UNUTULMAYAN VALİ RECEP YAZICIOĞLU ARAŞTIRMALARI (1967-2003)

Ziyaretçi

"BAĞIŞ YAPARAK ARAŞTIRMALARA VE İÇERİĞE" DESTEK OLMAK İÇİN TIKLAYINIZ.

29 Eylül 2023 Cuma

Prof.Dr. Köksal Pabuçcu Hocamızdan 2 Eser Müjdesi

 
Prof.Dr. Köksal Pabuçcu Hocamızdan 2 Eser Müjdesi

Merhum Vali Recep Yazıcıoğlu hakkındaki kıymetli çalışması "Adam Gibi Vali: Recep Yazıcıoğlu" ile haberdar olduğum saygıdeğer hocamız Prof.Dr. Köksal Pabuçcu ile bugün yakından tanışma şansı buldum. Yoğun mesai trafiğinin olduğu bir günde söyleşi talebimi geri çevirmeyen hocamız, samimi anlatımıyla ayrıca etkiledi. 

Hocamız yakın zamanda merhum Vali Yazıcıoğlu hakkındaki eserini güncelleyerek yeni bir yayınevi aracılığı ile ve yeni bir isimle okurlarına ulaştıracağını ve bunun yanında 90'lı yıllarda çizdiği günlük karikatürleri de bağlamında değerlendirerek/yorumlayarak yayınlamak niyetinde olduğunu belirtti. Vali Recep Yazıcıoğlu tarafından da yayımlanması istenen ve ona dair izler de barındıran bu eserin Erzincan kent hafızası açısından da önemli bir yere sahip olduğunu düşünüyorum. 

Her iki çalışmanın da şimdiden okurunun bol olmasını dilerim ve hocamıza bugün bana ayırdığı süreden dolayı teşekkürü bir borç bilirim. 

Share:

18 Eylül 2023 Pazartesi

Vali Recep Yazıcıoğlu Kongresi Yakında...

 
Vali Recep Yazıcıoğlu Kongresi Yakında...

Vali Recep Yazıcıoğlu'na dair son dönemin en kapsamlı bilimsel etkinliğinin 2024 yılının ilk yarısında Tokat'ta gerçekleştirilmesi bekleniyor. Ayrıntılar netleştikçe paylaşılacaktır. 

Share:

Vali Recep Yazıcıoğlu’nun Rusya’da şirket kurduğunu biliyor muydunuz?

Vali Recep Yazıcıoğlu’nun Rusya’da şirket kurduğunu biliyor muydunuz?

Araştırma görevlisi Muhammet Negiz, doktora çalışmasını Vali Recep Yazıcıoğlu’nun girişimcilik ve işletmecilik yönü üzerine yapıyor. İlk Valilik yeri Tokat’ta araştırma yapmaya geldi.

Karadeniz Teknik Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümü Yönetim ve Organizasyon Anabilim Dalı Araştırma Görevlisi Muhammet Negiz, doktora çalışmasında rahmetli Vali Recep Yazıcıoğlu’nu konu aldı. Yazıcıoğlu’nun Valilik döneminde girişimcilik ve işletmecilik üzerine yaptıklarını öne çıkarmak isteyen Negiz, ilk Valilik yeri Tokat’ta araştırma yapmak üzere şehre geldi.


İŞİTME ENGELLİ YAZAR TURAN YALÇIN İLE BULUŞTU

Tokat’ın işitme engelli yazarı Turan Yalçın’ın rahmetli Vali Recep Yazıcıoğlu için kitap yazdığından haberdar olan Araştırma Görevlisi Muhammet Negiz, yazar Yalçın’ın aynı zamanda İl Halk Kütüphanesinde de çalışıyor olmasının avantajı ile tarihi belgelere de ulaşmak için Tokat’a gelmişken onunla buluştu.

GAZETEYE NEZAKET ZİYARETİ

Araştırma Görevlisi Muhammet Negiz, yazar Turan Yalçın ile birlikte Tokat Hürsöz gazetesine nezaket ziyareti gerçekleştirerek çalışmalarına dair bilgi verdi. Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Fatih Kılıç ile sohbet eden Negiz’in doktora çalışmasına dair aktardığı özet bilgi şöyle oldu:

“Vali Recep Yazıcıoğlu bu zamana kadar hep kamu yönetimi açısından ele alındı. Yani kamu yönetimi anlayışı, o açıdan Türkiye'yi ve yönetimi değerlendirmesi öne çıktı. Benim tezimde ise girişimcilik ve işletmecilik açısından ele alınacak. Yani bir kamu yöneticisinin nasıl bir girişimci özelliğe sahip olduğu, bu konuda neler yaptığı, bunların hangileri neden sürüyor, Hangileri neden sürdürülemedi, Bunun kamusal sorunları neler? gibi hususlarda devrin tanıklarıyla ve arşiv belgeleriyle çok önemli belgeler buldum. Bugün de Tokat ayağındaki belgeleri güçlendirmeye geldim. Çünkü ilk valilik tecrübesi Tokat’ta olduğu için buradan da orijinal şeyler çıkacağını tahmin ediyorum. Sağ olsun Turan Yalçın bey ve kütüphanedeki heyet yardımcı oldular. Nerede kiminle görüşeceğimi söylediler, sizi de onlar tavsiye etti.

Şu an Tokat’ta araştırma planımı üç gün üzerine kurdum ama belgeye göre bir haftaya kadar da izin aldım.

Çalışmalarım içerisinde öne çıkartacağım yönü ne olabilir? diye sorulduğunda şunları söyleyebilirim.

Sıra dışı işler yapmış. Erzincan'da depremden sonra şehrin ayağa kalkması, sanayiyi canlandırmak için öncelikle bütün illere gitmiş, Erzincanlıların ve hemşehri derneklerine il il gezmiş. Bunlardan yatırımlarını Erzincan’a çekmeye çalışmış. Bir kısmında da başarılı olmuş. Sırf onu kırmamak için Erzincan Organize Sanayi'ne gelip yatırım yapan ve yıllardır orada kalan, sırf Vali o gün geldiği için kalan yatırımcılar olmuş. Türkiye'deki ilk hava yolu şirketlerinden bir tanesini Tokat’ta kurmayı denemiş ama Tokat’ta ve sonra Aydın'da da olmadıktan sonra Erzincan'da kurmuş. Hava yolu şirketi neden yürümedi sorusunu soruyorum. Onunla alakalı bütün arşiv belgelerine ulaştım. Şirketin bütün verilerini aldım.

Daha ilginci, o benim çok dikkatimi çekti. Sovyetler Birliği çöktüğü zaman oradaki fırsatı ilk görüp Rusya Federasyonu'na gidip şirket kurmuş Erzincan Valiliği adına. Ve bu şirket Erzincan'dan ihracat yapmış Rusya’ya. Bunun karşılığında Rusya'dan neyle takas yapabiliriz diye planlamış, işte odun, kömür, yakacak, asfalt ürünleri, kara yolu bakım, teçhizat makineler gibi ürünleri takas yapmayı planlamışlar. Oradaki mağazalarına nakil gerçekleşmiş. Yani bu çok ilginçti.

Turizmi Erzincan'la özdeşleştiren kişi olmuş. Türkiye'de raftingi ilk hayata geçiren Vali. Şu anda da onun yetiştirdiği kişiler, onun örnek olduğu kişiler Erzincan'da ve yurdun dört bir yanında yamaç paraşütü, rafting, mağaracılık, kayak üzerine faaliyetlerine devam etmekteler. Otuz yıllık bir mirasın devam ettiğine tanık oldum. Devrin tanıklarıyla konuşabildim. Ve şu an Muğla Fethiye'deki birçok yamaç paraşütü yapan kişinin Vali Recep Yazıcıoğlu döneminde, Erzincan'da ilk başlayan, onun vesile olduğu organizasyonlarda eğitim alan kişiler olduğunu gördüm. Tanıştığım kişilerden yapbozun bir parçası gibi yeni bilgiler geliyor.

