Vali Yazıcıoğlu: "Hiç kimse doğruları açıkça söyleyemiyor"
10 Temmuz 2003
Türkiye'nin sıradışı bürokratı Vali Yazıcıoğlu, Türkiye'nin sorunlarının bitmeyen senfoni gibi güzel bayanların bulunduğu toplantılarda tartışıldığını, ama kimsenin doğruları söylemeye cesaret edemediğini söylüyor.
Türkiye onu, basına yansıyan renkli kişiliği ile tanıdı. Yaptıkları kimilerince "kafayı sporla bozmak" kimilerince de "popülizm" olarak yorumlandı. Türkiye'deki siyasi sisteme en sert eleştirileri getiren bürokrat Yazıcıoğlu, 3,5 ay önce Denizli Valiliği'ne atandı. Yıllar önce söylediklerini bugün birçok kişinin dile getirdiğini ifade ediyor. Vali Yazıcoğlu ile "Türkiye'de sıradışı idareci olmayı" ve "Türkiye gerçeğini" konuştuk.
Bizde faşistlik var
Türkiye'de dillendirilen demokrasi kavramının kendisi için ne anlama geldiği sorusuna Yazıcıoğlu kısaca, "Halkın sisteme ortak olmasıdır" diye cevap veriyor. Bunun yolunun bireylerin tek tek demokratlaşmasından geçtiğini vurgulayan Yazıcıoğlu, şöyle devam ediyor: "Ancak hepimiz tek tek faşistsek; ki öyleyiz... Çünkü herkes kendi doğrusuna tapıyor ve diğer tüm doğruları reddediyor. Farklılıkları düşmanlık olarak gören faşizan bir anlayışa sahibiz. Bölücü bir anlayış bizim beyinlerimizde var. Saplantıların, kinlerin ve nefretlerin beyinlerimizden çıkarılması gerekir."
Yazıcıoğlu, Türkiye'nin 150 yıldır dayatmalarla yönetildiğini, vatandaşların potansiyel tehlike olarak algılandığını, dolayısıyla, halkın yetenek ve kazanımlarının yönetime ve ekonomiye yansımadığını anlatıyor.
Yüksek sesle düşünüyorum
Yazıcıoğlu, 'bir devlet görevlisi olarak siyasetteki cesur çıkışlarının gücünü nereden aldığı' sorusuna şu cevabı veriyor: "Söylediklerimizin patenti bize ait değil. Şimdi Denizli'de uygarlıklar vadisinde yaşıyoruz. Buralarda 2 bin yıl önce senatolar vardı. Biz ise şimdi bile bunları kazıp yeryüzüne çıkaramıyoruz. Türkiye dünün gerisinde. Biz sadece bu doğruları söylüyoruz. Gücümüzü, doğruların söylenmesini isteyen milletten alıyoruz. Milletimiz doğruların söylenmesine öylesine alıştı ki artık konuşmadığım zaman bana 'Ne oldu, öldün mü yoksa doğruları söylemekten vaz mı geçtin?' diyorlar."
Yalnız kaldığımı hissettim
Yazıcıoğlu konu ile ilgili bir anısını da şöyle anlatıyor: "Tokat'tayken, dönemin Rize Valisi arkadaşım ile birlikte Trabzon'a gidiyorduk. Arkadaşım, 'Sen ara sıra konuşuyorsun; 'Memlekette valiler var' diyorlar. Ben senin konuştuğunun binde birini konuşsam dilimi keserler' dedi. Ben de, 'Peki benim dilimi niye kesmiyorlar?' diye sordum 'Sen böyle tutturmuşsun, böyle gidiyorsun' dedi."
Yanlışları eleştiren yapısı nedeniyle uzun süre Robinson gibi yalnız kaldığını söyleyen Yazıcıoğlu, ancak aynı sözlerin şimdi birçok kişi tarafından da dillendirildiğini kaydediyor.
Yazıcıoğlu, bir ayrım yaparak şu mesajı veriyor: "Ama bitmeyen senfoni olarak konuşuyorlar. Neticede Türkiye'de sorunlar gece 12'den sonra tartışılıyor. Güzel bayanların bulunduğu programlarda halk uyutuluyor. Bu senfoni artık bitmeli."
Denizli'de de rafting yapıyor
Denizli Valisi Recep Yazıcıoğlu, Büyük Menderes Nehri'nde ikinci kez rafting yaptı. Vali Yazıcıoğlu, Marmaris'ten gelen Eco-Raft firmasının temsilcileri Gökhan Pehlivan ve Ortaç Besi ile 7,5 kilometrelik parkurda incelemelerde bulundu. Bekilli ilçesinin Karapınar mevkiinden başlayan parkurun rafting yapmak için uygun olduğunu belirten Yazıcıoğlu, nehrin üzerine doğru uzanan ağaç dallarının temizlenmesi gerektiğini söyledi. Rafting sırasında meydana gelebilecek kazalara karşı gerekli önlemlerin alınacağını ve 10 kişilik arama-kurtarma ekibi kurulacağını bildiren Vali Yazıcıoğlu, "Çoruh'ta, Fırtına Deresi'nde de rafting yaptım. Menderes, oralara göre çok daha uygun parkura sahip. Burayı dünyaya tanıtacağız" dedi.
EY VATANDAŞIM; DEVLETİ HORTUMLA AMA DÜŞÜNME
"Bizim kültürümüz dayak üzerine bina edildiği için eli sopalı kestirme çözümler, darağacı çözümleri vardı" diyen Yazıcıoğlu, Türkiye'nin bu yönüyle sivilleşme ve demokratikleşme açısından dünyanın en zor ülkesi olduğunu dile getiriyor.
Yazıcıoğlu şunları söylüyor: "Tanrı devlet ve kutsal devlette yaşıyoruz. Bizim devletimiz bizim ne yiyeceğimizi ne düşüneceğimizi bizim yerimize düşünüyor. Karar veriyor. Böyle bir devlet bulmak da zordur. Çabadan ve çileden kurtarıyor (Gülüyor). Diyor ki: Ey vatandaşım! Sakın düşünme, ben senin yerine düşünürüm. Yanlış düşünürsen bilmem nereni bellerim. Beni soy, soğana çevir, hortumla. Hortumla ama asla düşünme. Huma kuşu gibi düşün ama düşündüğünü de söyleme. Sonra ben bunu vatan hainliği olarak kabul ederim." Biliyorsunuz bu ülkede vatan haini çoktur. Bir zamanlar Nazım Hikmet en büyük vatan hainiydi, şimdi en büyük vatan şairi oldu. Ne kadar çok yanıldığımızın ve bu anlayışın ne kadar saçma ve sakat olduğunun ispatı Nazım Hikmet'tir."
Kaynak:
https://www.yenisafak.com/gundem/hickimse-dogrulari-acikca-soyleyemiyor-2675373
0 yorum:
Yorum Gönder