"UNUTULMAYAN VALİ RECEP YAZICIOĞLU ARAŞTIRMALARI (1967-2003) | Koordinatör: Arş. Gör. Muhammet NEGİZ | KTÜ "
  • Home
  • Yakında
    • Yakında
    • Yakında
    • Yakında
    • Yakında
      • Yakında
      • Yakında
      • Yakında
      • Yakında
        • Yakında
        • Yakında
  • Yakında
    • Yakında
      • Yakında
      • Yakında
      • Yakında
    • Yakında
      • Yakında
      • Yakında
      • Yakında
      • Yakında
    • Yakında
    • Yakında
      • Yakında
    • Yakında
    • Yakında
      • Yakında
    • Yakında
      • Yakında
      • Yakında
      • Yakında
      • Yakında
    • Yakında
    • Yakında
    • Yakında
    • Yakında
    • Yakında
      • Yakında
    • Yakında
      • Yakında
    • Yakında
      • Yakında
  • R.YAZICIOĞLU
    • HAKKINDA (TÜRKÇE)
    • ABOUT HIM (ENGLISH)
    • Реджеп Языджыоглу (По русски)
    • DONATE/DESTEK OL
  • İLETİŞİM
  • ESERLERİ
    • KİTAPLAR
    • TEBLİĞLER
    • MAKALELER
    • ÖNSÖZ YAZILARI
    • DİĞERLERİ
  • YAKINDA
    • Yakında
    • Yakında
    • Yakında
  • Yakında
    • Yakında
    • Yakında
  • TwitterFacebookGoogle PlusInstagramRSS FeedEmail

VALİ RECEP YAZICIOĞLU ARAŞTIRMALARI "VALİ-İ VİLAYET, HADEME-İ DEVLET"

UNUTULMAYAN VALİ RECEP YAZICIOĞLU ARAŞTIRMALARI (1967-2003)

Ziyaretçi

  • ANASAYFA
  • Yakında
    • Yakında
    • Yakında
    • Yakında
    • Yakında
    • Yakında
    • Yakında
    • Yakında
    • Yakında
    • Yakında
  • Yakında
    • Yakında
      • Yakında
        • Yakında
        • Yakında
        • Yakında
        • Yakında
        • Yakında
        • Yakında
      • Twitter
    • Yakında
      • Yakında
        • Yakında
        • Yakında
        • Yakında
        • Yakında
        • Yakında
      • Yakında
    • Yakında
      • A
      • B
      • C
    • Yakında
      • Yakında
      • Yakında
      • Yakında
    • Yakında
      • Yakında
      • Yakında
      • Yakında
      • Yakında
      • Yakında
      • Yakında
      • Yakında
      • Yakında
  • Yakında
    • Yakında
    • Yakında
    • Yakında
  • Yakında
  • Yakında
    • Yakında
    • Yakında
  • Yakında
  • Twitter
  • Yakında
    • Yakında
      • Yakında
      • Yakında
      • Yakında
      • Yakında
      • Yakında
    • Yakında
      • Yakında
      • Yakında
      • Yakında
      • Yakında
      • Yakında
      • Yakında
    • Yakında
      • Yakında
      • Yakında
      • Yakında
      • Yakında
      • Yakında
      • Yakında
      • Yakında
      • Yakında
      • Yakında
      • Yakında
      • Yakında
    • Yakında
      • Yakında
      • Yakında
    • Yakında
      • Yakında
      • Yakında
  • ARŞİV
    • A
    • B
    • C
    • D
    • E
    • F
    • G
    • H
    • İ
    • J
    • K
    • L
    • M
  • İZLE

    Unutulmayan Vali Recep Yazıcıoğlu İle Söyleşi | Nisan 2003

  • yakında...

    yakında....

  • Yakında...

    Yakında....

  • Yakında

    Yakında

  • Yakında...

    Yakında

  • Yakında...

    Yakında...

  • Yakında...

    Yakında...

"BAĞIŞ YAPARAK ARAŞTIRMALARA VE İÇERİĞE" DESTEK OLMAK İÇİN TIKLAYINIZ.

27 Kasım 2020 Cuma

Mehmet AYDIN: Tüttürük

Muhammet NegizKasım 27, 2020Aydın, Aydın Marangozlar Odası, Fıkra Hiç yorum yok


Mehmet AYDIN: Tüttürük

16 Nisan 2014, Çarşamba

Köyün 40 yıllık muhtarı vefat etmiş.

Ahali Tüttürüğü muhtar yapmaya karar vermiş.

Tüttürük, köylünün alay ettiği, aklen malul birisiymiş.

Demişler ki;

“Seni muhtar yapacağız.”

O da bir şartı olduğunu, aksi halde muhtarlığı kabul etmeyeceğini söylemiş.

“Şartın nedir?” demişler.

“Köyden biri öldüğünde, beni onunla beş dakika yalnız bırakacaksınız.”

Kabul etmişler ve Tüttürük muhtar olmuş.

Tüttürük, dediği gibi ölenlerle bir süre konuşuyormuş.

Fakat köylülere de bir merak sarmış, “Acaba ölülerle ne konuşuyor” diye.

Bunu öğrenmek için içlerinden biri ölü taklidi yapıp uzanmış.

Tüttürük gelip kulağına;

“Senden önce gidenlere de ki, Tüttürük muhtar oldu. Onlar anlar…”

Merhum Valimiz Recep Yazıcıoğlu, bu fıkrayı Aydın Marangozlar Odası’nın 2001 yılında, yani 13 yıl önce düzenlediği konferansta anlatmış ve eklemişti;

“Şimdi Tüttürük muhtar olduysa, biz Tüttürükle yatıp, Tüttürükle kalkıyoruz. Peki Tüttürüğü muhtar yapan kim? Onlar nerde? Sevgili halkımız nerde? Yok efendim mecbur kaldık da falan.. Yok öyle bir şey. Hiç kimse mecbur değildir kardeşim. Öyle bir şey yok. Tüttürüğü muhtar yapanlar, Tüttürüğe katlanacaklar! Bitti!.. Olay budur…”

Adam, Aydın’ın bugünkü gündemini, 13 yıl öncesinden özetlemişti.

Nur içinde yatsın…

Kaynak:
http://www.aydindenge.com.tr/yazi/mehmet-aydin/16/04/2014/tutturuk


Share:
Devamı...

Dr. Selma Yazıcıoğlu Özcan: "Ağabeyim yaşasaydı birlikte siyaset yapacaktık"

Muhammet NegizKasım 27, 2020Aydın, Milas, Muğla, Mustafa Yazıcıoğlu, Prof. Mustafa Said Yazıcıoğlu, Selma Yazıcıoğlu Özcan Hiç yorum yok

Dr. Selma Yazıcıoğlu Özcan:
"Ağabeyim yaşasaydı birlikte siyaset yapacaktık"

31 Mart 2015, Salı 18:41

“Süper Vali’ lakabıyla tanınan, görev yaptığı illerde halkla samimi iletişim kurarak çözüm odaklı yaklaşımları ve mevcut sisteme muhalif yönleriyle adından sıkça söz ettiren Merhum Vali Recep Yazıcıoğlu ile eski devlet bakanlarından Mustafa Sait Yazıcıoğlu’nun kız kardeşi ve Sökelilerin ‘Doktor Teyze’ olarak tanıdığı Dr. Selma Yazıcıoğlu Özcan’a, Erzurum Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde öğrenim gördüğü yıllarda Recep ağabeyinin “Çok çalış, halka faydalı hizmetler üret ve okulunu başarıyla bitir. İleride seninle birlikte siyaset yapacağız” sözlerinin üzerinden uzun yıllar geçti.

