Dr. Selma Yazıcıoğlu Özcan:
"Ağabeyim yaşasaydı birlikte siyaset yapacaktık"
31 Mart 2015, Salı 18:41
“Süper Vali’ lakabıyla tanınan, görev yaptığı illerde halkla samimi iletişim kurarak çözüm odaklı yaklaşımları ve mevcut sisteme muhalif yönleriyle adından sıkça söz ettiren Merhum Vali Recep Yazıcıoğlu ile eski devlet bakanlarından Mustafa Sait Yazıcıoğlu’nun kız kardeşi ve Sökelilerin ‘Doktor Teyze’ olarak tanıdığı Dr. Selma Yazıcıoğlu Özcan’a, Erzurum Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde öğrenim gördüğü yıllarda Recep ağabeyinin “Çok çalış, halka faydalı hizmetler üret ve okulunu başarıyla bitir. İleride seninle birlikte siyaset yapacağız” sözlerinin üzerinden uzun yıllar geçti.
Ağabeyi Recep Yazıcıoğlu’nu 2 Eylül 2003'te Eskişehir-Ankara Yolu üzerindeki Temelli Belediyesi yakınlarında geçirdiği trafik kazasının ardından 6 gün sonra kaybeden Dr. Selma Yazıcıoğlu Özcan, her ne kadar siyaseti ağabeyi Recep Yazıcıoğlu ile birlikte yapamamaktan ötürü biraz buruk da olsa ‘Yeni Türkiye Yolunda AK Parti’ ile 25. Dönem AK Parti Milletvekili Aday Adayı olarak siyaset yapma kararı almasının gerekçesini, aile genlerinde saklı olan halka hizmet aşkına bağladı.
Dr. Selma Yazıcıoğlu Özcan ile çocukluğundan, ağabeyi Recep Yazıcıoğlu ile hayattayken sürdürdüğü aile ilişkilerine, mesleki kariyerinden Aydın ve Söke’nin kanayan yaralarına yönelik çözümcül yaklaşımlarını ve projeleriyle özel hayatını kapsayan samimi bir söyleşi gerçekleştirdik. Özcan, Söke Devlet Hastanesi Baş Hekimi olarak sürdürdüğü görevinden istifa ettikten sonra bugünlerde çiçeği burnunda bir siyasetçi olarak tanımsız bir heyecan içinde olduğunu bahsetti bize.
Sizi kısaca tanıyabilir miyiz?
Trabzon Sürmene'li rahmetli müftü Mustafa Yazıcıoğlu'nun Milas'da görevli bulunduğu 1958 yılında, ailenin dördüncü evladı olarak dünyaya geldim. İlk ve orta eğitimimi, babamın 1964 yılında atandığı Söke'de bitirdim. Erzurum Atatürk Üniversitesi Tıp fakültesinde tıp tahsilimi tamamladıktan sonra aynı üniversitede çocuk hastalıkları ihtisası yaptım ve 1986 yılında baba ocağı Söke'ye döndüm. AK Parti Söke kurucu ilçe başkanı ve son dönem il genel meclisi üyesi Kenan Özcan ile 1981 yılında evlendim. Eğitimlerini yurtdışında tamamlamış bilgisayar mühendisi bir oğlum, iki torunum ve siyaset bilimci bir kız evladım var. Uzun yıllar Söke’de çocuk hastalıkları uzmanı ve başhekim yardımcısı olarak çalıştım. Yakın ilçeler olması nedeniyle Didim’den, Kuşadası’ndan ve Germencik’ten gelen binlerce çocuğun doktor teyzesi oldum. İki yıl Kuşadası Devlet Hastanesinde başhekimlik yaptım. İyi izlenimler bıraktığımı düşünüyorum. Son iki yıldır da Söke Devlet Hastanesinin başhekimliğini yapıyorum. Ailem Söke’nin tanınmış ve saygı duyulan bir ailesi. Rahmetli babam Mustafa Yazıcıoğlu uzun yıllar ilçe müftülüğü yaptı. Rahmetli büyük ağabeyim Vali Recep Yazıcıoğlu hala herkesin çok sevdiği unutulmaz bir efsane. Geçmiş dönem Devlet Bakanımız Sait Yazıcıoğlu da takdirle anılan küçük ağabeyim olur. Edebiyat öğretmeni ablam Leyla İleri ve eşi matematik öğretmeni Umur İleri’yi tanımayan var mı?