1985’ten beri Valilik dönemine çalışıyorum. Kaymakamlık dönemine çok bakmıyorum. 1985’te Tokat'la başlayan dönemden 2003 Denizli serüvenine kadar olan dönemi derlemeye çalışıyorum. O zamanlar bulut teknolojisi olmadığı için birçok şeye virüs girmiş, çökmüş, eskimiş, yırtılmış. Bu nedenle bazı bilgilere ulaşamadım. Mesela çok önemli fotoğraf arşivlerini paylaşan gazeteciler de oldu, bununla birlikte dijital verileri çöken gazetecilere de tanık oldum. Yine aynı zamanda Başbağlar olayında ilk onunla birlikte tanık olan gazetecilerle görüşme şansım oldu. Onlardan da hatta şu an iki tane yeni kitap daha çıkacağını öğrendim. Birisi onunla on yıllık anılarla alakalı bir kitap olacak. Yaklaşık yüz elli sayfa. Bu hafta öğrendim. Bir diğeri de önceden çıkmış olan Adam Gibi Vali kitabının yazarı Prof. Dr. Köksal Pabuçcu hocanın kitabı olacak. Köksal hoca onu şu an güncelliyormuş, yeniliyormuş. Henüz kendisiyle konuşmadım ama onun dostlarından bilgiyi aldım. Bu hafta arayacağım, randevu isteyeceğim.

Bu zamana kadarki duyduklarımızı temize çekmiyoruz bu çalışmada. Vali Recep Yazıcıoğlu'nun kendi eserlerini derlemeye zamanı olmadı. Derlemek istemediği, unuttuğu çalışmalara da ulaştım. İnşallah hepsini tamamlayabilirsem on üç cilde yakın set üzerinde çalışıyorum. Umarım eksikleri tamamlarım. Güzel olacak. İnsanların daha önce bunu görmemiştik, bunu duymamıştık, bunu okumamıştık diyebileceği dokümanlara ulaşabildim. Bunların hepsini derledim şu an. Hepsini bir araya getirdim. Eksiklerini kapatmaya çalışıyorum.”



Kaynak:
Seda Batur, Vali Recep Yazıcıoğlu’nun Rusya’da şirket kurduğunu biliyor muydunuz?, Hürsöz Gazetesi, 18.09.2023, https://www.hursozgazetesi.com/rahmetli-vali-recep-yazicioglunun-rusyada-sirket-kurdugunu-biliyor-muydunuz
Share:

16 Eylül 2023 Cumartesi

İki Yeni Kitap Müjdesi...

 

İki Yeni Kitap Müjdesi...

Merhum Vali Recep Yazıcıoğlu hakkında yayımlanacak olan 2 yeni kitap haberine araştırma sürecimde ulaştım. Erzincan'dan çıkacak olan bu iki eserden ilki daha önce yayımlanmış olan "Adam Gibi Vali: Recep Yazıcıoğlu" adlı eserin güncellenmesi ve yeni ilavelerle zenginleştirilmesi şeklinde Prof. Dr. Köksal Pabuçcu tarafından gerçekleştirilmekte iken ikincisi ise Vali Recep Yazıcıoğlu ile kişisel anılarını kaleme alan gazeteci-yazar Halil İbrahim Özdemir'in müstakbel eseridir. Sayın Özdemir, kendisi ile gerçekleştirmiş olduğum mülakatta bu eserin muhtemelen yüz sayfa dolaylarında olacağını ve kişisel anılarının ağırlıklı olacağını ifade etmiştir. Her iki eserin şimdiden hayırlı olmasını dilerim.
Share:

Vali Recep Yazıcıoğlu ile Bir Gurbetçi Tartışması: Devlet Dairesine Nasıl Girilir?

Vali Recep Yazıcıoğlu ile Bir Gurbetçi Tartışması: Devlet Dairesine Nasıl Girilir?

6 Eylül 2003

Bütün Türkiye'ye kendini sevdirmiş, özel bir kişilikti Vali Recep Yazıcıoğlu... Uğradığı talihsiz kazanın beyin ölümüyle sonuçlanması yurtta üzüntü yarattı... Kaymakamlığı sırasında bir gün içeri elleri cebinde biri giriyor.

-"Çıkar ellerini cebinden devlet dairesine böyle mi girilir?" diye çıkışıyor Yazıcıoğlu... 

Adam gayet sakin:

- Evet biz Avusturya'da devlet dairelerine böyle gireriz, diyor...

Yazıcıoğlu adam gidince durup düşünüyor, etrafındakilere:
- Yahu adam haklı, diyor, devlet neden vardır, vatandaşa hizmet için, Devlet olduğu için halk var değil, halk olduğu için devlet vardır... O zaman ana ilke "halk için devlet" olmalı...
Valiliği sırasında halkın deri ile kaplı kapıyı vuramadığını saptamış. Kapının açık tutulmasını emretmiş. Vatandaş bu defa da kapının boyalı olduğu ya da yanlışlıkla açık bırakıldığını düşünerek etrafında dolaşıyor, vurmaya çekiniyormuş. Yazıcıoğlu der ki:
-Bütün bunların ana nedeni insanların çocukluktan itibaren adam yerine konmaması, yaşam boyu ebeveynleri, üstleri, öğretmenleri tarafından önemsenmemesi, horlanması ve onlara değer verilmemesidir. Bir mevkiye geldiklerinde yansımanın doğal sonucu olarak bütün bunların acısını karşılarına gelenden çıkaracaklardır. Nitekim öyle yapıyorlar.

Kaynak:

Aşık, M., "Berlin Dönüşü", Milliyet, 2003 

Share:

Zeki Demirbaş ve Semih Peker: "Merhum Vali Recep Yazıcıoğlu Anısına"

 
Zeki Demirbaş ve Semih Peker: "Merhum Vali Recep Yazıcıoğlu Anısına"

Zeki Demirbaş ve Semih Peker tarafından hazırlanıp sunulan Başbaşa adlı programda merhum Vali Recep Yazıcıoğlu hakkındaki hatıralar dile getirildi (13. dakikadan itibaren).

 Sayın Demirbaş ve Peker'e katkılarından dolayı teşekkür ederiz. İzlemek için Bkz: 

Share:

13 Eylül 2023 Çarşamba

Ali Aygören'in Gözünden Vali Recep Yazıcıoğlu*



Ali Aygören'in Gözünden Vali Recep Yazıcıoğlu*

“Denizli’yi tanımakta çok büyük acelesi vardı.”

“İlk geldiği günden İtibaren sokağa çıktı. Halkın arasına karıştı. Esnafla tanıştı. “Hayırlı işler! ‘ dedi. Selâm verdi. Halk arasında birdenbire “Vali bizim dükkana geldi!..” sözü dolaşmaya başladı. Yazıcıoğlu’ndan önceki valiler öncelikle protokol ziyaretleri yapıp, sivil toplumun önde gelenleriyle tanışmayı tercih edip, kabulleri yaparken, Yazıcıoğlu önce halkın arasına girmeyi, halkla tanışmayı tercih etti. Gelir gelmez öncelikle gece gündüz demeden ilçeleri, kasabaları, köyleri ve beldeleri gezdi. Gece saat 11.00 de Kale’ye gitmiş. Yine gece Bozdağ’a uğramış

Denizli’yi tanımakta çok büyük acelesi vardı. Üç ay içerisinde Denizli’de gitmediği yer kalmadı.