Ağabeyi Recep Yazıcıoğlu’nu 2 Eylül 2003'te Eskişehir-Ankara Yolu üzerindeki Temelli Belediyesi yakınlarında geçirdiği trafik kazasının ardından 6 gün sonra kaybeden Dr. Selma Yazıcıoğlu Özcan, her ne kadar siyaseti ağabeyi Recep Yazıcıoğlu ile birlikte yapamamaktan ötürü biraz buruk da olsa ‘Yeni Türkiye Yolunda AK Parti’ ile 25. Dönem AK Parti Milletvekili Aday Adayı olarak siyaset yapma kararı almasının gerekçesini, aile genlerinde saklı olan halka hizmet aşkına bağladı.

Dr. Selma Yazıcıoğlu Özcan ile çocukluğundan, ağabeyi Recep Yazıcıoğlu ile hayattayken sürdürdüğü aile ilişkilerine, mesleki kariyerinden Aydın ve Söke’nin kanayan yaralarına yönelik çözümcül yaklaşımlarını ve projeleriyle özel hayatını kapsayan samimi bir söyleşi gerçekleştirdik. Özcan, Söke Devlet Hastanesi Baş Hekimi olarak sürdürdüğü görevinden istifa ettikten sonra bugünlerde çiçeği burnunda bir siyasetçi olarak tanımsız bir heyecan içinde olduğunu bahsetti bize.

Sizi kısaca tanıyabilir miyiz?

Trabzon Sürmene'li rahmetli müftü Mustafa Yazıcıoğlu'nun Milas'da görevli bulunduğu 1958 yılında, ailenin dördüncü evladı olarak dünyaya geldim. İlk ve orta eğitimimi, babamın 1964 yılında atandığı Söke'de bitirdim. Erzurum Atatürk Üniversitesi Tıp fakültesinde tıp tahsilimi tamamladıktan sonra aynı üniversitede çocuk hastalıkları ihtisası yaptım ve 1986 yılında baba ocağı Söke'ye döndüm. AK Parti Söke kurucu ilçe başkanı ve son dönem il genel meclisi üyesi Kenan Özcan ile 1981 yılında evlendim. Eğitimlerini yurtdışında tamamlamış bilgisayar mühendisi bir oğlum, iki torunum ve siyaset bilimci bir kız evladım var. Uzun yıllar Söke’de çocuk hastalıkları uzmanı ve başhekim yardımcısı olarak çalıştım. Yakın ilçeler olması nedeniyle Didim’den, Kuşadası’ndan ve Germencik’ten gelen binlerce çocuğun doktor teyzesi oldum. İki yıl Kuşadası Devlet Hastanesinde başhekimlik yaptım. İyi izlenimler bıraktığımı düşünüyorum. Son iki yıldır da Söke Devlet Hastanesinin başhekimliğini yapıyorum. Ailem Söke’nin tanınmış ve saygı duyulan bir ailesi. Rahmetli babam Mustafa Yazıcıoğlu uzun yıllar ilçe müftülüğü yaptı. Rahmetli büyük ağabeyim Vali Recep Yazıcıoğlu hala herkesin çok sevdiği unutulmaz bir efsane. Geçmiş dönem Devlet Bakanımız Sait Yazıcıoğlu da takdirle anılan küçük ağabeyim olur. Edebiyat öğretmeni ablam Leyla İleri ve eşi matematik öğretmeni Umur İleri’yi tanımayan var mı?

Babanızın memuriyet görevi nedeniyle doğum yeriniz olan Milas’tan Söke’ye göç ettiniz. O yıllardaki Söke ile günümüzdeki Söke’yi nasıl kıyaslıyorsunuz?

Selma Yazıcıoğlu Özcan; Biz aslen Trabzon Sürmeneliyiz. Babam Mustafa Yazıcıoğlu Söke İlçe Müftüsü olarak 1964 yılında Milas’tan Söke’ye atandı. Söke o yıllarda çok daha canlı ve komşuluk ilişkileri bakımından çok daha samimiydi. Şu anda inanın mahallemizi hatırlayınca tüylerim ürperiyor. O yıllarda trafik ve asayiş sorunu yoktu. Hafta sonları Söke’nin çıkışında bulunan Şarlak Mesire Alanı’na gidilir, uçurtmalar uçurulur, piknik yapılırdı. Kapılarda kilit yoktu. Geldiğimiz süreç itibariyle Söke büyüdü ancak çarpık yapılaşmayla büyüdü. Söke esasen küçük bir yer yürüyerek her yere gidilebilir ancak sokaklarımızda şu an yürümek bile mümkün değil. Şu aşamada sil baştan kentsel dönüşümle 115 bin nüfuslu Söke’nin önünü açmak için yeni bir Söke oluşturulmalıdır.

Yıllarca Söke’de çocuk doktoru olarak görev yaptınız. Çocuk doktorluğu çocukluk hayaliniz miydi?

Selma Yazıcıoğlu Özcan; Bizim dönemimizde hemen hemen her çocuk doktor, öğretmen ya da mühendis olma hayalleri kurardı. Aslında çocukken hiç de hasta olduğumu hatırlamam. Göz rahatsızlığımdan dolayı birkaç kez Aydın’a hastaneye gittik. O zamanlar doktora gitmek de bir başkaydı. Bayram çocuğu gibi tertemiz yeni elbiseler giydirilirdi bize hastaneye gitmeden önce. Ben hep çocuk doktoru olmak istedim, bu elbette çocuk sevgisinden de kaynaklanıyor. Çocuk ailelerimiz için bambaşka bir sahiplenicilikle benimseniyor. Anne sağduyusu ve şefkatini gözeterek ben bu mesleği daima severek yaptım. Belki çok para kazanamadım ama Söke’de ve görev yaptığım birçok yerde sayısız kez hayır dua aldım.

Eşiniz Kenan Özcan Söke’de siyasi kimliğiyle tanınan bir isim. Kendisiyle nasıl tanıştınız, görücü usulü mü?

Selma Yazıcıoğlu Özcan; Kendisiyle Söke Lisesi’nde öğrenim gördüğü yıllarda tanıştık. O zamanlar 1980 öncesi her ne kadar siyasi eğilimler söz konusu da olsa hoş bir ortam vardı. Kenan, parasız yatılı olarak okuyordu. Kenan ile birlikte parasız yatılı okuyan öğrenciler şimdiki gibi elenmiş ya da torpilli değil kalbur üstü çocuklardı. Kenan çok iyi kompozisyon yazıyordu. Fakat ben de fen bölümü öğrencisi olmama rağmen çok iyi kompozisyon yazardım. Hep ‘10’ alırdım. Aynı sınıfta okumadık ama aramızdaki bu tatlı rekabet bizi bir araya getirdi. Kendisiyle 1981 yılında öğrenim hayatlarımız sona erdikten sonra evlendik.

Bu evlilikten 2 çocuğunuz var. Bize çocuklarınızdan ve mesleki kariyerlerinden bahseder misiniz?