Babanızın memuriyet görevi nedeniyle doğum yeriniz olan Milas’tan Söke’ye göç ettiniz. O yıllardaki Söke ile günümüzdeki Söke’yi nasıl kıyaslıyorsunuz?
Selma Yazıcıoğlu Özcan; Biz aslen Trabzon Sürmeneliyiz. Babam Mustafa Yazıcıoğlu Söke İlçe Müftüsü olarak 1964 yılında Milas’tan Söke’ye atandı. Söke o yıllarda çok daha canlı ve komşuluk ilişkileri bakımından çok daha samimiydi. Şu anda inanın mahallemizi hatırlayınca tüylerim ürperiyor. O yıllarda trafik ve asayiş sorunu yoktu. Hafta sonları Söke’nin çıkışında bulunan Şarlak Mesire Alanı’na gidilir, uçurtmalar uçurulur, piknik yapılırdı. Kapılarda kilit yoktu. Geldiğimiz süreç itibariyle Söke büyüdü ancak çarpık yapılaşmayla büyüdü. Söke esasen küçük bir yer yürüyerek her yere gidilebilir ancak sokaklarımızda şu an yürümek bile mümkün değil. Şu aşamada sil baştan kentsel dönüşümle 115 bin nüfuslu Söke’nin önünü açmak için yeni bir Söke oluşturulmalıdır.
Yıllarca Söke’de çocuk doktoru olarak görev yaptınız. Çocuk doktorluğu çocukluk hayaliniz miydi?
Selma Yazıcıoğlu Özcan; Bizim dönemimizde hemen hemen her çocuk doktor, öğretmen ya da mühendis olma hayalleri kurardı. Aslında çocukken hiç de hasta olduğumu hatırlamam. Göz rahatsızlığımdan dolayı birkaç kez Aydın’a hastaneye gittik. O zamanlar doktora gitmek de bir başkaydı. Bayram çocuğu gibi tertemiz yeni elbiseler giydirilirdi bize hastaneye gitmeden önce. Ben hep çocuk doktoru olmak istedim, bu elbette çocuk sevgisinden de kaynaklanıyor. Çocuk ailelerimiz için bambaşka bir sahiplenicilikle benimseniyor. Anne sağduyusu ve şefkatini gözeterek ben bu mesleği daima severek yaptım. Belki çok para kazanamadım ama Söke’de ve görev yaptığım birçok yerde sayısız kez hayır dua aldım.
Eşiniz Kenan Özcan Söke’de siyasi kimliğiyle tanınan bir isim. Kendisiyle nasıl tanıştınız, görücü usulü mü?
Selma Yazıcıoğlu Özcan; Kendisiyle Söke Lisesi’nde öğrenim gördüğü yıllarda tanıştık. O zamanlar 1980 öncesi her ne kadar siyasi eğilimler söz konusu da olsa hoş bir ortam vardı. Kenan, parasız yatılı olarak okuyordu. Kenan ile birlikte parasız yatılı okuyan öğrenciler şimdiki gibi elenmiş ya da torpilli değil kalbur üstü çocuklardı. Kenan çok iyi kompozisyon yazıyordu. Fakat ben de fen bölümü öğrencisi olmama rağmen çok iyi kompozisyon yazardım. Hep ‘10’ alırdım. Aynı sınıfta okumadık ama aramızdaki bu tatlı rekabet bizi bir araya getirdi. Kendisiyle 1981 yılında öğrenim hayatlarımız sona erdikten sonra evlendik.
Bu evlilikten 2 çocuğunuz var. Bize çocuklarınızdan ve mesleki kariyerlerinden bahseder misiniz?