“Sorunların temeli ona göre sistemdi”

‘Onun farklılığı, galiba devamlı mevcut sistem aleyhinde olmasıydı. Sistemi iyi bulmuyordu. Bu sistemle ülkenin kalkınmasını mümkün görmüyordu. Hiç kimseyle sorunu yoktu. Devletin sahibi halktır diyordu. Sorunları yenmek için sadece sembolik kişilerle değil halkla bütünleşmek gerekir diyordu. Ahlakî yozlaşmaya da zaman zaman vurgu yapardı

Denizli Belediyesi, Özel İdare ve özel bir şirket üçlüsü olarak jeotermal projesini başlattığımızda aleyhimizde kampanyalar başlatılınca, “Ali Bey devam!..” dedi… Hiç unutamayacağım, ‘Ölu ite kimse tekme atmaz!..’ sözünü ilave etti. Yani, çalışmayana, iş yapmayana, makamında oturana kimse sataşmaz, o makamında ölü bir varlık gibidir manasında… Ona da kimse çatmaz, kimse bir şey söylemez dedi.

“Ben bir Avrupa şehrine geldim!..”

Denizliye ilk geldiğinde “Ben bir Avrupa şehrine geldim!..” demiştir.

Denizli’nin bir turizm şehri olması için bir hedef belirlemişti. Antalya’ya 20 milyon turist geliyorsa neden bunun 10 milyonu Denizli’ye gelmesin derdi. Denizli’yi bir termal turizm merkezi olarak düşlüyordu

Gökpınar çevresini yeşillendirerek bir su oyunları merkezi yapmayı düşünüyordu.

“Geç bulduk çabuk kaybettik”

“Denizli’de resmen altı ay görev yaptı. Ancak gözlerinden rahatsızdı. Gözlerinde yanma ve kaşıntı vardı. Tedavi oluyordu. Bu nedenle de bir buçuk ay da rapor kullanmıştı. Nitekim, tedavi için Ankara’ya giderken geçirdiği trafik kazasında kaybettik.

Yazıcıoğlu’nun cenazesinin Denizli’ye getirilmesi için risk alarak çaba gösterdik. Çeşitli makamlardaki yetkililerle tartışmalarımız bile oldu.

Cenazeyi doğrudan İstanbul’dan Adnan Menderes Havaalanına oradan da Söke’ye götüreceklerdi. Protokol öyleydi. Biz bunu haber alınca itiraz ettik. O bizim valimizdi. Son kez görev yaptığı Denizli’mizde tören yapmak istiyoruz dedik. Hem askerî uçağın kiralanabilmesi, hem de uçağın Çardak Havaalanına inebilmesi için izin verilmesi hususunda Genelkurmay Başkanlığı ile temasa geçtim. Milletvekillerini devreye soktuk. Gerekli izinler çıktı. Uçağın parası ödendi.

Denizli’de o zamana kadar görülmemiş kalabalıkların katılımıyla son derece duygulu bir cenaze töreni yapıp buradan Söke’ye uğurladık. Ne diyelim: Geç bulduk çabuk kaybettikl… Ruhu şad olsun!..

Kendisiyle paylaştığı ve kimileri ortak olarak tasarlanmış projeleri şunlardı:
  • Erkek Sanat Okulunun olduğu yerde Denizli’ye hizmet edenlerin hatırasının canlandırılacağı “Yaşayan Meydan” projesi.
  • Denizli’de kurulacak jeotermal tesisi ile sıcak su ile ısıtılması projesi
  • Pamukkale dışında, yeni turistik yerleri çekici hale getirme
  • Gökpınar ı yeşillendirme projesi
*Eski Denizli Belediye Başkanı

Kaynak: 
Geçmişten Günümüze DENİZLİ, Yerel Tarih ve Kültür Dergisi, Sayı: 20


Share:

Doç. Dr. H. Aliyar DEMİRCİ: Recep Yazıcıoğlu


Doç. Dr. H. Aliyar DEMİRCİ: Recep Yazıcıoğlu
8 Eylül 2020

2003 yılında Denizli, sadece Denizli değil bütün Türkiye, sonbaharı buruk bir şekilde karşıladı. Şehir, tarihinin en kalabalık cenaze merasimlerinden birine sahne oldu (9 Eylül 2003). Yedi aylık hizmet süresinden sonra vefat etmiş bir bürokrat için bir araya gelen bu büyük topluluk, sadece daire amirleri ve memurlarından ya da vefat edenin yakınlarından ibaret değildi. O gün Denizli için, halkın, her kesimden insanın katılımıyla gerçekleşen hüzün, saygı, sevgi, yokluk gibi karışık duyguların hâkim olduğu, televizyonların da canlı yayın araçlarıyla bütün Türkiye’ye bu duyguları naklen aktardığı bir matem günüydü.

2 Eylül 2003’te Denizli’den başkente giderken Ankara-Eskişehir yolunda (Temelli mevki), trafik kazasında Denizli Ziraat Odası Başkanı H. Tellioğlu ile birlikte kısa süre sonra hayatını kaybeden Vali Recep Yazıcıoğlu için Ankara Kocatepe Camiinde başta Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer olmak üzere Başbakan Erdoğan ve 59. Hükümet üyeleri, sivil ve askerî diğer devlet erkânı, önde gelen her görüşten siyasal partinin genel başkanları, askerlerin katılımıyla cenaze namazı kılınmış, valinin naaşı hava yoluyla İzmir üzerinden Yazıcıoğlu’nun bir bakıma memleketi sayılabilecek Söke’ye gönderilecekken Denizlilerin talebiyle önce Denizli’ye intikal ettirilmişti.

Öyle ki o günkü şartlarda Denizli’ye özel uçak bulmakta zorlanılmış. Genel Kurmay Başkanlığından sağlanan uçakla valinin cenazesi Çardak’a indirilmiş ve mahşerî bir kalabalıkla ikinci bir merasim düzenlenmiş, takiben karayoluyla Söke’ye gönderilmişti.

Vali Yazıcıoğlu, mülkî idarede görev yapan gençler için bir rol modeliydi. 1990’ların başında Mülkiye Kamu Yönetimi bölümünde okuyanlar, gazetelerden ve televizyonlardan bildikleri bu ismi, bölüm hocaları Prof. İlber Ortaylı ve Prof. Ruşen Keleş sayesinde derslerde de dinleme ve tanıma fırsatı buldular. Prof. Ortaylı Türk İdare Tarihi, Prof. Keleş ise Mahallî idareler dersine kendisini davet ettiler.

Yazıcıoğlu Tokat Valisi’ydi. İcraatıyla yazılı basının ilgi merkeziydi. Başlattığı ve tamamlattığı okul, sağlık ocağı, yol, kanalizasyon vb. altyapı yatırımlarının hacmi onlarca seneye ancak sığdırabilecek derecede önemli bir yekûn tutuyordu. Kilometrelerce köy yolu asfaltlanıyor, Tokat’ın taşrası sayısız okul, sağlık ocağıyla donatılıyor, bir zamanlar ticaret güzergâhları üzerindeyken şimdi kenarda kalmış bu şehrin üzerindeki ölü toprağı silkeleniyordu. Tokat’ı tanıtıcı sempozyumlar yapılıyor, kitaplar yayımlanıyordu. Şehre tahsis edilen kamu kaynakları benzeri bir şehrin eline geçen kaynaklardan farklı değildi, bütçe açısından bir imtiyazı da yoktu. Ama artık kamu yönetiminde “Tokat modelinden” söz edilmeye başlanmıştı. Bununla beraber Yazıcıoğlu’nun adı basında 4. Murat’a çıkmış, sigara ve alkollü içkiye karşı Tokat’ta sürdürdüğü mücadele gazete sayfalarına, köşe yazarlarının sütunlarına taşınmıştı. Hatta zaman zaman bu yorumlar, haberler yatırımcılığını gölgeleyecek noktaya ulaşmıştı.

