25 Oca 2009
Merhum Recep Yazıcıoğlu''nun hayatından esinlenerek yakın döneme ışık tutma amacıyla çekilen politik bir gerilim filmi Vali. Ankara''da yer altı zenginliklerinin(!) kepçeyle arandığı gün vizyona girdi.
Ayşe Kulin''in aynı adlı romanından dizileştirilen Köprü''nün final filmi gibi algılansa da, aslında bağımsız bir film yapma çabası var ortada. Bu iyi niyetli çabaya rağmen sinema seyircisine diziyi izlemiş muamelesi yapması filmin en büyük zaafı. Diziyi izlemediyse de Süper Vali''yi çok iyi tanıdığını kabul ediyor seyircinin. Senaryo yazılırken seyircinin valiyi hiç tanımadığı varsayılsaydı ortaya daha güçlü bir senaryo çıkacağı gibi, Vali karakteri de güçlendirilmiş olurdu. Böylece kendi adını taşıyan filmde, yan karakter ve yan hikaye olmaktan kurtulabilirdi Vali.
Anlatılan sıradan bir vali değil çünkü. Kurgu bir karakter hiç değil. Her ne kadar karakterin ismi Faruk Yazıcı olarak değiştirilmiş olsa da. Olayların akışı ve kurgusu değiştirilerek Vali''nin bir suikasta kurban gittiği ve sebebin de uranyum olduğu büyük harflerle söyleniyor filmde. Filmin tezini büyük harflerle söylemesi ortaya atılan iddianın bütün etkisini yok ediyor.
Recep Yazıcıoğlu sıra dışı bir kişilikti. 13 yıl süren kaymakamlık, 15 yıl süren valilik kariyerinde fikirleriyle, duruşuyla, hizmetiyle Süper Vali unvanını almıştı. 36 Yaşında Türkiye''nin en genç valisi olarak atandığı Tokat''ta yılın bürokratı seçilmişti. Döneminde yapılan ilkokul ve sağlık ocağı sayısı Cumhuriyet döneminden fazlaydı çünkü.
Gittiği her ilde sağlık ve eğitim seferberliği başlatırdı. Devlet-millet elele sloganıyla inşaatlarda şantiye şefi gibi çalışırdı. Sürgünle ödüllendirilmek yıldırmadı onu. Sürgün yerinden efsane olarak çıkmayı başardı her seferinde. İlçeleri ve köyleri tek tek gezerek başladı görevine her gittiği şehirde.
Görevinin ilk yılında Erzincan depremini yaşadı. Günlerce bir bisküvi ve çayla valilik binasında sabahlayarak çözüm üretti. Şehri 8 ayda ayağa kaldırarak Süper Vali unvanını sonuna kadar hak etti. Emniyet müdüründen vali olmaz dediği için merkeze alındı. 3,5 Yıl merkez valiliğinde kendi ifadesiyle zorunlu istirahat yaparken yine boş durmadı, şehir şehir gezerek fikirlerini anlattı.
Karakteri, güçlü iradesi, sıra dışı fikirleriyle halkın güvenini kazanmış bir devlet adamıydı. Devletin değil halkın valisiydi.
Seçkinci bir yönetim anlayışına karşıydı. Kapısına astığı ''vurmadan giriniz''i kapının boyalı olmasına yoranlar kısa sürede anlayacaktı gerçek sebebi.
Recep ayında doğan Yazıcıoğlu, hakkın rahmetine kavuştuğunda yine aylardan Recepti. Şüpheli bir trafik kazasında 1993 yılında kaybettiğimiz Maliye eski bakanı Adnan Kahveci''nin çocukluk arkadaşıydı. Kahveci''nin ölüm haberini aldığında ''benim sonum da yollarda olacak'' demişti.
''Karnından değil yürekten konuşan'' Valinin icraatlarından haberdarsanız, gittiği şehrin çehresini nasıl değiştirdiğinden haberdarsanız film bir mana kazanıyor. Yoksa sıradan bir komplo teorisi olarak kalıyor anlatılanlar. Ki son yıllarda her şeyin komplo teorisi olduğuna sistematik bir şekilde inandırılarak gerçek komploların üzeri örtülüyor.
Kaos ve istikrarsızlık ortamı yaratmak için kullanılan komplo teorilerinin bu kadar yaygınlaşmasının altında, yaşadıkları ülkede kendilerini güvende hissetmeyen ve gittikçe paranoyaklaşan insanların var olduğunu söylüyor uzmanlar. Komplo iddialarına yatkın toplumlar uzun süreli politik, ekonomik veya ahlaki çöküntü yaşayan insanlardan oluşuyor.
Bakın komplo nasıl yaratılır sorusunu nasıl cevaplıyor uzmanlar. Önce insanların psikolojisini bozacak medyatik bir olay yaşanır. Arkasından peki bu durum kimin işine yarıyor sorusu ortaya atılır. Çarpıcı analizleri internet ortamında yaymak komplonun son ayağı. Ülke gündemine bomba gibi düşen, çarşaf çarşaf haberlerin yapıldığı, ekranlarda uzmanların analiz etmeye çalıştığı Ergenekon sürecinde yaşanılanlar da böyle değil mi? Bilgi kirlenmesi, bilgi zehirlenmesi geçmişte yaşanılan her türlü faili meçhulün üzerine kaldığı, çözdükçe dolaşan ahtapot bir yapılanma değil mi Ergenekon.
Filmde Amerikalının söylediği gibi çabuk unutuyoruz. Hızlandırılmış gündemi yaşamaya ne hızımız yetiyor ne de enerjimiz. Hafızalardan hard disk yetersiz mesajı geliyor.
Gidenler geri gelmeyecek ama hesap kapanacak diyor filmin sloganı. Gidenlerin geri gelmesi imkansız. Ama hesapta böyle kapanmaz. Dışımızdaki düşmanın kim olduğu herkesçe malum. Önemli olan içimizdeki düşmana, düşmanlara odaklanmak. İhanet edenin kime ihanet edeceğini seçme şansı yoktur diyor filmde. Kime ihanet ettiği değil belki ama neden ihanet ettiği çok önemli.
Vali filmi zaaflarına rağmen seyredilmeyi hak ediyor. Sadece gülmek için vizyondaki Türk filmlerini tercih edenlerin, yaşadığımız günlere daha yakından bakabilmesi, fikir jimnastiği yapabilmesi için mutlaka seyredilmeli.
Isszı Adam''ın sonunda ağlayanlar, Issız Adamla kurduğu empatiyi Vali ile kurabilse biz bugün Ergenekon depremi altında çaresiz kalmazdık.
Kaynak:
https://www.yenisafak.com/yazarlar/semakarabiyikpazar/vali-gercek-anlatilanlar-kurgu-14957
0 yorum:
Yorum Gönder