Selma Yazıcıoğlu Özcan; Bilgisayar Mühendisi olan Kerem, ABD’de Siemens firmasında çalışıyor. Kerem evli ve bize 2 torun bağışladı. Kızım Ayşenur 29 yaşında ve halen bekar. Kendisi 1.5 yıl Güney Asya, Bangladeş ve Jacarta’da kimsesiz ve AIDS taşıyıcı çocuklar için gönüllü faaliyetler yürüttü. Daima insanlara faydalı olmak için gecesini gündüzüne katıyor. Bu kafayla giderse evliliğe vakit bulacağını da sanmıyorum.

“AĞABEYİM HER ZAMAN DOĞRULARI SÖYLERDİ AMA…”

Türkiye’nin sevip saydığı hatta hayatından birtakım kesitlerin TV dizisine çevrildiği ağabeyiniz Recep Yazıcıoğlu’yu bir de sizin ağzınızdan dinleyebilir miyiz, Çocukluk ilişkilerinden hayata gözlerini yummadan önceki tüm sürece dönük ilişkileriniz nasıldı?

Selma Yazıcıoğlu Özcan; Ağabeyim vefat ettiğinde 55 yaşındaydı. O’nu kelimelere sığdırmak zor. Kendisiyle aramız 10 yaştı. Recep ağabeyim, Sait ağabeyim ve Leyla ablama nazaran çok düzenli, tertipli biriydi. Kendisinde büyük bir güven vardı. Her yönüyle bizi koruyup kollardı. Mesela oynadığımız oyunlara bazen müdahale de bulunurdu. Top oynuyorsak topu en uzağa kim atabilir diye bizi teşvik ederdi. Mükemmeliyetçiydi, yapılan iş neyse en iyisini yapmak gerektiğini söylerdi. İlk kaymakamlık döneminde bize habire nutuk atardı, uyarırdı. Benle yapı olarak benzediğinden üzerime de düşerdi, üniversite yıllarında da sık sık tembihlerde bulunurdu. Hiç unutmam şu sözünü; “Okulun bitecek, seninle siyaset yapacağız” Ancak kendisi de siyaseti nasıl yapacağını bilmiyordu netice olarak siyasetin kurbanı oldu. O her zaman doğruları söylerdi ama insana her zaman doğruları söyletmiyorlar.

“AĞABEYİM DE ADNAN KAHVECİ GİBİ BU MEMLEKETE FAZLAYDI”

Ağabeyiniz Recep Yazıcıoğlu’nun talihsiz kaza sonucu vefatı nedeniyle türlü komplo endişeleri var. Siz bu konuda net olarak ne düşünüyorsunuz?

Selma Yazıcıoğlu Özcan; Çok şey söylenildi. Biz kazayı duyunca arabayla yola çıktık gidene kadar telefonumuz hiç susmadı. Yolda kazanın olduğu yerden geçerken hiç kaza olacak bir yer gibi gelmedi bana. 3 şeritli bir yol, bilemiyorum. Aracı kullanan şoförü sorgulamışlar ancak bir şey çıkmadı. Netice olarak daha birçok şey yapacak bir yaşta kendisini kaybettik. Net bir şey ortaya çıkmadı. Adnan Kahveci’nin de başına gelenler ortada. Hiç unutmam Adnan Kahveci 1993’te trafik kazasında hayatını kaybettiğinde Recep ağabeyim Söke’de bizimleydi. Recep ağabeyim Kahveci’nin vefatı için ‘O bu memlekete çok fazlaydı’ demişti. Ağabeyim de fazlaydı. Türkiye’ye 13 yıldır sayısız hizmetler kazandıran AK Parti’nin kuruluş döneminde teklifte bulunulduğunu biliyorum.

“BABAMIN ÇOCUKLUK YILLARINDAKİ ÖNGÖRÜLERİ BİR BİR TUTTU”

Bize babanız Mustafa Yazıcıoğlu’ndan da kısaca bahseder misiniz?

Selma Yazıcıoğlu Özcan; Klasik bir müftü duruşundan ziyade farklı bir insandı babam. Söke’yi sevdi, Söke de O’nu sevdi. Kendisi acayip bir öngörü sahibiydi, ağabeylerimin çocukluk yıllarındaki öngörüleri bir bir tuttu. Babamın bahsi açıldığında sık sık anlatılır. Henüz daha çocuk yaşlarında Sait ağabeyimi işaret ederek ‘Bunu Diyanet İşleri Başkanı yapacağım’ yine Recep ağabeyimi işaret edip, ‘Bunu da Vali yapacağım’ sözleri için diyecek söz bulamıyorum. Kaldı ki bu sözlerinden ötürü hayalperest olarak da nitelenmiştir. Mesela küçük ağabeyim Sait tıp tahsili istemişti ama babam ilahiyat eğitimi konusunda diretmişti. Nur içinde yatsın üzerimizde çok emeği var.

“AYDIN KABUĞUNU KIRMALIDIR”

Peki yıllarca çocuk doktoru ve en son çocukluk yıllarınızın geçtiği Söke’de Devlet Hastanesi Baş Hekimi olarak görev yapıyor olmanıza rağmen neden görevinizden istifa ederek siyasete girme gereksinimi duydunuz?

Selma Yazıcıoğlu Özcan; Çocukluk yıllarımda Merhum Başbakan Adnan Menderes’in idamına ilişkin o süreçte yayınlanan Hayat Dergisi’ndeki fotoğraflar sayesinde, dün gibi hatırlıyorum. Menderes’in idamına babam çok tepkiliydi. Babam, Menderes’in asılmasından ötürü mevcut yönetime muhalif tavrından ötürü sürgünlere gönderildi, görevden alındı. Siyaseten ailemizin sağ görüşü de babamın duruşu nedeniyle ortada. Netice itibariyle AK Parti’nin de duruşu bellidir. Fakat özünde babam demokrat bir adamdı. 1980’li yıllarda SHP’den bile millete hizmet edeceğine inandığı doktor bir adayı, ‘Bu adam memlekete hizmet eder’ diyerek desteklediğini iyi hatırlıyorum. Ben Aydın’a sağ-sol ayrımı gözetmeksizin hizmet etmek istiyorum. Nasıl ki ağabeyim yıllar önce Valilik yaparak Aydın’a hizmet etmiş ve kalıcı izler bırakmışsa kız kardeşi olarak ben de hizmete talibim. Aydın artık kabuğunu kırmalı, ortak akıl ile yönetilmeli. AK Parti kimilerince eleştirilse de Türkiye’ye büyük bir değişim yaşattı. Bu değişim artık tüm yönleriyle Aydın’da da hissedilmelidir. Eğitim, sağlık ve birçok alanda büyük değişiklik yaşandı. Yıllarca koalisyon hükümetlerinin bir sonraki yönetime bıraktığı enkazlar ortadadır. AK Parti bu millete hizmet odaklı siyasetin üretildiği bir yapıdadır.

“ÖZLEM ÇERÇİOĞLU POPÜLİST BİR SİYASETÇİDİR”

Türkiye’de son dönemde kadın siyasetçiler kısmen ön planda tutulmaya başlandı. Özellikle AK Parti milletvekili liste sıralamalarında kadın adaylara da öncelik tanıyarak farkındalık yaratmak istiyor. Bu bağlamda Aydın’da 30 Mart Yerel Seçimleri’nde büyük başarı sağlayan CHP’li Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu’nu hemcinsiniz olarak nasıl değerlendiriyorsunuz?