Muhtemelen Prof. Ruşen Keleş için Yazıcıoğlu uzun senelerden beri atalete düşmüş, yetkisi geniş, imkânları sınırlı, icraatı zayıf bir mahallî idare birimi olan il Özel İdaresini, görev yaptığı şehirde canlandıran bir bürokrat, Tokat modeli de taşrada mahallî kalkınmanın nasıl sağlanabileceği konusunda somut, güncel bir örnekti. Her iki konuda da şöhreti Tokat’ın sınırları dışına taşmıştı. Yanlış hatırlamıyorsam valiliğinin bu erken döneminde Mülkiye’de bir teze de konu olmuştu. Özel televizyonculuk Türkiye’de daha başlamamıştı ve biz kendisini ağırlıklı olarak gazetelerden tanıyorduk.

Yazıcıoğlu derste, Tokat’ta tamamladığı projeleri, yaptığı hizmetleri bunun teknik, malî idaresini, “torba bütçe” uygulamasını anlattı. Mizahî bir üslupla kamu yönetiminin işleyişini ve buna paralel insanımızın hareketsizliğini, ataletini, vurdumduymazlığını, adam sendeciliğini tasvir etti. Bir valiyle aynı ortamı paylaşma ihtimali olmayan her türlü insanla iletişim kurmuş gözüküyordu. Bunlar imece usulüyle yapılan köy su şebekesi inşaatında beraber kürek salladıkları köylülerden, denetlemek için uğradığı meyhanecilere, yaşanan terör eylemlerinden sonra gece karanlığında beraber terörist kovaladığı jandarmalara, hatta yakalanmış tutuklanmış cezaevine konmuş örgüt üyelerine kadar uzanıyordu.

Klasik bir valiye benzemiyordu. Ama üslubu toplumu cezbettiği gibi bizi de çekti. Hem şikâyetçi hem de düzelticiydi. Kamu Yönetimi Bölümü o tarihte Mülkiye’nin en taşralı bölümüydü. Yurdun her köşesinden insan vardı. Okulun kuvvetle muhtemel ülke coğrafyasını temsil nisbeti en yüksek şubesiydi. Sanırım o tabiîlik ve samimiyet taşralı gençleri mıknatıs gibi çekti.


İlber Ortaylı derste kendisini takdim ederken hem ona bir jest yaptı hem de öğrencilere bir mesaj verdi. “Siz de onun gibi çok çalışırsanız üstünüze bir zırh kaplanır size dokunmazlar.” Vali mükemmel bir hatip olmasa da gençleri, insanları çeken şey üslûbuydu, heyecanıydı, coşkusuydu. Teslimiyetçi, idare-i maslahatçı değil icraatçıydı, sistemi/sistemsizliği kanıksamamış, benimsememiş, vurdumduymazlığa, kırtasiyeciliği kabullenmemiş, adam sendeciliği reddetmiş, imtiyazlara karşı çıkmış, kendi enerjisini halka akıtmaya çalışmış, taşra insanına ümit aşılamıştı. Valiler ve büyükelçiler idare hukukumuz açısından devletin ve hükümetin temsilcileriydiler. Diğer bürokratlara göre konuşma sınırları hayli genişti. Pek çok bürokratın kamunun önünde konuşmaktan kaçındığı, bildiği ama kürsüde söylemeye çekindiği şeyleri rahatlıkla telaffuz ediyordu.

Yazıcıoğlu’nun 2003 başında atandığı Denizli’de, ataletten ziyade çalışma ihtirası olan, devlet desteğiyle değil kendi teşebbüs gücüyle başarmaya azimli bir insan sermayesi vardı. Denizli ülke içinde vali kadar parlayan neredeyse markalaşmış bir şehirdi. Bu kabına sığmayan valiyle aksiyoner insanların buluşması nasıl sonuçlar üretecekti? Muhtemelen Yazıcıoğlu, bu sefer devletin Denizliler’e yetişmesi için çaba sarf edecekti.

Buna rağmen Türk kamu yönetimini bu derece sorgulayan bir valiye merkezî idarenin ve Türk siyasetçisinin tahammül etmesi de güçtü, iktidar partisi ya da partililerinin bakanları, taşra teşkilatlarının sayısız şikâyetlerine maruz kaldı. Görevden alınmasını isteyen bir grup her yerde oldu. Hakkaniyet ve adalet duygusu gelişmiş bir bürokrattı, il içi atamalarda iktidar partisinin ya da daha sonraki dönemde koalisyon partilerinin politik tercihlerine direnmeye çalıştı, taşra siyasetçileriyle zaman zaman karşı karşıya kaldı.

Patronaja karşı liyakati, ehliyeti savundu, İlber Hoca bu doğru sözlü, gür sesli Valinin içişleri bürokrasisinin içinden çıkıp hem muhalefet edip hem de görevde kalmasıyla ilgili hükmü doğru vermişti. Yazıcıoğlu Mülkiye müfettişleri tarafından az soruşturulmadı, eylem ve işlemleri az İdarî yargı önünde dava edilmedi. Sayıştay denetimi esnasında az müdahaleye uğramadı. Mevzuata, kılı kırk yaran bürokrasinin mantığına rağmen sabırlıydı, sebatkârdı ve azimle yılmadan çalışmış, daha ilk valilik görevinde ülkeye mâl olmuştu.

Çok farklı dünya görüşlerinden insanlarla görev yaptı, kimsenin adamı olmadı. Uzun süren Tokat Valiliği’nden sonra Aydın Valiliği onun için bir terfiydi (14 Ağustos 1989). Gelin görün ki Aydın, yerel siyasetin Tokat tan daha güçlü olduğu, iktidar partilerinin taşra teşkilatlarının nüfuzlu, patronaj ilişkilerinin daha yoğun yaşandığı bir beldeydi. Her kademedeki devlet memurunun yaşamaktan memnuniyet duyduğu, çalışanla çalışmayanın üretenle üretmeyenin adalet ve hakkaniyet duygusuyla hareket edenin de etmeyenin de özel sebepleri yoksa tayin istemediği bir şehirdi.


O, aynı Recep Yazıcıoğlu’ydu. Hiçbir partinin, ideolojinin adamı değildi, hiçbir mezhebin, cemaatin vb. oluşumun kol kanat germesiyle bulunduğu yere gelmemişti. Din, mezhep, cinsiyet ayırımı, hemşehricilik yapmaksızın hareket eden bir hizmet adamıydı. Varlıklı insanların yine kapısına dayanıyor, kum, çimento, tuğla ya da hastaneye yatak talep ediyordu. Cömert olandan alıyor, eli sıkı olanı zorluyordu. Aydın Valiliği görevi iki sene sürdü, menfaat grupları baskılarını artırdı ve sonunda amacına ulaştı. Burası, kendisi aslen Karadenizli olmasına rağmen baba ocağıydı, çocukluk ve gençlik yıllarının önemli bölümünü geçirdiği şehirdi, kaybeden Aydın oldu. Başkent onu Erzincan Valililiği’ne kaydırdı (19 Ağustos 1991).

Erzincan Depremi döneminde Yazıcıoğlu’nun bu bölgede bulunması büyük bir şanstı. Deprem günlerinden protestolar, gösteriler içinden sıyrılarak iyi bir kriz yönetimiyle çıkmayı başardı Şehrin yeniden inşası safhasında da Türk insanı onu yeniden tanıdı. Baraj gölünde su kayağı yapan, kanoyla kanyonlarda suya kendini bırakan, Batı’da yaşayanlar için burada da yaşanabilir bir hayat olduğunu gösteren, bu bölgede yaşayan insanlar için ellerinde önemli imkânlar olduğunu hatırlatan liderlik vasfı olan bir yöneticiydi. Medya artık kendisine köstek olmaktan çok destek oluyordu.