Selma Yazıcıoğlu Özcan; Bilgisayar Mühendisi olan Kerem, ABD’de Siemens firmasında çalışıyor. Kerem evli ve bize 2 torun bağışladı. Kızım Ayşenur 29 yaşında ve halen bekar. Kendisi 1.5 yıl Güney Asya, Bangladeş ve Jacarta’da kimsesiz ve AIDS taşıyıcı çocuklar için gönüllü faaliyetler yürüttü. Daima insanlara faydalı olmak için gecesini gündüzüne katıyor. Bu kafayla giderse evliliğe vakit bulacağını da sanmıyorum.
“AĞABEYİM HER ZAMAN DOĞRULARI SÖYLERDİ AMA…”
Türkiye’nin sevip saydığı hatta hayatından birtakım kesitlerin TV dizisine çevrildiği ağabeyiniz Recep Yazıcıoğlu’yu bir de sizin ağzınızdan dinleyebilir miyiz, Çocukluk ilişkilerinden hayata gözlerini yummadan önceki tüm sürece dönük ilişkileriniz nasıldı?
Selma Yazıcıoğlu Özcan; Ağabeyim vefat ettiğinde 55 yaşındaydı. O’nu kelimelere sığdırmak zor. Kendisiyle aramız 10 yaştı. Recep ağabeyim, Sait ağabeyim ve Leyla ablama nazaran çok düzenli, tertipli biriydi. Kendisinde büyük bir güven vardı. Her yönüyle bizi koruyup kollardı. Mesela oynadığımız oyunlara bazen müdahale de bulunurdu. Top oynuyorsak topu en uzağa kim atabilir diye bizi teşvik ederdi. Mükemmeliyetçiydi, yapılan iş neyse en iyisini yapmak gerektiğini söylerdi. İlk kaymakamlık döneminde bize habire nutuk atardı, uyarırdı. Benle yapı olarak benzediğinden üzerime de düşerdi, üniversite yıllarında da sık sık tembihlerde bulunurdu. Hiç unutmam şu sözünü; “Okulun bitecek, seninle siyaset yapacağız” Ancak kendisi de siyaseti nasıl yapacağını bilmiyordu netice olarak siyasetin kurbanı oldu. O her zaman doğruları söylerdi ama insana her zaman doğruları söyletmiyorlar.
“AĞABEYİM DE ADNAN KAHVECİ GİBİ BU MEMLEKETE FAZLAYDI”
Ağabeyiniz Recep Yazıcıoğlu’nun talihsiz kaza sonucu vefatı nedeniyle türlü komplo endişeleri var. Siz bu konuda net olarak ne düşünüyorsunuz?
Selma Yazıcıoğlu Özcan; Çok şey söylenildi. Biz kazayı duyunca arabayla yola çıktık gidene kadar telefonumuz hiç susmadı. Yolda kazanın olduğu yerden geçerken hiç kaza olacak bir yer gibi gelmedi bana. 3 şeritli bir yol, bilemiyorum. Aracı kullanan şoförü sorgulamışlar ancak bir şey çıkmadı. Netice olarak daha birçok şey yapacak bir yaşta kendisini kaybettik. Net bir şey ortaya çıkmadı. Adnan Kahveci’nin de başına gelenler ortada. Hiç unutmam Adnan Kahveci 1993’te trafik kazasında hayatını kaybettiğinde Recep ağabeyim Söke’de bizimleydi. Recep ağabeyim Kahveci’nin vefatı için ‘O bu memlekete çok fazlaydı’ demişti. Ağabeyim de fazlaydı. Türkiye’ye 13 yıldır sayısız hizmetler kazandıran AK Parti’nin kuruluş döneminde teklifte bulunulduğunu biliyorum.
“BABAMIN ÇOCUKLUK YILLARINDAKİ ÖNGÖRÜLERİ BİR BİR TUTTU”
Bize babanız Mustafa Yazıcıoğlu’ndan da kısaca bahseder misiniz?