Özlem Çerçioğlu, popülist bir siyasetçidir. Yapılan hizmetlere karşı müthiş algı oluşturuyor. Sağlık Bakanlığı’nın evde sağlık hizmetlerine ben bizzat katılıyorum. Çerçioğlu’nun Aydın’da AYBA dahil yaptığı hizmetlerin kısmen AK Belediyeciliğin adeta bir kopyası olduğu da su götürmez bir gerçek. Ancak AYBA’nın hizmet götürdüğü bazı ev ahalisine parti kaydı şartı öne sürülmesi kulağımıza kadar geldi. Aydın Bölge Koordinatörü Fatih Akkentli içi dışı bir çocuk fakat Çerçioğlu, algı yönetimi noktasında fazla başarılı. Şu da var ki 30 Mart Yerel Seçimleri’nden sonra gözle görülebilir bir hizmet halen yok.

“MAL VARLIĞIMIZ AZ HAYIR DUA ÇOK”

Mesleki kariyeriniz dolayısıyla Aydın’ın Batı Bölgesi’nde ciddi oy potansiyeliniz olduğu öne sürülüyor. Kuşadası ve Söke’de Devlet Hastanesi Baş Hekimi olarak görev yapmanız size ve partinize olan teveccühü arttırabilir mi?

Çocuk doktoru olarak hastalarım ve personellerimle ilişkilerim çok samimidir. Kuşadası’nda görev yaptığım yıllarda yıkılacak olan hastaneyi derleyip toparladım. Hasta yataklarına kadar birçok eşyanın değişmesini sağladım. Söke’de de dahi hastaneye kadın elini değmiş olduğunun söylenmesi beni çok mutlu ediyor. Geçmiş yıllardan günümüze özel muayenemde dahi paralı-parasız faydamın dokunduğu hastalarımın sayısı bir hayli fazla. Siyasete de kadın elinin değmesi kısmen bir kriter ancak güzel işler yaptık. Söke Devlet Hastanesi’nde acil servisi büyüttük, yeni yollar yaptık. Toplum Ruh Sağlığı Merkezi açtık, insanlarımız çok mutlu. Asosyal, ruh sağlığı bozuk birçok çocuğumuzu topluma kazandırdık. Bunlar elbette AK Parti Hükümeti’nin politikası ve destekleri sayesinde mümkün oldu. İdarecilik zor iş ancak benim kapım herkese açık. Birebir insanlarla ilgilenmek haz aldığım bir iş. İdarecilik yıllarımda kapımıza gelen kimseyi geri çevirmedim. Ben hasta ve çalışanlarımın mutluluğunu hep bir arada değerlendirdim. Tüm bunlar elbette bir teveccüh doğuracaktır. Personellerim bana ‘abla’ diye hitap eder. Bana ‘Oy vermeyim başhekimliğe geri dönsün’ diyen personellerimiz olduğunu biliyorum, sevildiğimi hissetmek dolaylı olarak da özgüvenimi artırıyor. Ben 4 yıl yöneticilik yaptım, aldığımız para belli. Söke’de bazı panjurlarının açılmadığı bir evimiz var. Bir de bir yazlığımızla İstanbul’da yeni aldığımız 1+1 dairemiz var, onunda yıllarca taksitini ödemekle yükümlüyüz. Mal varlığımız az hayır dua çok.

Halinizden şikayetçi misiniz?

Hayır, ben işimden ve durumumdan memnunum. Keyifli bir iş yapıyorum. Baktığım çocukların çocukları geliyor artık kucağıma. Hatırlarım eskiden Savuca ve Sazlı’dan çocuklarını tedavi ettiğim ve maddi yönden iyi olmayan kesim halen kendi çocuklarını başhekim olmama rağmen bana tedavi ettirebilmek için kapıma kadar geliyor Söke Devlet Hastanesi’nde. Ben onları anlıyorum, onlar beni. İllaki çocuklarına benim elim değsin istiyorlar.

“SOL PARTİ SEMPATİZANLARINDAN BİLE OY ALIRIM”

Söke ve Aydın için ne yapılmalı peki, siyasete atılmadan önce bu konulara da kafa yordunuz mu?

AK Parti’de Milletvekili aday adaylığımı duyurmadan önce Sait ağabeyime sordum, kendisi bana kendi kararımı kendim vermemin doğru olacağını söyledi. Son bir iki gün hatta bana göre gırgıra vurarak istihare namazımı kılmamı söyledi. Bana çevremden hep olumlu tepkiler geldi süreç dahilinde. Birçok insan samimiyetle destekçi olduğunu söyleyerek beni teşvik etti. İnanın sol parti sempatizanlarından bile oy alacağıma eminim. Söke ve Aydın için yapılması gerekenler belli. Öncelikle Aydın ortak akıl ile yönetilmelidir. Şu parti, bu parti ayrımı bir kenara bırakılmalı. Söke ve Aydın’ın tüm yönleriyle civar ilçelere nazaran geri kalmışlığı ortada. En basitinden nüfusu yüz binin üzerinde olan Söke’de halen Kadın Sığınma Evi ile Gençlik Merkezi’nin kurulamamış olması, Aydın’da istihdama katkı sağlayacak sektörel işletmelerin azlığı kanayan bir yaradır. Ben Aydın’ın bir an önce doğru hamlelerle artık kabuğunu kırmak zorunda olduğuna inanıyorum. Bu bağlamda üzerime düşen neyse yapmaya hazırım.

“İLGİLİLERDEN HİZMETİ SÖKE SÖKE İSTEYECEĞİZ”

Peki ya seçilemezseniz…

Yıllardır Aydın’ın batı bölgesinde iktidar milletvekilimiz yok. Siyasetteki heyecan çok farklı belki hayal kırıklığına uğrayacağım ama Aydın ve batı bölgesi için bir şey yapabilirsek ne mutlu bize. Bu dönem Söke’de 6 aday adayı var. Benim sonuçta dönebileceğim bir mesleğim var belki hayal kırıklığım çok büyük olmayacak ama ben artık Aydın’a olan hizmetimin daha geniş kapsamda olmasını arzuluyorum.

Milletvekili proje mi yapar? Sizin projeleriniz nedir Selma Hanım?

Milletvekili genel ölçekteki sorunlara kanalize olarak çözüm üretir. Mesela Söke’de bir OSB’dir gidiyor. İl Genel Meclisi üyeleriyle kaymakamımız büyük emek sarf ettiler ancak katedilen mesafe ortada. Yıllardır öylece duruyor. Ortaklar OSB bile aldı başını yürüyor. Söke Çayı için yıllardır halen projelerden ibaret laflar var, öyle çirkin duruyor ki yanından geçerken utanılası bir durumda. Ben Söke Çayı üzerindeki dükkanların olmadığı yılları hatırlarım, her sene bir iki kişiyi ölüme sürüklerdi. Söke Çayı yıllarca mezbelelik olarak kullanıldı. Eskişehir’deki Porsuk Çayı modeli neden örnek alınamıyor. Bu belediyecilik işi ama artık Söke’de ve Aydın’da bir şeyler yapılsın. Biz üretilen projelere çözüm için katkı sağlamak isteriz. Vatandaş en çok milletvekillerinden hizmet istiyor.

Türlü polemiklerden ziyade Aydın’a kadın siyasetçi olarak katacağınız üslup farkı ne olacak?

