapı (1) Çorum (2) Daimi Koçak (1) Daire Müdürleri (1) Dava (1) Demokrasi (10) Demokratik Cumhuriyet (1) Denetim (1) Deniz Baykal (1) Denizli (26) Denizli Belediye Başkanı (1) Denizli Depremi (1) Depolitizasyon (1) Deprem (3) Deprem Mühendisliği (1) Deprem Projesi (1) Destek (1) Devlet (1) Devlet Planlama Teşkilatı (1) Devlet-Millet İşbirliği Projesi (1) Devletin Bekası (1) Doğa Sporları (14) Doğa Sporları Festivali (1) Doğa Sporları ve Çevre Birliği (1) Doğa Tutkunu (1) Doğu Anadolu Araştırmaları (1) Doktora Tezi (2) Dost-Düşman (1) Dördüncü Murat (1) Düşünce Özgürlüğü (1) Düşünen Vali (1) Eğin (2) Eğitim (2) Ekonomik Kriz (1) Ekşisu (1) Eleştiri (2) Elvan Feyzioğlu (1) Erdal Beşikçioğlu (6) Ergan Dağı Kayak Merkezi (3) Ergan Dağı Projesi (1) Erozyonu Önleme (1) Ersal Yavi (3) Erzincan (42) Erzincan Depremi (17) Erzincan Havacılık Taşımacılık ve Turizm A.Ş (Erhat) (2) Erzincan İl Özel İdare (1) Erzincan Kanunu (1) Erzincan Turizm (1) Erzincan Valisi Ali Arslantaş (1) Eserleri (1) Evlilik (1) Eyalet (1) Eyalet Sistemi (1) Eyüp Eroğlu (1) Faili Meçhul (1) Fatih Kılıç (1) Fatih Kısaparmak (1) Fatma Yazıcıoğlu (1) Fehmi Koru (1) Ferudun Çelikmen (1) Fıkra (1) Fikret Bila (2) Film (2) Fransa (2) Girişim ve Dayanışma Derneği (1) Girişimci Bürokrasi (1) Girişimci Bürokrat (1) Girişimcilik (2) Girokrasi (1) Girokrat (1) H. Aliyar DEMİRCİ (1) Haber (2) Hakem Devlet (1) Halası Meryem Yazıcıoğlu (1) Haliç Toplantıları (1) Halil İbrahim Özdemir (5) Halil Rıfat Paşa (1) Halim Gençoğlu (1) Halkın Yönetime Katılımı (1) Hammurabi (1) Hamur (2) Hamur Kaymakamlığı (1) Hantal devlet (1) Hasan Basri Aktan (1) Hatay (1) Havayolu Şirketi (1) Hayat Felsefesi (1) Hediye Kitap (1) Hızır Paşa (1) Hidroterapi (1) Hikmet Köksal (3) Hizmet Makamı (1) Hürsöz Gazetesi (2) Hüseyin Sipahi (1) IMF (1) IV. Murat (1) İbn Kemal Sempozyumu (1) İbrikçibaşı Hikâyesi (2) İçişleri Bakanı (1) İçişleri Bakanlığı Genelgesi (1) İdari Reform (1) İdris Küçükömer (1) İl İdare Kanunu (1) İl Sayısı (1) İlber Ortaylı (5) İlçe Meclisleri (1) İletişim (1) İliç (1) İmla (1) İnsan (1) İsmet Ülker (1) İstanbul (2) İstisna Vali (1) İsviçreli Bolongarden firması (1) İş Ahlakı (1) İşkence (1) Jeotermal (3) Jürgen Habermas (1) Kalkandere (2) Kalkandere Kaymakamlığı (1) Kalkınma (2) Kamu Yöneticisi Davranışı (1) Kamu Yönetimi (1) Kamu Yönetimi Reformu (2) Kamuda Tükenmişlik (1) Kamuda Yeniden Yapılanma (1) Kanal 7 (1) Karakol (1) Karanlık Kanyon (3) Karasu (1) Karikatür (1) Kasım Özsoy (1) Kayıtdışı Ekonomi (1) Kaymakam Dizisi (1) Kazım Erdem Özsoy (4) Keban Barajı (2) Kemah (1) Kemaliye (9) Kenan Evren (3) Keşiş Dağı (1) Kırıkhan (1) Kızılay (1) Kişilik (1) Kişisel Gelişim Lideri (1) Kitap (10) Kitaplar (1) Konferans (1) Konuşan Vali (1) Konuşma (3) Koruma (1) Koşullanmama Hakkı (1) Köksal Pabuçcu (3) Köprü (15) Köprü Dizisi (16) Köprü Filmi (2) Köşe Yazısı (49) Kurtarıcı Beklemek (1) Kuvvetler Ayrılığı (1) Kütüphane Seferberliği (1) Laiklik (3) Liderlik (1) Liyakat (1) Mahalli idare reformu (1) Mahalli İdareler (1) Mahkeme (1) Mahmut Balcı (2) Makale (5) Makam Arabası (1) Mamudizim (1) Marmara Depremi (2) Mehmet Akif Bal (1) Mehmet Emin Ulu (1) Mehmet Kemal Yazıcıoğlu (12) Mehmet Varinli (1) Mektup (1) Melih Aşık (1) Memur (1) Merkez Valiliği (12) Merkezi İdare (7) Meryem Yazıcıoğlu (6) Mesai Arkadaşları (1) Mesut Yılmaz (2) Mezar Taşı (1) Milas (1) Milliyet (1) Minibüs (1) Motosiklet (1) Muğla (1) Muhalif Bir Yazar (1) Muhammet Negiz (10) Muhtar (1) Munzur Dağı (1) Munzur Dağları (1) Mustafa Yazıcıoğlu (7) Mülkiyeliler Birliği (1) Mümtaz Soysal (1) Müzakereci Demokrasi (1) Müzakereci demokrasi teorisi (1) Müzakereci paradigma (1) Nafiz Özmen (1) Nahit Menteşe (1) Ne Yan Yana Ne Karşı Karşıya (2) OHAL Valisi (1) Okul Yapımı (1) Organik Tarım (1) Orhan Öztürk (1) Osmanlı (1) Osmanlı Sistemi (1) Ozan Balcı (1) Ömer Faruk Ünal (1) Ömer Lütfi Mete (1) Ömer Yaşın (1) Örnek Vali (1) Özel İdare (1) Özel İdare Kanunu (1) Özgürlük (2) Özsöz Gazetesi (1) Pamukkale (1) Panel (1) Paraşüt (2) Paşabatıran (1) Paşayaylası Oteli (1) PDF (1) Phoma Recepii (1) Polis (6) Polis Devleti (2) Polislerin Yürüyüşü (1) Popülizm (1) Prens Sabahattin (1) Prof. Dr. Ahmet Mete Işıkara (1) Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil (1) Prof. Mustafa Said Yazıcıoğlu (11) Profesör Dr. Osman Altuğ (2) Protokol (1) Psaphellus Recepii (1) Radikal demokrasi kuramı (1) Radyo Programı (2) Rafting (7) Recep Tayyip Erdoğan (1) Recep Yazıcıoğlu (3) Recep Yazıcıoğlu Belgeseli (2) Recep Yazıcıoğlu Düşünce (1) Recep Yazıcıoğlu Düşünce Grubu (1) Recep Yazıcıoğlu Köprüsü (2) Recep Yazıcıoğlu Kültür ve Dayanışma Derneği (1) Recep Yazıcıoğlu Müzesi (1) Recep Yazıcıoğlu Örneği (1) Rize (1) Robinson Crusoe (1) Röportaj (5) Rusya (1) Rüveyda Yazıcıoğlu Durmaz (1) Sadettin Tantan (3) Sağlık Turizmi (1) Sait Yazıcıoğlu (2) Sansa Boğazı (1) Saydamlık Eksikliği (1) Sedef Kabaş (2) Sedef Kabaş ile Potreler (1) Selma Yazıcıoğlu Özcan (1) Seminer (3) Sempozyum (2) Sendikalar (1) Sıradışı Bir Vali Recep Yazıcıoğlu (1) Sigara (1) Sistem (2) Sivil Anayasa (1) Sivil Toplum (4) Siyaset (2) Sosyal Adalet (1) Söke (1) Söyleşi (13) Sözlü Tarih (1) Sözün Özü (1) Stajyer Kaymakam (1) Su Kayağı (1) Su Sporları (1) Susurluk (1) Sükuti Tükel (1) Süleyman Demirel (4) Süper Vali (2) Sürmene (2) Şarkı (1) Şemsi Denizer (1) Şevket Gültekin (1) Şiir (2) Taha Akyol (1) Tamer Aksoy (1) Tanıklar (1) Tansu Çiller (1) Taş Yolu (3) Taşra Örgütleri (1) Taşyolu (1) TBMM (1) Tebdil-i Kıyafet (1) Tebliğ (1) Teknik Devlet (1) Tembellik ve Beleşçilik Kültürü (1) Terör (3) Terörle Mücadele (1) Tez (2) Tınaz Titiz (2) Tiyatro (1) Tokat (45) Tokat Hava Yolları (1) Tokat Modeli (1) Tokat Özel İdare Uygulaması (1) Tokat Turban Turizm AŞ (1) Toplum (1) Toplumsal Barış (1) Toplumsal İnisiyatif (1) Toplumsal Uzlaşma (1) Trabzon (6) Trafik Cezası (1) TRT (1) Turan Yalçın (6) Turgut Özal (12) Turizm (1) Turizm Bakanı Ahmet Tan (1) Turizm Potansiyeli (2) Turizme Maya (1) Türban Krizi (1) Türk Hava Kurumu (1) Türk İdareciler Günü (1) Türk Modernleşmesi (1) Türkiye markası (1) Türkiye Turizm Ansiklopedisi (1) TÜSİAD (1) TV Programı (2) Twitter (1) Uçak (1) Uğur Mumcu (1) Üniversiteler (1) Üniversitesi Hukuk Fakültesi (1) Vali (2) Vali Abdulkadir Demir (1) Vali Filmi (1) Vali Recep Yazıcıoğlu Kongresi (1) Valilik (1) Van Depremi (1) Vasiyeti (4) Vefat (18) Vefat Yıldönümü Mesajı (1) Vergi (2) Yamaç Paraşütü (5) Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı (1) Yasa Tasarısı (1) Yasakçı Vali (1) Yavuz Donat (1) Yayla Turizmi (1) Yazmacılar Hanı (1) Yeni Erzincan Nasıl Kuruldu ve Niçin Bitirilemedi (1) Yeni Şafak (1) Yerel İdareler (4) Yerel Yönetimler (10) Yerel Yönetimler Reformu (1) Yerel Yönetimler Yasa Taslağı (1) Yerel yönetimlerin güçlendirilmesi (1) Yerelleşme (2) Yetki (1) Yıldırım Akbulut (1) Yılmazlar Köyü (1) Yolsuzluk (2) Yöneticilikte Örnek (1) Yönetim (1) Yönetim tarzı (1) Yönetime Politik Etkiler (1) Yüksek Lisans Tezi (1) Zeki Demirbaş (1) Zenci (1) Ziya- ül Hak (1) Ziyaretçi (1)

Translate


Yürü! Hür mâviliğin bittiği son hadde kadar!... İnsan, âlemde hayâl ettiği müddetçe yaşar. Yahya Kemal Beyatlı

Blog Archive

ÖĞRENMEYİ SEVMEK

"Bilgiye sahip olarak doğmuş birisi değilim. Yalnızca öğrenmeyi ve öğretmeyi seviyorum."
Konfüçyüs

"Bilgi, ahlaki hareketten kalan şeydir."
Nurettin Topçu

Bu Blogda Ara

Link list 3

Blog Archive