Selma Yazıcıoğlu Özcan; Klasik bir müftü duruşundan ziyade farklı bir insandı babam. Söke’yi sevdi, Söke de O’nu sevdi. Kendisi acayip bir öngörü sahibiydi, ağabeylerimin çocukluk yıllarındaki öngörüleri bir bir tuttu. Babamın bahsi açıldığında sık sık anlatılır. Henüz daha çocuk yaşlarında Sait ağabeyimi işaret ederek ‘Bunu Diyanet İşleri Başkanı yapacağım’ yine Recep ağabeyimi işaret edip, ‘Bunu da Vali yapacağım’ sözleri için diyecek söz bulamıyorum. Kaldı ki bu sözlerinden ötürü hayalperest olarak da nitelenmiştir. Mesela küçük ağabeyim Sait tıp tahsili istemişti ama babam ilahiyat eğitimi konusunda diretmişti. Nur içinde yatsın üzerimizde çok emeği var.
“AYDIN KABUĞUNU KIRMALIDIR”
Peki yıllarca çocuk doktoru ve en son çocukluk yıllarınızın geçtiği Söke’de Devlet Hastanesi Baş Hekimi olarak görev yapıyor olmanıza rağmen neden görevinizden istifa ederek siyasete girme gereksinimi duydunuz?
Selma Yazıcıoğlu Özcan; Çocukluk yıllarımda Merhum Başbakan Adnan Menderes’in idamına ilişkin o süreçte yayınlanan Hayat Dergisi’ndeki fotoğraflar sayesinde, dün gibi hatırlıyorum. Menderes’in idamına babam çok tepkiliydi. Babam, Menderes’in asılmasından ötürü mevcut yönetime muhalif tavrından ötürü sürgünlere gönderildi, görevden alındı. Siyaseten ailemizin sağ görüşü de babamın duruşu nedeniyle ortada. Netice itibariyle AK Parti’nin de duruşu bellidir. Fakat özünde babam demokrat bir adamdı. 1980’li yıllarda SHP’den bile millete hizmet edeceğine inandığı doktor bir adayı, ‘Bu adam memlekete hizmet eder’ diyerek desteklediğini iyi hatırlıyorum. Ben Aydın’a sağ-sol ayrımı gözetmeksizin hizmet etmek istiyorum. Nasıl ki ağabeyim yıllar önce Valilik yaparak Aydın’a hizmet etmiş ve kalıcı izler bırakmışsa kız kardeşi olarak ben de hizmete talibim. Aydın artık kabuğunu kırmalı, ortak akıl ile yönetilmeli. AK Parti kimilerince eleştirilse de Türkiye’ye büyük bir değişim yaşattı. Bu değişim artık tüm yönleriyle Aydın’da da hissedilmelidir. Eğitim, sağlık ve birçok alanda büyük değişiklik yaşandı. Yıllarca koalisyon hükümetlerinin bir sonraki yönetime bıraktığı enkazlar ortadadır. AK Parti bu millete hizmet odaklı siyasetin üretildiği bir yapıdadır.
“ÖZLEM ÇERÇİOĞLU POPÜLİST BİR SİYASETÇİDİR”
Türkiye’de son dönemde kadın siyasetçiler kısmen ön planda tutulmaya başlandı. Özellikle AK Parti milletvekili liste sıralamalarında kadın adaylara da öncelik tanıyarak farkındalık yaratmak istiyor. Bu bağlamda Aydın’da 30 Mart Yerel Seçimleri’nde büyük başarı sağlayan CHP’li Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu’nu hemcinsiniz olarak nasıl değerlendiriyorsunuz?
Özlem Çerçioğlu, popülist bir siyasetçidir. Yapılan hizmetlere karşı müthiş algı oluşturuyor. Sağlık Bakanlığı’nın evde sağlık hizmetlerine ben bizzat katılıyorum. Çerçioğlu’nun Aydın’da AYBA dahil yaptığı hizmetlerin kısmen AK Belediyeciliğin adeta bir kopyası olduğu da su götürmez bir gerçek. Ancak AYBA’nın hizmet götürdüğü bazı ev ahalisine parti kaydı şartı öne sürülmesi kulağımıza kadar geldi. Aydın Bölge Koordinatörü Fatih Akkentli içi dışı bir çocuk fakat Çerçioğlu, algı yönetimi noktasında fazla başarılı. Şu da var ki 30 Mart Yerel Seçimleri’nden sonra gözle görülebilir bir hizmet halen yok.