Vatandaş, milletvekilinden daha çok iş takibi istiyor oysa kent vizyonuna katkı sağlamak gerekir. En son benim başhekimliği görevini yürüttüğüm Söke Devlet Hastanesi’nde su faturaları katı atığa bağlı olarak 3 kat arttı. Nerdeyse binde beş bine tekabül ediyor desek doğrudur. Bunu vatandaş da eleştiriyorsa burada bir düşünmek lazım. Polemik değil çözüme dönük eleştirilerimiz elbette olacak. AK Parti’nin kadın siyasetçilere verdiği önem ortada. Çerçioğlu, kısmen fakir fukaraya sosyal belediyeciliğin hizmetlerini ağır aksak sağlıyor ancak halk genel hizmetleri de iyi görüyor. Benim Kuşadası ve Söke başhekimliği görevlerimde çalıştığım kurumlara sağladığım katkılar ortada. Sağlık Bakanlığımızın da katkılarını yok sayamayız. AK Parti’nin iktidar gücü tüm yönleriyle Aydın’da her alanda hissedilmelidir. Bu noktada direkt müdahil olacağımız konular bellidir. İlgililerden hizmeti söke söke isteyeceğiz. 


Kaynak:

"Ağabeyim yaşasaydı birlikte siyaset yapacaktık", MURAT TAN, http://www.aydindenge.com.tr/siyaset/31/03/2015/agabeyim-yasasaydi-birlikte-siyaset-yapacaktik
Share:
Devamı...

25 Kasım 2020 Çarşamba

Adnan Şahin: ‘Mutlaka görülmeli’ bitti artık ‘mutlaka yaşanmalı’

Muhammet NegizKasım 25, 2020Tokat, Turizm Hiç yorum yok


Adnan Şahin: ‘Mutlaka görülmeli’ bitti artık ‘mutlaka yaşanmalı’

30.03.2019

(...)

RECEP YAZICIOĞLU dönemin siyasetçilerinden aldığı güçle ve elbette vizyonu ile Almus Gölü’nde su kayağı, 1985 yılında Tokat’a dört yıldızlı otel, tarihî anıtlar için kitaplar, turizm personeli yetiştirmek için kurslar açan VALİ. Ne kadar olmuş o vizyondan bugüne koskocaman otuz yıl. Bakıyorum ne olmuş o günden bugüne, ne değişmiş olumlu yönde? Korkarım TOKAT hep kaybetmiş. Tokat’ın çevresindeki illere bir bakın. Amasya turizmde Tokat’ı ona, Sivas yirmiye katlamış. Tokat, Amasya ve Sivas’ın tam ortasında. Sizce ne olmuş?

Kaynak:
https://www.turkiyegazetesi.com.tr/yazarlar/adnan-sahin/607269.aspx
Share:
Devamı...

3 valiye dava

Muhammet NegizKasım 25, 2020Dava, Erzincan İl Özel İdare, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı Hiç yorum yok

3 valiye dava

15.02.2001 

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, ‘’Paraşüt Operasyonu’’ndan sonra Kilis Valiliği’nden alınarak merkez valiliğine atanan Güner Özmen hakkında dava açtı. ‘’Paraşüt Operasyonu’’ soruşturmasını yürüten Ankara DGM Cumhuriyet Savcısı Talat Şalk’ın Kilis eski valisi Güner Özmen hakkında Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na yaptığı suç duyurusuna ilişkin soruşturma tamamlandı.


Savcılık, ayrıca Erzincan eski Valisi Recep Yazıcıoğlu hakkında da, Erzincan Valiliği yaptığı dönemde, Erzincan İl Özel İdare bütçesinden merkez ilçe ve köylerine ekonomik ve sosyal gelişmelerinde kullanılacak paraları aktarmadığı, bunun yerine bu paraları dernek ve vakıflara aktardığı ileri sürülüyor. Yazıcıoğlu’nun da, yine Türk Ceza Kanunu’nun görevi kötüye kullanma fiilini düzenleyen 240. maddesine göre cezalandırılması isteniyor. Yazıcıoğlu hakkında ayrıca TCK’nın 80. maddesinin uygulanması talep edildi.


Kaynak: 
https://www.turkiyegazetesi.com.tr/Genel/a98765.aspx

Share:
Devamı...

Hikmet Köksal: Marmara depreminden sonra ne değişti?..

Muhammet NegizKasım 25, 2020Çadır, Deprem, Erzincan Depremi, Hikmet Köksal Hiç yorum yok

Hikmet Köksal: Marmara depreminden sonra ne değişti?..
02.11.2020

Bu sorunun cevabını ancak çoğumuzun yaşadığı deprem tecrübelerini mukayese ederek verebiliriz. Değişmeyen şey coğrafyamızın gerçeği olan deprem. Dün vardı yarın da olacak. Değiştirmeye çalıştığımız şey ise kusurlu binaların zemini, yapımı ve afet sonrası ilk yardım ve kurtarma kapasitemiz.
Hayatı tanımadan 1939 depremi sonrası yapılan adı muvakkat ahşap Kızılay binalarında deprem hikâyeleri dinleyerek büyüdük. Mevsimin sert kışı, ulaşım imkânlarının zorluğu, yıkımın bütün bir Kelkit vadisini kuşatması, ölü ve yaralı sayısının çok yüksek olması felaketi bir yıkımdan çok daha yukarılara taşıdı. Eskiler buna “Şehir Göçtü” derdi. Artık şehir yerinde değil başka bir yere konuşlanacak demektir.

Sonra 1992 depremi derken 1999 Marmara geçtiğimiz yıl Elâzığ ve Malatya depremlerini yaşayarak ne olduğunu öğrendik. Enkazdan çıktık, enkazdan insanları çıkardık. Çadırlarda çamur içinde enine boyuna depremi ve sonrasını sahada yaşatarak öğrendik.

Deprem bu defa İzmir’i vurdu. Merkez üssü Seferihisar ilçesi açıkları olan 6,6 büyüklüğünde Seferihisar'ın yanı sıra kent merkezi ve çevre ilçelerde yoğun olarak hissedildi. İzmir'de bazı binalar yıkıldı, çok sayıda binada da hasar oluştu. Bu satırları yazarken ölü sayımız 51 yaralı sayımız ise 896 idi... 

İzmirlilerin deprem sahasında kalan bölgelerde hayatı bundan sonra uzunca bir süre farklı olacak. Deprem uzmanları depremin ne olduğu hakkında geçmişte olduğu gibi ekranlarda hararetli tartışmalar yapacaklar birkaç gün sonra hava yumuşayacak ve İzmir depremi de daha öncekilerin arkasında, arşivlerdeki yerini alacak.

“Depremle yaşamayı öğrenmek” demek yapıların uygun zeminde, projelerine uygun ve projede belirlenen malzemelerle inşa edilmesidir. Rahmetli Mete Işıkara hep “deprem öldürmez bina öldürür” derdi.

Ancak bizim “depremden sonra neyi değiştirdiğimiz” hep deprem sonrası yaralı kurtarma ve ortaya çıkan enkazı kaldırma kabiliyetimiz ile ölçüldü. İzmir depremi sonrası ilk yardım, enkaz kaldırma, yaralıların tedavisi, barınma gibi konularda müdahale yeteneğimizin aldığı mesafe Marmara depreminden sonra açıkça ortaya konmaktadır.

