Merhum Valimiz Recep YAZICIOĞLU'nun ölümünün yıldönümünde oğlu Mehmet Kemal YAZICIOĞLU ile söyleşi
03 Eylül 2011
Merhum Valimiz Recep YAZICIOĞLU'nun ölümünün yıldönümünde oğlu Mehmet Kemal YAZICIOĞLU ile söyleşi yaptık. Merhum Valimiz Recep YAZICIOĞLU'nun ölümünün yıl dönümü nedeniyle en yakın bilen tanıyan ailesinin temsilcisi oğlu sayın Mehmet Kemal YAZICIOĞLU’nu bulduk ve söyleşi yaptık....
Efsane valimizi bilmeyen tanımayan yok ben merhum valimiz adına bir şey yazmama gerek yok . merhuma Allahtan rahmet yakınlarına ve sevenlerine tekrar başsağlığı diliyorum
-Sayın Mehmet Kemal Yazıcıoğlu söze başlamadan önce sizleri tanıyabilir miyiz? Biraz kendinizden bahsedelim.
-1982 corum alaca doğumlu
İlk okulu tokat, aydın ve Erzincan da bitirdim
Orta okul Erzincan , lise Erzincan ve Ankara da
Üniversite; Bilkent Sahne Sanatları Fakültesi, Anadolu Üniversitesi, kamu yönetimde devam ediyor, aynı zamanda ticaretle uğraşıyor. Faaliyet alanı ise kamu kurum ve kuruluşlarda hizmet alımı ile ilgi faaliyet gösteren bir firması 5 yıl dan beri bu işle uğraşıyor.
Ankara’da ikamet ediyor. Sosyal faaliyetlerden de geri kalmıyor. 2004 yılında kurulan Recep YAZICIOĞLU düşünce girişim ve dayanışma derneğinin başkanlığını ayrıca Ankara’da faaliyet gösteren Mesleki Eğitim Derneği başkanlığını yürütmektedir. AKP genel merkezinde gençlik kollarında siyaset yapmaktadır.
-Sıra dışı kişiliği ile tanıdığımız ve milletin gönlünde yer etmiş olan babanız rahmetli Recep YAZICIOĞLU ile ilgili en yakını olarak oğlu düşüncelerinizi almak istiyoruz.
-Ben çok genç yaşlarımda gelişme basamaklarını tırmanırken, babam özellikle ilk Valilik yaptığı Tokat ilindeki sıradışı icraatları ve benzeri görülmemiş sıra dışı toplumsal kalkınma modelleri geliştirmiş; daha sonra görev yaptığı illerde kendisine özgü yönetim biçimi ve halkın siyasal, kültürel ve inançlarıyla her kesimini kucaklayan barışçıl ve sevecen kişiliğiyle Türkiye genelinde dikkat çeken ve sevilen biri olmuştu. Ben Aydın’da ve özellikle Erzincan’da babamı daha yakından izleme imkanı buldum ve babamdan çok şeyler öğrendim.
-Rahmetli babanızın ölümünün yıl dönümü olması nedeniyle Allahtan rahmet diliyoruz.
Birçok otorite babanıza suikast yaptığını söylüyor. Siz bu konuda ne söylersiniz elinizde somut veriler var mıdır?
-Trafik kazası sonrasında pek çok kişi suikast ihtimalini çokça gündeme getirdiler; çünkü daha önce aynı köyden arkadaşı olan rahmetli Adnan Kahveci’nin ölümü de bir hayli tartışmalara neden olmuştu. Aynı düşünce çizgisi içinde makam ve mevkii gözardı ederek sıradan bir vatandaş gibi halkla kucaklaşmışlardı. Ne var ki gelen pek çok ihbar ve duyumlar öylesine çelişkiliydi ki, hiçbirini inandırıcı bulmadık. Dava sürecinde de suikast ihtimaline karşı herhangi bir delil bulunamadı. Çünkü olayın tek tanığı olan şoförün verdiği ifadelerle yetinilmek zorunda kalındı; o ifadeler de çelişkiliydi.
-Bir çok siyasetçinin gıpta ile baktığı ancak parti taassubu ve lider suntacılığının işine gelmeyen bir yapısı vardı babanızın kısacası sözde değil özde tam bir demokrattı bundan dolayı babanız siyasetçi olarak değil bürokrat olarak eğilmeden ve dikleşmeden dik durarak milletimize hizmet etti. Sorum çok zor olacak ama sizlerde babanızın çizgisinde ve varisi olarak milletimize hizmet etme adına siyaseti tercih ettiniz .bunu başarabilecek misiniz?