“MAL VARLIĞIMIZ AZ HAYIR DUA ÇOK”
Mesleki kariyeriniz dolayısıyla Aydın’ın Batı Bölgesi’nde ciddi oy potansiyeliniz olduğu öne sürülüyor. Kuşadası ve Söke’de Devlet Hastanesi Baş Hekimi olarak görev yapmanız size ve partinize olan teveccühü arttırabilir mi?
Çocuk doktoru olarak hastalarım ve personellerimle ilişkilerim çok samimidir. Kuşadası’nda görev yaptığım yıllarda yıkılacak olan hastaneyi derleyip toparladım. Hasta yataklarına kadar birçok eşyanın değişmesini sağladım. Söke’de de dahi hastaneye kadın elini değmiş olduğunun söylenmesi beni çok mutlu ediyor. Geçmiş yıllardan günümüze özel muayenemde dahi paralı-parasız faydamın dokunduğu hastalarımın sayısı bir hayli fazla. Siyasete de kadın elinin değmesi kısmen bir kriter ancak güzel işler yaptık. Söke Devlet Hastanesi’nde acil servisi büyüttük, yeni yollar yaptık. Toplum Ruh Sağlığı Merkezi açtık, insanlarımız çok mutlu. Asosyal, ruh sağlığı bozuk birçok çocuğumuzu topluma kazandırdık. Bunlar elbette AK Parti Hükümeti’nin politikası ve destekleri sayesinde mümkün oldu. İdarecilik zor iş ancak benim kapım herkese açık. Birebir insanlarla ilgilenmek haz aldığım bir iş. İdarecilik yıllarımda kapımıza gelen kimseyi geri çevirmedim. Ben hasta ve çalışanlarımın mutluluğunu hep bir arada değerlendirdim. Tüm bunlar elbette bir teveccüh doğuracaktır. Personellerim bana ‘abla’ diye hitap eder. Bana ‘Oy vermeyim başhekimliğe geri dönsün’ diyen personellerimiz olduğunu biliyorum, sevildiğimi hissetmek dolaylı olarak da özgüvenimi artırıyor. Ben 4 yıl yöneticilik yaptım, aldığımız para belli. Söke’de bazı panjurlarının açılmadığı bir evimiz var. Bir de bir yazlığımızla İstanbul’da yeni aldığımız 1+1 dairemiz var, onunda yıllarca taksitini ödemekle yükümlüyüz. Mal varlığımız az hayır dua çok.
Halinizden şikayetçi misiniz?
Hayır, ben işimden ve durumumdan memnunum. Keyifli bir iş yapıyorum. Baktığım çocukların çocukları geliyor artık kucağıma. Hatırlarım eskiden Savuca ve Sazlı’dan çocuklarını tedavi ettiğim ve maddi yönden iyi olmayan kesim halen kendi çocuklarını başhekim olmama rağmen bana tedavi ettirebilmek için kapıma kadar geliyor Söke Devlet Hastanesi’nde. Ben onları anlıyorum, onlar beni. İllaki çocuklarına benim elim değsin istiyorlar.
“SOL PARTİ SEMPATİZANLARINDAN BİLE OY ALIRIM”
Söke ve Aydın için ne yapılmalı peki, siyasete atılmadan önce bu konulara da kafa yordunuz mu?
AK Parti’de Milletvekili aday adaylığımı duyurmadan önce Sait ağabeyime sordum, kendisi bana kendi kararımı kendim vermemin doğru olacağını söyledi. Son bir iki gün hatta bana göre gırgıra vurarak istihare namazımı kılmamı söyledi. Bana çevremden hep olumlu tepkiler geldi süreç dahilinde. Birçok insan samimiyetle destekçi olduğunu söyleyerek beni teşvik etti. İnanın sol parti sempatizanlarından bile oy alacağıma eminim. Söke ve Aydın için yapılması gerekenler belli. Öncelikle Aydın ortak akıl ile yönetilmelidir. Şu parti, bu parti ayrımı bir kenara bırakılmalı. Söke ve Aydın’ın tüm yönleriyle civar ilçelere nazaran geri kalmışlığı ortada. En basitinden nüfusu yüz binin üzerinde olan Söke’de halen Kadın Sığınma Evi ile Gençlik Merkezi’nin kurulamamış olması, Aydın’da istihdama katkı sağlayacak sektörel işletmelerin azlığı kanayan bir yaradır. Ben Aydın’ın bir an önce doğru hamlelerle artık kabuğunu kırmak zorunda olduğuna inanıyorum. Bu bağlamda üzerime düşen neyse yapmaya hazırım.