Geçmişe baktığımızda ise konuşulan, Merhum Vali Recep Yazıcıoğlu’nun “Afet yönetiminde beceriksizliğimizden değil bu mübarek çadır yetersizliğinden sınıfta kaldık…” diyerek hayıflanmasıydı. Artık kimse çadır bulamadığı, ambulans gelmediği, enkaz kaldırılmadığı, için valiyi istifaya davet etmiyor. Depremle mücadele farklı bir boyutta.

İşin asıl ve önemli yarısı depremden önce alınması gereken tedbirlerle alakalı. İddialı bir söz ama derler ki: “Bir afetle savaş, afet öncesinde kazanılır veya kaybedilir...”

Dün gece enkaz başında bir baba enkazda kalan kızının çıkarılması umudu ile beklerken kendisine uzatılan mikrofona “Kızım hep söylerdi, bu bina çok sakat deprem olsa başımıza yıkılır...” diyerek dertleniyordu.

Yapıların deprem mukavemeti güncellenen yöntemlerle ölçülebiliyor. Hayli mesafe alınan bu ölçüm ne kadar tamamlanırsa ve gereği yapılıp sicili bozuk olanlar yıkılırsa gelecekteki kayıplarımız o ölçüde azalacaktır.

Bence deprem öncesi tedbirlerin merkezî ayağı mevcut yapıların eğer hâlâ ölçümü yapılmayan varsa incelemeye alınması ve zayıf olanların güçlendirilmesi ıslahı mümkün görülmeyenlerin ise hemen yıkımının yapılmasıdır.

Bu yapılmadığı takdirde diğer tedbirler felaketin boyutunu küçültmez. Afetle mücadelede aldığımız mesafeyi görmek için depremi beklemeye gerek yok...

Kaynak:
https://m.turkiyegazetesi.com.tr/yazarlar/hikmet-koksal/616025.aspx


Share:
Devamı...

Türkiye'nin iki yüzü

Muhammet NegizKasım 25, 2020Düşünen Vali, Köşe Yazısı, Polis Hiç yorum yok


Türkiye'nin iki yüzü

17.10.1999 

Kim ne derse desin, Türkiye sanayi ülkesi ve dünyanın 16'ncı büyük ekonomisine sahip.


Kim ne derse desin, Türkiye sanayi ülkesi ve dünyanın 16’ncı büyük ekonomisine sahip. Petrol, doğalgaz veya maden gibi tek ürüne dayalı da değil, sanayisi çok çeşitli üretim yapan bir ekonomi. Ekonomileri tek ürüne dayalı ülkelerin malına talep azalsa, o ülke bir gecede fakirleşir ve hemen baş aşağı düşer. Türkiye’de ise biri düşse, öbürü yükseliyor ve bileşik kaplar misali yine ekonomi ayakta kalıyor. 30 sene önce çengelli iğneyi ithal eden Türkiye, bugün binlerce ürün ihraç ediyor. Hizmet sektörü baş döndürücü hızla gelişiyor. Turizmde, taşımacılıkta, müteahhitlik hizmetlerinde çoğu ülkeyi solladık. GAP’d#ki gelişmeler çok ülkenin dikkatini çekiyor. Genç nüfusumuz cazibe merkezi. Akarsuyumuz, tarıma müsait arazimiz bol. Enerji, ulaşım, havaalanı gibi alt yapı tesisleri kurulu. Daha dün Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu bir rapor açıkladı:

 Türkiye’de kişi başına düşen milli gelir 6 bin 470 dolar. 

Bu rapora göre ülkemizin Gayri Safi Milli Hasılası (GSMH) da 400 milyar doların üstüne çıkıyor. İyi değilse de, kötü sayılmaz. Madalyonun öbür yüzünü çevirdiğinizde ise, ekonominin hızını kesmeden büyümeyi sağlayacak olan yatırım için gerekli paranın olmadığını görüyoruz. Hazine tam takır. Anadolu’nun her bir köşesi iştahla yatırım yapıyor. Devletten kredi bekleyen de yok ama vatandaşın tasarrufunu devlet sünger gibi emiyor. Banka kredilerinin yanına yanaşılmıyor. Reel olarak yüzde 30’ları bulan krediyi kim alıp da yatırım yapar?.. 

Sanayici de rantiye oldu. Fil gibi ortalıkta dolaşan devlete borç veriyor ve ayakta duruyor. Ülkede sanayi büyüdü, nüfus arttı. Yeni enerjiye, yeni yola, yeni barajlara ihtiyaç var. Fert başına düşen milli gelirin 15 bin dolara çıkması gerekiyor. Devletin parası yok ki, bu dev yatırımları yapsın, bu kadar işi başarsın!.. 

Özel sektörün hem gücü yok, hem de böyle bir ortamda yatırım yapmak intihar demek. Bu kilitlenmenin sebebi belli: Yüksek enflasyon ve aşırı faiz. Bugün yarın Bütçe görüşmeleri başlayacak. Hükümet, memura yüzde 25 zam verip, fedakârlık isteyecek. Memurun fedakârlık yapmaya takati kalmadı. Yine sokaklara dökülüp, hak arayacak!.. Kamu yatırımları durdu. Devlet; borç alıp, borç ödeyen bir makineye döndü. 

ÇARE NE? 

Durumun iyi olmadığını hepimiz görüyoruz. Çare ne?.. Kaynakları arttırmak lâzım. Onun yolu da vergiden geçer. Sanayici, esnaf, serbest meslek sahibi para kazanmıyor ki; vergi ödesin. Hazine bonosu, tahvil ve repoya para yatıran rantiyeye yüklensen; paranın maliyeti artıyor: Konulan verginin manası kalmıyor. Devlette yok, millette yok. Peki bu koca ülkenin yarım kalan yatırımlarını kim tamamlayacak? Tek çare, yabancı yatırımcıya kaldı. Yabancı sermaye ise nazlı. Kendisini riske atmak istemiyor. “Gelirim ama şartlarım var” diyor ve istikrarlı bir ekonomi için gerekli olan reformların bir an önce tamamlanmasını istiyor. Adamlar Türkiye’ye geliyor, yatırım yapıyor. Bütçe yapacaklar, enflasyon mani oluyor. Sermayeleri durduğu yerde eriyor. Onun için, “Babam biz bu işin içinden çıkamıyoruz. Enflasyonu düşürün, reel faizleri 4-5 puana çekin” diyorlar. Bu arada işin içine devletler de giriyor ve “Biraz da insan hakları” deyip, işi yokuşa sürüyorlar. 

GELİN YATIRIM YAPIN 

Yatırımların devâm etmemesi halinde ülkenin nerelere gideceğini en iyi eli taşın altında olan işadamlarımız biliyor. Bir araya geliyorlar ve, “Hadin attaya gidelim” diye el ele tutuşup, ülke ülke dolaşıyorlar. Yiyip, içip; “Komşu. Biz sizdeniz. Siz bizden. Gelin yatırım yapalım” diye ricada bulunuyorlar. Onların da aldıkları cevap aynı: “Reformları yapın.” İşadamı, bürokrat ve yabancı yatırımcı; “Reform” diye bastırınca, hükümet köşeye büzülüp kalıyor. Reform demek; köylüye, işçiye, memura daha az vermek demek. Kemerleri sıkmak, demek. Şimdi bütün gözler hükümette. Hükümet bugüne kadar, ne lâzımsa yaptı. Biraz daha dişini sıkar, acı reçeteleri yutarsa; 1-2 sene içinde Türkiye, toparlanır. Yok, “Ben bu işi yapamayacağım” deyip, havlu atarsa; işimiz zor. 