-Babam siyaset üstü bir bürokrattı; ancak bütün söylemleri tam tamına siyasetti. Bu nedenle üst makamlardan bir hayli eleştiri, endişe ve şaşkınlık ifadeleri alıyordu; ancak bunların hiçbirine aldırmadı ve inandığı yolda ilerlemeye devam etti hayatı boyunca. Ancak Türkiye’deki siyasi ortam hiçbir zaman onun istediği gerçek demokrasi olamadı ve bu nedenle her seçim öncesi bütün partilerden gelen liste başı tekliflerini reddetti. Ona göre kendisi tek kişilik bir siyasi partiydi.
Bu durum ve babamın yukarıda andığım kişiliği elbette benim için kolay değil; yani, insanlar ön fikirli olarak bende babamı görmeye ve onun gibi olma beklentileri var. Türkiye’de nedense böyle bir anlayış var. Oysa birçok benzeri örnekte görüleceği gibi babalar ve oğulların yolları çoğu kez ayrılabiliyor.
Ben henüz yüksek eğitimimi sürdürmekte olan ve bürokrat olmayı düşünmeksizin doğrudan siyaset arenasında aktif rol almak istiyorum ve bu yolda da ilk adımlarımı dikkatlice atmaktayım. Çünkü herhangi bir yanlış hareketim veya kararım hem onun adına kanını taşıyan benim, hem de Recep Yazıcıoğlu’nun imajını olumsuz etkileyecektir. Çünkü Türkiye’de siyaset ortamı henüz yerli yerine oturmuş değil. Benim de en çok hassasiyet gösterdiğim konu budur. Ancak henüz genç yaşımdayım ve önümde uzun yıllar var, umarım bizim gibi genç siyasetçilerin çabalarıyla gelecekte her şey daha iyi olacak. Çünkü benim için babam gibi bir örnek var. Bu nedenle kendimi çok şanslı görüyor ve kendime güveniyorum. Sanırım siyasetin de temeli sağlam prensipler ve deneyimlerden oluşuyor.
-Siyasette bir genç olarak atılmanız millet adına sevindirici sizin siyasette yapacağınız proje ve hizmetlerin neler olabileceğini anlatır mısınız?
-Yukarıda sözünü ettiğim gibi Türkiye’de siyaset ortamı yerli yerine oturmadığı için, özellikle gelecek nesillerin, yani gençlerin bugün gelecek için kendilerini ifade etme; sorunlarını, düşüncelerini paylaşmak ve gündeme getirmek konusunda önemli desteğe ve paylaşıma ihtiyaçları var.
Benim de öncelikli çabam, başta eğitim olmak üzere, eğitim sonrasında bütün dünyanın başlıca sorunu haline gelen işsizlik konusunda neler yapılabileceğidir. Açıkça söylemek gerekir ki, orta ve üst yaş kuşağı henüz gençlerle bu konuda yeterli diyaloğa girmiş değiller. Sanırım her gün, her saat değişen ülke ve dünya koşulları buna pek imkan vermiyor.
Proje diyorsanız, burada tek tek ve kapsamlı bir çalışma sunmam henüz mümkün değil; ancak yine babamın gençlere yönelik özellikle eğitim ve spor alanındaki proje ve uygulamalarıyla aldığı sonuçlar fevkalade önemli. Zaten gençlerle ortak bir nokta yakaladığınızda, diğer bütün konuları eş zamanlı olarak görmek ve paylaşmak mümkün.
-Bizim hemşerimiz , değerimiz ve yeni neslimizin örnek aldığı büyük devlet adamı . oğlu olarak sizler babanızın yaptıkları duruşu , kendisi için yazılan , çizilen kısacası babanız adına çıkan tüm eserleri nesilden nesile taşınabilecek ve unutulmayacak bir külliyenin öncülüğünü yapmayı düşünür müsünüz? Örnek olarak vakıf gibi...
-Babamla ilgili hayli sayıda kitap, çok sayıda makale, köşe yazısı ve haber yayınlandı. Köprü dizisi ve ardından da Vali filmi vizyona girdi. Bunlar yeterli mi derseniz, bence değil. Külliyat oldukça kapsamlı emek verilmesi gereken kadro ve finansman işi...
Babamın vefatından sonra Recep Yazıcıoğlu Kültür ve Dayanışma Derneği’nin kurulmasına öncülük ettim. İyi başladık; ancak benim 20’li yaşlarımın başında çok genç bir başkan olmamdan mı, yoksa o süreçteki siyasal ve ekonomik konjonktür etkisiyle mi bilemiyorum, dernek faaliyeti durma noktasına geldi. Dernek, vakıf gibi sivil toplum kuruluşlarının yönetimi ve mevzuatı büyük ölçüde gönüllülük esasına dayanıyor. Babamın çok geniş bir çevresi olmasına rağmen, bu alandaki aktiviteyi henüz sağlayabilmiş değiliz.
Haber:
bha, http://www.beskoyluyuz.biz/merhum-efsane-valimizin-oglu-m-kemal-yazicioglu-ile-beraberiz-2926-haber/
0 yorum:
Yorum Gönder