Televizyonların ekranında bütün ülkeye mâl olmuş, gazete fotoğraflarında izlenen bir bürokrat olmuştu. Görev yaptığı bu şehirde ikinci dramatik olay Erzincan’ın Başbağlar köyünde yaşanmış (Temmuz 1993), 33 savunmasız köylü, terör örgütü tarafından öldürülmüştü. O gün yakılmış bir köyde, kurşunlanmış bedenlerin Köydeki defin işlemine bizzat nezaret etti. Kuvvetle muhtemel bu, hayatında yaşadığı büyük acılardandı. Dökülen kanların bizzat takipçisi oldu. Daha önce Mülkiye’de bizlere yaptığı konuşmada daha sonra kaleme aldığı yazılarda, yaptığı konuşmalarda tecrübe ve gözlemlerine dayanarak terörün bölgesel az gelişmişlikten beslenen boyutuna işaret etti ve bunu ortadan kaldıracak yönetim modellerinden söz etti.

Erzincan’da yaklaşık 8 yıl görev yaptıktan sonra 1999’da koalisyon hükümeti döneminde kızağa alındı. Artık merkez valisiydi. Sanırım bu dönemde okumaya daha çok zaman ayırdı, ama susmadı da… Bir araştırma yapılsa Türkiye’de özel televizyonculuk başladıktan sonra haber programlara, açık oturumlara en çok misafir edilen vali ünvanını da rahatlıkla alırdı. Merkez valiliği aynı zamanda görev beklenen, görev almak için ihtiyatlı hareket edilen bir statü olmasına rağmen kendisi davet edilen her yere koşturuyor, her kürsüde konuşuyordu. Kitap fuarlarına kitaplarını imzalamak üzere katılıyordu.

Eylül 1999’da başlayan kızak dönemi 30 Ocak 2003’te Denizli Valiliği görevine atanmasıyla sona erdi. Tekrar Batı Anadolu’daydı. Bu görev yeri onun için değişik bir tecrübe olacaktı. Görev yapacağı şehirde müteşebbisler güçlü, özel sektör ataktı. Ataletten ziyade çalışma ihtirası olan, devlet desteğiyle değil kendi teşebbüs gücüyle başarmaya azimli bir insan sermayesi vardı. Denizli ülke içinde vali kadar parlayan neredeyse markalaşmış bir şehirdi. Bu kabına sığmayan valiyle aksiyoner insanların buluşması nasıl sonuçlar üretecekti? Muhtemelen Yazıcıoğlu, bu sefer devletin Denizliler’e yetişmesi için çaba sarf edecekti. Bunun bir örneğini ilk aylarda Pamukkale Üniversitesi İktisadî ve İdarî Bilimler Fakültesi’nde il bürokrasisine yönetim organizasyon seminerleri aldırıp saatlerce onlarla beraber dinleyip not almasıyla göstermişti (PAÜ İİBF İşletme Bölümü öğretim üyelerinden Prof. Dr. Sabahat Bayrak Kök’ün anlatımından).


Vali Bey kendisinin de zaman zaman andığı 19. asrın iz bırakan ve ismi hâlâ bilinen valileri Mithat Paşa’yı, Halil Rıfat Paşa’yı aşan önemli bir bürokrattı. Mithat Paşa ve Halil Rıfat Paşa idarede modernleşme döneminde yeni mevzuatın getirdiği yetkiler ve imkânlarla icraatları hatırlanacak işler çıkardılar ve isimleri bugünlere intikal etti. Yazıcıoğlu’nun konuşmalarında söz ettiği İdarî reformun bir ayağı il özel idaresini kapsıyordu. Geçtiğimiz senelerde kısmen yasal düzenlemeler yapılarak bu alanda önemli adımlar atıldı. Bunun yanında Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü tasfiye edildi, personeli, ekipmanı özel idarelere devredildi. Hayatta olsaydı bu dönemde elindeki kaynaklar açısından bir ölçüde daha rahat olacaktı.

Denizli şehri yol güzergâhları açısından bir kavşak noktasıydı, ekonomisi dinamik, turistik potansiyeli olan bir şehirdi. Sivas’ta başarılı bir valilik döneminden sonra şehrimizde de görev yapan değerli bürokratlarımızdan Dr. Hasan Canpolat bu şehirde devlet erkânının ziyaretlerinden, başkent kamu kuruluşlarının eğitim seminerlerine, bölge müdürlüklerinin toplantılarına valileri meşgul edecek protokolle ilgili görevlerinin yoğunluğuna işaret etmişti. Yazıcıoğlu da bu protokol çemberi içine girecek muhtemelen diğer valilerin yaptığı gibi hükümet üyelerinin sık ziyaretini avantaja çevirmeye çalışacak, buna mukabil Pamukkale semalarında planöre binecek, Honaz Millî Parkı’nda dağ yürüyüşü yapacak, ardından yamaç paraşütüyle Denizli’nin düzlüklerine kendini bırakacak, çalışkan memurları ödüllendirecek, idare-i maslahatçıları hizaya getirecek, neticede Denizli şehri valisine, valisi Denizli şehrine yetişmeye çalışacaktı.

Denizli Belediyesi vefatından sonraki aylarda kadirşinaslık yapıp İncilipınar Parkına ayrıca valinin de ismini verdi. Bununla beraber park bugün halk arasında İncilipınar ismiyle biliniyor. Hatta belediyenin 2008 senesine ait tanıtım dokümanlarında da bu isimle hatırlanıyor. Burada belediyenin yeni nesillerin rahmetliyi tanıması için parkın bu sefer daha merkezî bir noktasına kendisinin iyi bir heykeltıraşın elinden çıkmış bir heykelini ya da büstünü koymasının, yanına da anlaşılır, tanıtıcı, estetik bir takdim yazısı yerleştirmesinin bu kadirşinaslığı pekiştireceğini düşünüyorum.

Ruhu şad olsun.

Not: Yazıcıoğlu Cumhuriyet dönemi içişleri bürokrasisinde hakkında telif kitap yazılmış, hayat hikâyesi kaleme alınmış, görüşleri içişleri camiası dışında da bilinen yazılı kaynaklara intikal etmiş ender bürokratlardandır:

Cemal İncesoyluer, Bir Kent Bir Adam Bir Yorum, Ankara, 1988, 72 sayfa.

Recep Yazıcıoğlu, Taşra Yönetiminin Yeniden Düzenlemesi, 1989, 78 sayfa.

Recep Yazıcıoğlu, Demokratik Katılım ve Yeniden Yapılanma, Erzincan, 1995, 40 sayfa.

Recep Yazıcıoğlu, Sil Baştan, Yazıcı Yayınevi, İstanbul, 2003, 254 sayfa, 6. baskı

Sıra dışı Bir Vali Recep Yazıcıoğlu Söyleşiler Yorumlar, Birey Yayıncılık, İstanbul, 2001,2. baskı, 210 sayfa.