Bürokratın çilesi 

Son günlerde iki bürokratın sert çıkışını ve onların sonlarını hayretle gördük. Kimi kastettiğimi hemen anlamışsınızdır, sanırım: Orhan Güvenen ve Recep Yazıcıoğlu. Orhan Güvenen, başında bulunduğu Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) için bir konuşma yaptı ve “Olmayan bakanlığın sekreteryası gibi çalışıyoruz” dedi. 

Recep Yazıcıoğlu ise; “Polisten vali olmaz” diyerek; zihinleri bulandırdı. Bu iki bürokratın söyledikleri aslında birer kelimeyle geçiştirilemeyecek kadar çok. Hele Recep Yazıcıoğlu’nun söyledikleri ciltleri doldurur. Hiç birisi de yenilir yutulur şeyler değil. Kepekli ekmeğe kadar beyanı olan Recep Yazıcıoğlu, düşünen bir adam. Ağzını bağlasan, vücuduyla konuşuyor. Bir valinin kepekli ekmekle uğraşmasını doğru bulmuyorum. İle gelen bakanları karşılamak yerine konuşmak, bir şeyler yapmak hoş değil. Devletin, temel yapısına ters lâf eden bir adamın valilik yapması sakıncalı!.. 

Devlet kalkmış, fırınlar için nizamname hazırlamış. Her birisinin ne iş yapacağını kararlaştırmış. Fırınların, kepekli ekmek çıkaramayacağını kanuna bağlamış. Recep Yazıcıoğlu, kalkıyor; “Vatandaş kepekli ekmek yesin. Hem ucuz, hem besleyici, hem de ekonomik” diyor. Bak, bak, bak... Devletin kanunlarını, kararnamelerini, yönetmeliklerini hiçe sayıyor... 

Recep Yazıcıoğlu, kepekli ekmek satabilmek için ayrıca ‘Unlu Mamüller’ ibaresinin de gerektiğini bilmiyor mu?.. Bal gibi biliyor. Maksat, fırıncıları tahrik etmek!.. Birlik ve beraberliği bozmak. Böyle konuşanı dokuz vilayetten kovarlar ve sonunda Ankara’ya kızağa çekerler. Yapılanlar çok doğru. Böyle, çalıyı tersine sürüyen adamları ahalinin içine salıvermemek lâzım. Vatandaşı da isyankâr eder, baştan çıkarır. 

Güvenen’e de söyleyecek bir çift lâfım var: DPT, görevini 1983’te tamamladı. O çatı altında yetişen Rahmetli Özal, arkadaşlarını da alıp, o kurumun içini boşalttı. Ondan sonra da, Türkiye; plânlama yerine serbest piyasa ekonomisine geçti. Şimdi de liberal oldu. Siyasetçiler kalkıp; “Ekonominin lokomotifi tekstildir. Yatırım yapın, teşvik verelim” dedi. Türkiye, tekstil makineleri hurdalığına döndü. Global kriz oldu da, yanlış yatırıma fren geldi. Bırak hocam, dağınık kalsın. Olmayan bakanlık, diyerek; sağa sola kılçık atmanın hiç manası yok. Kimse duymaz. Sana tavsiyem: Kuyruğunu topla, bir köşede otur.

Kaynak:
https://www.turkiyegazetesi.com.tr/Genel/a25239.aspx
Share:
Devamı...

Erzincan Valisi Yazıcıoğlu: "Ders almalı ders vermeli"

Muhammet NegizKasım 25, 2020Deprem, Deprem Mühendisliği, Deprem Projesi Hiç yorum yok

Erzincan Valisi Yazıcıoğlu: "Ders almalı ders vermeli"


Erzincan’ın yeniden imarında önemli payı bulunan Yazıcıoğlu, “Önceki depremlerden ders alsaydık, bunları yaşamazdık” diyor ..

Erzincan Valisi Recep Yazıcıoğlu Türkiye’nin batısını sarsan onbinlerce insanımızın ölümüne bir o kadar insanımızın da yaralanmasına neden olan deprem felaketiyle ilgili gazetemize ilginç açıklamalarda bulundu. Yazıcıoğlu’nun deprem konusundaki sorulara verdiği cevaplar şöyle: 

- Deprem bilançosu neden bu kadar ağır oldu? 

7.4 şiddetinde çok büyük bir deprem yaşadık. Nedeni ise açık; bölgedeki zemin şartları da çok elverişsiz. Binalarımız depreme dayanıklı değil, ‘Deprem Mühendisliği’ yok, deprem projeleri yok, yüksek katlı binalara müsaade edilmiş. Zaten bizim binalarımız leylek bacağına benzer. İşçilik sıfırdır. Kolon kiriş bağlantıları, demir donatısı ondan sonra deniz kumu. Yani nereden bakarsanız bakın bütün olumsuzlukların hepsi bir arada. 

- Sizin gözlemlediğiniz sıkıntılar neler? 

Önce biz depreme hazırlıklı değiliz. Nedir bunlar? En basiti barınmadır. Biz Erzincan depreminde nasıl çadırda sınıfta kaldıysak şimdi burada da sınıfta kaldık. Çünkü yeterli miktarda stok yoktu. İşte 25 bin diye ifade edildi. Ben hep haykırdım Erzincan depreminden sonra ‘1 milyon stokumuz olsun’ diye. Bir de artık bu çadırlar da yenilenmeli öyle bir asırlık, iki asırlık görüntüler hoş görüntüler değil. Sivil Savunma konusunda da sınıfta kaldık. Sivil savunmanın yetersizliği Erzincan depreminde zaten ortaya çıkmıştı. 

DERS ALMIYORUZ

 - Erzincan depremi ders olmadı mı? 

Deprem öncesindeki bütün bu eksiklikler duyarsızlıklar depremde meyvesini veriyor. Biz unutuyoruz. Bizim toplumsal hafızamızda sıkıntılar var. Çok çabuk unutuyoruz. Çok çabuk gündem değişiyor. Gündem değişince bu konudaki düzenlemeler de alt sıralarda kalıyor. Unutkan milletiz ya... İhmali olanları da unutuyoruz. Burada da öyle olacak. İhmali olanların cezalandırılacağını zannetmiyorum. Tabii burada haberleşmenin çökmesi çok ilginç. Bunun ciddi bir şekilde araştırılması lazım. Uydu haberleşmesinin olduğu bir dönemde çok enteresan, hadi kablolu telefonlar olabilirde cep telefonları niye çöküyor. 

- Sizin Koordinatör Vali olacağınız söyleniyor aslı var mı? 

Yok bize böyle bir teklif, böyle bir şey olmadı. Biz bunu basından duyuyoruz. Oraya bir kişiyi gönderelim bu işin üstesinden gelsin öyle bir şey yok. Oradaki yönetim takviye edilmeliydi bu da yapıldı. Oraya tepeden inme bir adam konulduğu zaman hiçbir şey yapılamazdı. Bunlar fanteziden ibaret. 

BETON FACİA GETİRİYOR

 - İnşaatçılığı bilmiyor muyuz? 

