Bir gün Vali Recep Yazıcıoğlu, televizyonda hararetle sistem eleştirisinde bulunuyormuş. Devrin içişleri bakanı, yanındaki müsteşarına dönerek sormuş:
-"Yahu bu adam kimden kuvvet alıyor böyle?"
Müsteşar cevaplamış:
-"Herhalde sizden efendim!"
...
Sayın Yazıcıoğlu ile, kitap fuarlarında daha sık bir araya geliyorduk. Çünkü ikimizin kitapları da aynı yayınevinden (Birey) çıkıyordu. İmza günlerinde yan yana oturuyorduk. Özellikle İstanbul, Bursa ve İzmir'deki kitap fuarlarında vali beyin masasının önünde çok uzun kuyruklar oluşuyordu. "Bu Sistem Değişmeli", "Sıradışı Bir Vali", "Sil Baştan", "Vali" isimli kitapları binlerce okura ulaşmıştı.
Özellikle gençlerin ve devlet ciddiyeti konusunda kafasında soru işareti bulunanların yararlanmaya çalıştığı Yazıcıoğlu, okurlarından fırsat buldukça bize takılır, "bakın, ben daha dünün yazarıyım ama insanlar en çok benim kitaplarıma ilgi gösteriyor" derdi. Doğruydu. Çünkü o, sıradışı bir vali olmanın ötesinde standart dışı bir bürokrattı aynı zamanda. Geçen yıl Sultanahmet'teki "Dini Yayınlar Fuarı"nda yine yan yana kitap imzalıyorduk. Bir ara,
-"Sayın valim, İstanbul'a geliyormuşsunuz. İnşallah gerçekleşir"
demiştim. Tebessümünü daha bugün gibi hatırlıyorum:
-"İyi olur da bu şehir bizi yutar be kardeşim!"
demişti. Eminim, İstanbul'dan korktuğu için söylemiyordu bunu; belki başka şeylere dikkat çekmek istiyordu.
...
Bir dönemler o kadar şikayetçi ve ümitsizdi ki, mezar taşına "Hür, demokrat, adam gibi bir ülkede yaşayamadan gitti" ibaresini yazdırmayı düşünüyordu. Doğru bildiğini söylemeyi ve söylediklerini yapmayı sürdürdü hayatı boyunca...
Bir gezim sırasında Tokat Kalesi'nden şehre bakarken, sadece benim değil, Tokatlılar'ın da söylediği bir söz geldi aklıma: "Şehri baştan sona değiştirmişti." Erzincan'da yaptıklarını sıralamaya bu köşenin sınırları yetmez bile...
...
Dört yıl boyunca "merkez"de tutulan fakat bu sırada bol bol düşünüp eserler kaleme alan Yazıcıoğlu, geçen yıl nihayet hatırlanarak Denizli Valiliği'ne tayin edilmişti. "Daha önce çalıştığım illerde hep niye fabrikalar yok, üretim yok, istihdam yok diye hayıflanıp durdum. Şimdi burada tam bir tekstil cenneti ve bir fabrikalar tarlasına düştüm" diyerek heyecanlı bir mesainin içine girmiş, tıpkı diğer illerde yaptıklarını burada da uygulamaya -her şeye rağmen- başlamıştı. Küreselleşme, sanayi toplumu, Batı'nın açmazları, Türkiye'de siyaset, siyaseti tıkayan gerekçeler, beyin göçü, devlet yapısı gibi kavramlar üzerine çokça düşünen ve bunları eserlerine alıp tartışmaya açan Yazıcıoğlu ile birlikte, sadece yukarıdaki hatıralar ve hatırlanan başlıklar gitmedi, gitmiyor. Türkiye'nin son çeyrek asrına damga vurmuş sıradışı ve cesur bir bürokratı çekiliyor yeryüzü sahnesinden. Ben kendi adıma Vali Recep Yazıcıoğlu'ndan çok şey öğrendim. İlk öğrendiğim ise, itiraf ediyorum, "adam gibi adam olmak"tı...
...
O'nu daha iyi tanımanızı istiyorum: 2 Haziran 1948'de Trabzon'un Sürmene ilçesinde doğdu. Yüksek öğrenimini Ankara Hukuk Fakültesi'nde tamamladı. 1971- 1984 yılları arasında sırasıyla Kalkandere, Bahçe, Hamur, Ayvacık, Kırıkhan, Alaca, Akçakoca kaymakamlıkları görevinde bulundu. 1984 yılında Tokat Valiliği'ne atandı. Daha sonra, 14 Ağustos 1989'da Aydın Valisi olarak göreve başladı. 19 Ağustos 1991 tarihinde Erzincan Valiliği'ne atandı ve bu görevinden sonra, 26 Eylül 1999'da da Merkez Valiliği'ne getirildi. Evli, üç çocuk ve bir torun sahibi olan Recep Yazıcıoğlu, zaman zaman yaptığı sistem eleştirileriyle ve aykırı görüşleriyle dikkat çekti. Bu eleştiri ve görüşlerini "Bu Sistem Değişmeli", "Sıradışı Bir Vali", "Sil Baştan" ve "Vali" isimli kitaplarında bir araya topladı.
Kaynak:
https://www.turkiyegazetesi.com.tr/yazarlar/ozcan-unlu/178348.aspx
0 yorum:
Yorum Gönder