Elvan Feyzioğlu, Vali Uçan Kuşlar Gülümser, Yazıcı Yayınevi, İzmir, 2003, 2. baskı, 256 sayfa

Kaynak:
Doç. Dr. H. Aliyar DEMİRCİ | Pamukkale Üniversitesi Öğretim Üyesi, https://www.altayli.net/recep-yazicioglu.html
Share:

11 Eylül 2023 Pazartesi

İlber Ortaylı'nın Kaleminden Vali Recep Yazıcıoğlu


İlber Ortaylı'nın Kaleminden Vali Recep Yazıcıoğlu


Vali Recep Yazıcıoğlu, Türkiye’deki vali imajını değiştiren biriydi. Konuşması hızlı, hareketleriyle yaramaz, hiperaktif bir çocuk gibiydi. Hiç durmayan söylemiyle tam bölgesinin adamı olarak en aykırı gelen yeni yeni fikirleri ortaya atardı. “İdarenin başında bir yerlere geçse de ortalık âbâd olsa” derdim. Kısmet olmadı. Recep Yazıcıoğlu 1948 doğumluydu. Trabzon’un Köprübaşı ilçesinde (eskiden Sürmene’de idi) doğdu. Ankara Hukuk Fakültesi’nin bu öğrencisinin adı ilk defa Tokat Valiliği’yle duyuldu. Doğrusu çarpıcı bir gelişmeydi. Ordunun hak ettiği eli yüzü düzgün orduevlerinin, emniyet kuvvetlerine de inşası için polisevi projesine Tokat’ta başladı. Girdiği yere kazma ve proje de giriyordu, spor da etkin olarak bulunduğu yerlere getirdiği dallardı. Konuşması hızlı, hareketleriyle yaramaz, hiperaktif bir çocuk gibiydi. Erzincan Valiliği’nde bir sahne beni çok güldürmüştü. Ciple geldik, Munzur’un kenarında durduk. Herkes Vali Beyi bekliyor, cipten biz indik. Halbuki Vali Bey arkadan çıkıp hemen atladığı aşağıda sudan yukarıya bakıyor. Dağın eteğindeki köyleri tırmanıyor ve yanında şehir ileri gelenleri, zannetmeyin ki toprak sahipleri veya ticaret odası reisi olacak; çift çubuğuyla uğraşan “Hacı amca”, kitabevi sahibi Erol, sonra bir avukat hanım, daha bunun gibi birkaç kişi. 70’ini geçkin hacı amcayla yamaç paraşütü yapıyor. Vali Beyin tayini çıkıp Aydın’a gittikten sonra oğlu gitmiş gibi hastalandı. Boş durmazdı. İnanılmaz bir proje başlattı, “Kemaliye’den Sivas Divriği’ye tünel açacağım” dedi. Merkezi hükümetten ses yok. Özel idare bütçesiyle işe başladı. Kemaliye (Eğin) kazasında nüfus azalmış, gidenler destek oldu. Proje bitti. İlk mahalli gayret ve vilayet özel bütçesiyle dağ delindi. Yol kısaldı. Vali Recep yerinde duramayan sportmen yapılı bir gençti. Ankara’ya uğradığında fakültedeki dersime misafir konuşmacı olarak çağırırdım. Talebeler arasında seveni boldu; sınıf dolar taşardı. Hiç durmayan söylemiyle tam bölgesinin adamı olarak en aykırı gelen yeni yeni fikirleri ortaya atardı. Dinlemekten zevk alırdı. “İdarenin başında bir yerlere geçse de ortalık âbâd olsa” derdim. Kısmet olmadı. Denizli Valiliği sırasında aramızdan ayrıldı. Türkiye reformist bir idarecisini kaybetti. Biz de Vali Recep Yazıcıoğlu’nu, Türkiye’deki vali imajını değiştiren bir arkadaşı. 20 yıl evvel, 8 Eylül 2003'te resmi araçla ani bir kaza oldu ve vefat etti. Yatakta sükûnetle ölümü bekleyecek bir karakter de değildi. Doğduğu günden itibaren koşuşmuş, belli ki hep hızlı düşünüyordu, hızlı ve gürültülü konuşuyordu ve işlerin çabuk olmasına bakardı. Her gittiği yerde mahali halkın işini iyi yapanlarını bulurdu. Onun etrafındakiler ister fasulye eksin, ister avukat olsun, ister esnaftan olsun düzgün ve dinamik çalışan kimselerdi. Partileri mühim değildi. Bizim gibi gelen ziyaretçilerini saatlerce masada ağırlamak veya odada çay içmekle vakti kaybetmezdi. Günlük teftişlerini, köy gezilerini birlikte yapardık. Onun sayesinde Erzincan’ı, Munzur Irmağı’nın etrafını, Aydın’ın bir sürü bildiğim zannettiğim fakat bilmediğim yörelerini tanımışımdır. Topu topu ikişer günlük ziyaretlerdi. Üstelik Erzincan’a iki kere gittim, birinde vakit Otlukbeli Savaşı’nı tartışmak ve anmakla geçti. Orada da yine etrafa gezi yapıldı ve köylere uğrandı. Seyyar kongre geleneği de böyle başlamış oldu; her tebliğ bir yerde okundu. Ara sıra videolarına bakıyorum, hâlen tatbiki bekleyen yenilikçi görüşler. Bazı görüşlerimde bunları dinleyerek tadilat yapılabilirim fakat denemelerde onun kadar cesur ve gözü kara olmadığım için sadece farklı yolları önermekle yetindim. Mahalli idare mefhumunu köye kadar yetkiyle sokmak fikrindeydi. Biz daha muhafazakâr kalıyorduk, mahalli idari birimlere güvenemiyorduk ama güvensizlikle de bir yere gidilemez. İnsanları daha fazla idareye sokmak lazım. Katmadığınız takdirde kurtarıcı beklerler ve yanlış kurtarıcılar gelir. Haklıydı.

Kaynak:
https://twitter.com/ILBERORTAYLIGSU/status/1700170269480894961
Share:

8 Eylül 2023 Cuma

Prof. Dr. Köksal Pabuçcu: "Bu kadar sevgi seline mazhar olmuş kaç vali gördünüz?"

Prof. Dr. Köksal Pabuçcu: "Bu kadar sevgi seline mazhar olmuş kaç vali gördünüz?"

Recep Yazıcıoğlu’nun vefatının üzerinden tam yirmi yıl geçti... Hasret dolu, hüzün dolu yıllar...8 Eylül 2003’de aramızdan ayrılmıştı... Milyonların duasını arkasına alarak… Sağcısı, solcusu… Milliyetçisi, demokratı… Kısacası Türkiye’de her kesimden insanın sempatisini toplamıştı o... Allah rahmet eylesin... 

Gideli yirmi yıl olmasına rağmen O’nu unutabildik mi? Mümkün değil... Yeri geldiğinde sözlerin mihenk taşı, örneklerin hası o değil mi hala?... Dükkanların önüne atılan hasır sandalyelerin baş misafiri hala o değil mi? “On beş gün oldu bana uğramadı” diyerek kendisine küsen terzinin attığı ilmiklerde hala onun ismi işlenmiyor mu? Tarlasında çalışırken küreğini elinden aldığı köylünün şaşkınlığı geçti mi acaba? Meşin montunu kulaklarına kadar çekip caddelerde dolaştığını görenlerin hayreti; rüşvet alırken suçüstü yakaladıklarının korkusu geçebildi mi? 

Teröristler köyü bastığında, olay yerine giderken, ‘senin çoluk çocuğun küçük, ölürsen yetim kalırlar istersen sen gelme’ deyip bıraktığı makam şoförünün gözyaşları dindi mi acaba? Başbağlar katliamında, olayın hemen akabinde yanlarına giderek teselli ettiği yüreği yanık anneler, çocuklarıyla birlikte onun da yolunu gözlemiyorlar mı? 