“İLGİLİLERDEN HİZMETİ SÖKE SÖKE İSTEYECEĞİZ”
Peki ya seçilemezseniz…
Yıllardır Aydın’ın batı bölgesinde iktidar milletvekilimiz yok. Siyasetteki heyecan çok farklı belki hayal kırıklığına uğrayacağım ama Aydın ve batı bölgesi için bir şey yapabilirsek ne mutlu bize. Bu dönem Söke’de 6 aday adayı var. Benim sonuçta dönebileceğim bir mesleğim var belki hayal kırıklığım çok büyük olmayacak ama ben artık Aydın’a olan hizmetimin daha geniş kapsamda olmasını arzuluyorum.
Milletvekili proje mi yapar? Sizin projeleriniz nedir Selma Hanım?
Milletvekili genel ölçekteki sorunlara kanalize olarak çözüm üretir. Mesela Söke’de bir OSB’dir gidiyor. İl Genel Meclisi üyeleriyle kaymakamımız büyük emek sarf ettiler ancak katedilen mesafe ortada. Yıllardır öylece duruyor. Ortaklar OSB bile aldı başını yürüyor. Söke Çayı için yıllardır halen projelerden ibaret laflar var, öyle çirkin duruyor ki yanından geçerken utanılası bir durumda. Ben Söke Çayı üzerindeki dükkanların olmadığı yılları hatırlarım, her sene bir iki kişiyi ölüme sürüklerdi. Söke Çayı yıllarca mezbelelik olarak kullanıldı. Eskişehir’deki Porsuk Çayı modeli neden örnek alınamıyor. Bu belediyecilik işi ama artık Söke’de ve Aydın’da bir şeyler yapılsın. Biz üretilen projelere çözüm için katkı sağlamak isteriz. Vatandaş en çok milletvekillerinden hizmet istiyor.
Türlü polemiklerden ziyade Aydın’a kadın siyasetçi olarak katacağınız üslup farkı ne olacak?
Vatandaş, milletvekilinden daha çok iş takibi istiyor oysa kent vizyonuna katkı sağlamak gerekir. En son benim başhekimliği görevini yürüttüğüm Söke Devlet Hastanesi’nde su faturaları katı atığa bağlı olarak 3 kat arttı. Nerdeyse binde beş bine tekabül ediyor desek doğrudur. Bunu vatandaş da eleştiriyorsa burada bir düşünmek lazım. Polemik değil çözüme dönük eleştirilerimiz elbette olacak. AK Parti’nin kadın siyasetçilere verdiği önem ortada. Çerçioğlu, kısmen fakir fukaraya sosyal belediyeciliğin hizmetlerini ağır aksak sağlıyor ancak halk genel hizmetleri de iyi görüyor. Benim Kuşadası ve Söke başhekimliği görevlerimde çalıştığım kurumlara sağladığım katkılar ortada. Sağlık Bakanlığımızın da katkılarını yok sayamayız. AK Parti’nin iktidar gücü tüm yönleriyle Aydın’da her alanda hissedilmelidir. Bu noktada direkt müdahil olacağımız konular bellidir. İlgililerden hizmeti söke söke isteyeceğiz.
Kaynak:
"Ağabeyim yaşasaydı birlikte siyaset yapacaktık", MURAT TAN, http://www.aydindenge.com.tr/siyaset/31/03/2015/agabeyim-yasasaydi-birlikte-siyaset-yapacaktik
0 yorum:
Yorum Gönder