Ziyaretine gittiği ilkokulda her şeyi bir yana bırakıp boyunlarına sarıldığı çocukların ona olan hayranlığı geçti mi? Ya Deprem çadırında sütünü eliyle içirdiği çocuklar... hala adını anmıyorlar mı? Çocuğuna Yazıcıoğlu’nun resmini gösterip, ‘al, bunu masanın üzerine koy ve her zaman hatırla! Kalkandere’ye kaymakam gelmişti bir zamanlar, şimdi vali oldu, eğer onun gibi bir vali olacaksan seni okutacağım’ diyen babanın ve okuyup kaymakam olan çocuğun ufkunda hala onun ismi yok mu? Ne mutlu ona ve ailesine… Bugüne kadar Türkiye’den yüzlerce vali geldi, geçti. Bu kadar sevgi seline mazhar olmuş kaç vali gördünüz? O, farklı bir valiydi... Her türlü probleme çözüm üretmek için vardı... İnsanların önüne engel koyan tipik bürokratlardan değildi... İnsanların önünü açmak, onları keşfetmek ve mutlu etmek için yaşayan biriydi... Devletin soğuk yüzünü değil, insanlığın sıcaklığını temsil ediyordu... Yeri geldiğinde, halkla birlikte top oynayabiliyor, halkla oturup kaynaşmayı devlet ciddiyetine aykırı görmüyordu... Hepsinden önemlisi, kendinden emindi... Ama asla halka tepeden bakmadı... Böyle olduğu için de “devletli” olmayı somurtmak olarak anlayanlardan değildi... Gül yüzlü, güler yüzlü ve şen-şakrak bir valiydi... Kısacası O, halkın valisi idi... Ve tüm Türkiye’ye önemli bir mesaj verdi: “Ne ekerseniz onu biçersiniz...”

Kaynak:
https://www.tokathaber.com.tr/vali-yazioglu-anisina-pabuccu-kaleme-aldi
Share:

En Popüler Yayınlar

ETİKETLER

17. Yıl (1) 1921 (1) 1939 Erzincan Depremi (1) 1990-2000 (1) 1999 seçimleri (1) 28 Şubat (2) 3Y Kuralı (1) 68 Kuşağı (1) 7. Beş Yıllık Kalkınma Planı (1) 77. Yıl (1) Açık Kapı Politikası (2) Adana (1) Adana Bahçe (1) Adem-i merkeziyet (1) Ademi Merkeziyet (1) Adnan Kahveci (9) Afrika (1) Afyonkarahisar Valisi İrfan Balkanlıoğlu (1) Ağrı (2) Akçakoca (2) Akçakoca Kaymakamlığı (1) Alaca (1) Alaca Kaymakamı (1) Ali Aygören (1) Ali Coşkun (2) Ali Çoşkun (1) Ali Demirsoy (1) Alkol (1) Altın Yıllarında Tokat (1) Anayasa (2) Anı (1) Anılar (11) Ankara (2) Ankara Valisi Nevzat Tandoğan (1) Anma (1) Apartman Yöneticiliği (1) Ardanuç (1) Arkadaşları (1) Aşırı Merkezileşme (1) Atamalar (1) Atilla Şahin (1) Avrupa Birliği (2) Ay TV (2) Aydın (25) Aydın Havaalanı (1) Aydın Marangozlar Odası (1) Aydınlarımız (1) Ayhan Aykanat (1) Ayşe Kulin (14) Ayşegül Ünsal (1) Ayvacık (1) Bahçe (1) Bahçelievler Belediyesi (1) Bakanlık Sayısı (1) Bankamatik Valisi (1) Basın Toplantısı (1) Başbağlar (6) Başbakanlık (1) Başbaşa (1) Başhekim (1) Başhekimin Odası (1) Başörtüsü (2) Başpınar Köprüsü (4) Bekir Aksoy (1) Belediye Başkanı Talip Kaban (1) Besim Tibuk (1) Beşköy Beldesi (1) Betül Kocabay (1) Biga Kaymakamı Fatih Genel (1) bildiri (1) Bir Kent- Bir Adam- Bir Yorum (1) Bitmeyen Senfoni (1) Bolu (1) Bordro (1) Botanik (1) Bozdağ Kayak Merkezi (1) Bu Sistem Değişmeli (3) Butto (1) Bülent Ecevit (2) Bürokrasi (12) Bürokrasi Hastalığı (1) Bürokrat (1) Bürokratik Cumhuriyet (1) Büyük Tokat Oteli (1) Can Air (1) Cemal İncesoylar (1) Çadır (1) Çalıştay (1) Çanakkale (1) Çoğulcu Yapı (1) Çorum (2) Daimi Koçak (1) Daire Müdürleri (1) Dava (1) Demokrasi (10) Demokratik Cumhuriyet (1) Denetim (1) Deniz Baykal (1) Denizli (26) Denizli Belediye Başkanı (1) Denizli Depremi (1) Depolitizasyon (1) Deprem (3) Deprem Mühendisliği (1) Deprem Projesi (1) Destek (1) Devlet (1) Devlet Planlama Teşkilatı (1) Devlet-Millet İşbirliği Projesi (1) Devletin Bekası (1) Doğa Sporları (13) Doğa Sporları Festivali (1) Doğa Sporları ve Çevre Birliği (1) Doğa Tutkunu (1) Doğu Anadolu Araştırmaları (1) Doktora Tezi (2) Dost-Düşman (1) Dördüncü Murat (1) Düşünce Özgürlüğü (1) Düşünen Vali (1) Eğin (2) Eğitim (2) Ekonomik Kriz (1) Ekşisu (1) Eleştiri (2) Elvan Feyzioğlu (1) Erdal Beşikçioğlu (6) Ergan Dağı Kayak Merkezi (3) Ergan Dağı Projesi (1) Erozyonu Önleme (1) Erzincan (41) Erzincan Depremi (17) Erzincan Havacılık Taşımacılık ve Turizm A.Ş (Erhat) (2) Erzincan İl Özel İdare (1) Erzincan Kanunu (1) Erzincan Turizm (1) Erzincan Valisi Ali Arslantaş (1) Eserleri (1) Evlilik (1) Eyalet (1) Eyalet Sistemi (1) Eyüp Eroğlu (1) Faili Meçhul (1) Fatih Kılıç (1) Fatih Kısaparmak (1) Fatma Yazıcıoğlu (1) Fehmi Koru (1) Ferudun Çelikmen (1) Fıkra (1) Fikret Bila (2) Film (2) Fransa (2) Girişim ve Dayanışma Derneği (1) Girişimci Bürokrasi (1) Girişimci Bürokrat (1) Girişimcilik (1) Girokrasi (1) Girokrat (1) H. Aliyar DEMİRCİ (1) Haber (2) Hakem Devlet (1) Halası Meryem Yazıcıoğlu (1) Haliç Toplantıları (1) Halil İbrahim Özdemir (2) Halil Rıfat Paşa (1) Halim Gençoğlu (1) Halkın Yönetime Katılımı (1) Hammurabi (1) Hamur (2) Hamur Kaymakamlığı (1) Hantal devlet (1) Hasan Basri Aktan (1) Hatay (1) Havayolu Şirketi (1) Hayat Felsefesi (1) Hediye Kitap (1) Hızır Paşa (1) Hidroterapi (1) Hikmet Köksal (3) Hizmet Makamı (1) Hürsöz Gazetesi (2) Hüseyin Sipahi (1) IMF (1) IV. Murat (1) İbn Kemal Sempozyumu (1) İbrikçibaşı Hikâyesi (2) İçişleri Bakanı (1) İçişleri Bakanlığı Genelgesi (1) İdari Reform (1) İdris Küçükömer (1) İl İdare Kanunu (1) İl Sayısı (1) İlber Ortaylı (5) İlçe Meclisleri (1) İletişim (1) İliç (1) İmla (1) İnsan (1) İsmet Ülker (1) İstanbul (2) İstisna Vali (1) İsviçreli Bolongarden firması (1) İş Ahlakı (1) İşkence (1) Jeotermal (3) Jürgen Habermas (1) Kalkandere (2) Kalkandere Kaymakamlığı (1) Kalkınma (2) Kamu Yöneticisi Davranışı (1) Kamu Yönetimi Reformu (2) Kamuda Tükenmişlik (1) Kamuda Yeniden Yapılanma (1) Kanal 7 (1) Karakol (1) Karanlık Kanyon (3) Karasu (1) Karikatür (1) Kasım Özsoy (1) Kayıtdışı Ekonomi (1) Kaymakam Dizisi (1) Kazım Erdem Özsoy (4) Keban Barajı (2) Kemah (1) Kemaliye (9) Kenan Evren (3) Keşiş Dağı (1) Kırıkhan (1) Kızılay (1) Kişilik (1) Kişisel Gelişim Lideri (1) Kitap (6) Kitaplar (1) Konferans (1) Konuşan Vali (1) Konuşma (3) Koruma (1) Koşullanmama Hakkı (1) Köksal Pabuçcu (3) Köprü (15) Köprü Dizisi (16) Köprü Filmi (2) Köşe Yazısı (49) Kurtarıcı Beklemek (1) Kuvvetler Ayrılığı (1) Kütüphane Seferberliği (1) Laiklik (3) Liyakat (1) Mahalli idare reformu (1) Mahalli İdareler (1) Mahkeme (1) Mahmut Balcı (2) Makale (5) Makam Arabası (1) Mamudizim (1) Marmara Depremi (2) Mehmet Akif Bal (1) Mehmet Emin Ulu (1) Mehmet Kemal Yazıcıoğlu (11) Mektup (1) Melih Aşık (1) Memur (1) Merkez Valiliği (12) Merkezi İdare (7) Meryem Yazıcıoğlu (6) Mesai Arkadaşları (1) Mesut Yılmaz (2) Mezar Taşı (1) Milas (1) Milliyet (1) Minibüs (1) Motosiklet (1) Muğla (1) Muhalif Bir Yazar (1) Muhammet Negiz (6) Muhtar (1) Munzur Dağı (1) Munzur Dağları (1) Mustafa Yazıcıoğlu (7) Mülkiyeliler Birliği (1) Mümtaz Soysal (1) Müzakereci Demokrasi (1) Müzakereci demokrasi teorisi (1) Müzakereci paradigma (1) Nafiz Özmen (1) Nahit Menteşe (1) Ne Yan Yana Ne Karşı Karşıya (2) OHAL Valisi (1) Okul Yapımı (1) Organik Tarım (1) Orhan Öztürk (1) Osmanlı (1) Osmanlı Sistemi (1) Ozan Balcı (1) Ömer Faruk Ünal (1) Ömer Lütfi Mete (1) Ömer Yaşın (1) Örnek Vali (1) Özel İdare (1) Özel İdare Kanunu (1) Özgürlük (2) Özsöz Gazetesi (1) Pamukkale (1) Panel (1) Paraşüt (2) Paşabatıran (1) Paşayaylası Oteli (1) PDF (1) Phoma Recepii (1) Polis (6) Polis Devleti (2) Polislerin Yürüyüşü (1) Popülizm (1) Prens Sabahattin (1) Prof. Dr. Ahmet Mete Işıkara (1) Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil (1) Prof. Mustafa Said Yazıcıoğlu (11) Profesör Dr. Osman Altuğ (2) Protokol (1) Psaphellus Recepii (1) Radikal demokrasi kuramı (1) Radyo Programı (2) Rafting (7) Recep Tayyip Erdoğan (1) Recep Yazıcıoğlu (1) Recep Yazıcıoğlu Belgeseli (2) Recep Yazıcıoğlu Düşünce (1) Recep Yazıcıoğlu Düşünce Grubu (1) Recep Yazıcıoğlu Köprüsü (2) Recep Yazıcıoğlu Kültür ve Dayanışma Derneği (1) Recep Yazıcıoğlu Müzesi (1) Recep Yazıcıoğlu Örneği (1) Rize (1) Robinson Crusoe (1) Röportaj (5) Rusya (1) Rüveyda Yazıcıoğlu Durmaz (1) Sadettin Tantan (3) Sağlık Turizmi (1) Sait Yazıcıoğlu (2) Sansa Boğazı (1) Saydamlık Eksikliği (1) Sedef Kabaş (2) Sedef Kabaş ile Potreler (1) Selma Yazıcıoğlu Özcan (1) Seminer (1) Sempozyum (2) Sendikalar (1) Sıradışı Bir Vali Recep Yazıcıoğlu (1) Sigara (1) Sistem (2) Sivil Anayasa (1) Sivil Toplum (4) Siyaset (2) Sosyal Adalet (1) Söke (1) Söyleşi (13) Sözlü Tarih (1) Sözün Özü (1) Stajyer Kaymakam (1) Su Kayağı (1) Su Sporları (1) Susurluk (1) Sükuti Tükel (1) Süleyman Demirel (4) Süper Vali (2) Sürmene (2) Şarkı (1) Şemsi Denizer (1) Şevket Gültekin (1) Şiir (2) Taha Akyol (1) Tamer Aksoy (1) Tanıklar (1) Tansu Çiller (1) Taş Yolu (3) Taşra Örgütleri (1) Taşyolu (1) TBMM (1) Tebdil-i Kıyafet (1) Tebliğ (1) Teknik Devlet (1) Tembellik ve Beleşçilik Kültürü (1) Terör (2) Tez (2) Tınaz Titiz (2) Tiyatro (1) Tokat (45) Tokat Hava Yolları (1) Tokat Modeli (1) Tokat Özel İdare Uygulaması (1) Tokat Turban Turizm AŞ (1) Toplum (1) Toplumsal Barış (1) Toplumsal İnisiyatif (1) Toplumsal Uzlaşma (1) Trabzon (6) Trafik Cezası (1) TRT (1) Turan Yalçın (6) Turgut Özal (12) Turizm (1) Turizm Bakanı Ahmet Tan (1) Turizm Potansiyeli (2) Turizme Maya (1) Türban Krizi (1) Türk Hava Kurumu (1) Türk İdareciler Günü (1) Türk Modernleşmesi (1) Türkiye markası (1) Türkiye Turizm Ansiklopedisi (1) TÜSİAD (1) TV Programı (2) Twitter (1) Uçak (1) Uğur Mumcu (1) Üniversiteler (1) Üniversitesi Hukuk Fakültesi (1) Vali (2) Vali Abdulkadir Demir (1) Vali Filmi (1) Vali Recep Yazıcıoğlu Kongresi (1) Valilik (1) Van Depremi (1) Vasiyeti (4) Vefat (18) Vefat Yıldönümü Mesajı (1) Vergi (2) Yamaç Paraşütü (4) Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı (1) Yasa Tasarısı (1) Yasakçı Vali (1) Yavuz Donat (1) Yayla Turizmi (1) Yazmacılar Hanı (1) Yeni Erzincan Nasıl Kuruldu ve Niçin Bitirilemedi (1) Yeni Şafak (1) Yerel İdareler (4) Yerel Yönetimler (10) Yerel Yönetimler Reformu (1) Yerel Yönetimler Yasa Taslağı (1) Yerel yönetimlerin güçlendirilmesi (1) Yerelleşme (2) Yetki (1) Yıldırım Akbulut (1) Yılmazlar Köyü (1) Yolsuzluk (2) Yöneticilikte Örnek (1) Yönetim (1) Yönetim tarzı (1) Yönetime Politik Etkiler (1) Yüksek Lisans Tezi (1) Zeki Demirbaş (1) Zenci (1) Ziya- ül Hak (1) Ziyaretçi (1)

Translate


Yürü! Hür mâviliğin bittiği son hadde kadar!... İnsan, âlemde hayâl ettiği müddetçe yaşar. Yahya Kemal Beyatlı

ÖĞRENMEYİ SEVMEK

"Bilgiye sahip olarak doğmuş birisi değilim. Yalnızca öğrenmeyi ve öğretmeyi seviyorum."
Konfüçyüs

"Bilgi, ahlaki hareketten kalan şeydir."
Nurettin Topçu

Bu Blogda Ara

Link list 3