Bizim üniversiteleri de ben eleştiriyorum. Çünkü bizim üniversitelerimiz betonu öğretiyorlar. Çelik binayı öğretmiyorlar veya yeteri kadar öğretmiyorlar. Bizim mühendislerimiz çelik binayı, prefabrikasyon binayı bilmiyor. Halbuki bizim fabrikalarımız prefabrik yapılıyor. Dolayısıyla o anlamda bir yetersizliğimiz var. Bizde tek alternatif beton bina. Bu konuda uzmanların ifadesi şu; ‘dünyada en fazla beton ve demir kullanan ilk 5 ülke arasına giriyormuşuz. Bu bir faciadır. Bu betonarmeyi beceremiyoruz ve çok pahalı bir olay. İnsanlar pres oluyor, insanlar ölüyor. Gerek Avrupa’da gerek ABD’de prefabrikasyon çok yaygındır. 

- Sizce bundan sonra gereken tedbir alınır mı? 

Bundan sonra gereken önem verilecek ister istemez. İmar planlarının hazırlanması, zemin etütleri, belediyelerdeki laboratuvarlar, belediye meclisindeki duyarsızlıklar masaya yatırılmıştır. Depremden sonra bu tür duyarsızlıkların olmayacağını düşünüyoruz. Ama bu çok pahalı bir ders olmuştur. Bu kadar pahalı ders yerine, Erzincan, Dinar ve Ceyhan ders olmalıydı. Ama o bölge zaten fay hattı üzerine kurulmuş. Orada bu kadar yüksek katlı binaları ve deniz kumu ile bina yapılması çok enteresan.

Kaynak:
https://m.turkiyegazetesi.com.tr/Genel/a21467.aspx
Share:
Devamı...

Sıradışı bir insanın kaybı

Muhammet NegizKasım 25, 2020Bürokrasi, Kişilik, Köşe Yazısı, Vefat Hiç yorum yok


Sıradışı bir insanın kaybı

05.09.2003

Recep Yazıcıoğlu’nu mübarek 3 ayların ilki olan recep ayı’nda kaybettik. İsmi “Recep” olduğuna göre demek ki bu ayda doğmuş. Doğduğu ayda bu dünyadan ayrılmak ne ibretlik bir durum... Recep Yazıcıoğlu, valiydi. Devleti temsil ediyordu. Okumuş, hem vali olmuş hem adam olmuştu. Tek başına bir düşünce kulübü gibiydi. Bir Türkiye sevdalısıydı. Devletin mümessili olduğu halde hiç çekinmeden devlete en ağır eleştirileri yöneltiyordu. Devletin küçülmesi gerektiğini ilk dile getirenlerden biriydi. Bürokrasiyi iyi tanıyordu. Bürokrasi hantaldı, işi geciktiriyordu, vatandaşa eziyetler ediyordu.


Recep Yazıcıoğlu’nu mübarek 3 ayların ilki olan recep ayı’nda kaybettik. İsmi “Recep” olduğuna göre demek ki bu ayda doğmuş. Doğduğu ayda bu dünyadan ayrılmak ne ibretlik bir durum... Recep Yazıcıoğlu, valiydi. Devleti temsil ediyordu. Okumuş, hem vali olmuş hem adam olmuştu. Tek başına bir düşünce kulübü gibiydi. Bir Türkiye sevdalısıydı. Devletin mümessili olduğu halde hiç çekinmeden devlete en ağır eleştirileri yöneltiyordu. Devletin küçülmesi gerektiğini ilk dile getirenlerden biriydi.

 Bürokrasiyi iyi tanıyordu. Bürokrasi hantaldı, işi geciktiriyordu, vatandaşa eziyetler ediyordu. Yazıcıoğlu ise bir halk adamıydı. Şahsında devlet adamlığıyla halk adamlığını birleştirmişti. Kahvede-pazarda-çarşıda halkıyla iç içeydi. Tabir caizse hiperaktifti. 

Cevval, kabına sığmaz bir yapısı vardı. Kendisi kabına sığmadığı gibi fikirleri de taşıyordu. Onun için kaymakamlığından beri gittiği yerleri mamur etti. Halkı devlete yaklaştırdı. 

Televizyonlarda uzun uzadıya fikri tartışmalara katıldı. Konferanslar verdi. Bu geri kalmışlık zincirini koparmak isteyenlerdendi. İkinci kere trafik kazası geçirdi. İkincisi üzüntü verici bir sonla noktalandı. Her ne kadar şoför hatası deniyorsa da düz yolda arabanın kontrolden çıkması şüpheli bir hadisedir. Turgut Özal gibi, yakın arkadaşı Adnan Kahveci gibi O'nunki de şüpheli. Her ne olursa olsun, neticede recep ayında doğan o sıradışı insan, yine recep ayında dünyaya veda etti. 

Mü’min kişiydi. Böyle birinin trafik kazasından ölüm rütbesi bellidir. Namusuyla yaşayıp sevilerek ölmek ne kadar güzel. İnsanlara hizmet için çırpındı. O insanlar şimdi O’na dua ediyorlar. İyi insandı, güzel insandı, mert insandı. Sıradışı bir valiydi. Öyle olduğu için de mütevazıydı. Cenab-ı Hak’tan af ve mağfiret diliyoruz. Güle güle Yazıcızâde Recep Bey!... Allah, yâr ve yardımcın olsun.


Kaynak:
https://www.turkiyegazetesi.com.tr/Genel/a178234.aspx
Share:
Devamı...

Haliç Toplantıları başladı

Muhammet NegizKasım 25, 2020Eleştiri, Haliç Toplantıları, Sistem Hiç yorum yok

Haliç Toplantıları başladı

05.11.1999

Feshane Festival Sarayı'nda düzenlenen "Haliç Toplantıları"nın ilkinde konuşan Merkez Valisi Recep Yazıcıoğlu: "Türkiye'yi yönetenler en şiddetli şekilde sistemi ve devleti eleştirmektedir."


Feshane Festival Sarayı'nda düzenlenen "Haliç Toplantıları"nın ilkinde konuşan Merkez Valisi Recep Yazıcıoğlu, "Türkiye'yi yönetenler en şiddetli şekilde sistemi ve devleti eleştirmektedir. Yani bize (sivri dilli) dendi, biz çok geride kaldık. En yüksek dozda sistem tenkidini, sistemden sorumlu olanlar yapmaktadır" diye konuştu. 


Yazıcıoğlu, Türkiye'de yasama, yürütme ve yargının da iç içe girdiğini ileri sürdü.

Kaynak:
https://www.turkiyegazetesi.com.tr/Genel/a27837.aspx
Share:
Devamı...

Atlar ayakta ölür(!) Bu lafı iyi anlamak lâzım...

Muhammet NegizKasım 25, 2020Köşe Yazısı, Vasiyeti Hiç yorum yok


Atlar ayakta ölür(!) Bu lafı iyi anlamak lâzım...

10.06.2004

Bu lafı iyi anlamak lâzım: -Ölürsem, mezarıma; "Hür, demokrat, adam gibi bir memlekette yaşayamadan gitti" diye yazın!.. (*) 

Bu sözü, Recep Yazıcıoğlu; daha önce hanımı ile birlikte geçirdiği bir trafik kazasında, ölümden dönünce söylemiş... Aynı fuarın ayrı standlarında kitap imzalamaktan gayri yakınlığımız olmadı hiç rahmetliyle. Fakat bu sözü üstüne; rahat olamayan insanları düşündüm... 

Her an dağıtılan evini toplamak için didinen annelerin "bana hiç rahat yok mu" diye feryat edişini düşündüm önce. Sonra sağlık, ve gıda, ve temizlik, ve eğitim, ve kültür, ve çevre, ve estetik, ve barış, ve huzur, ve adı her ne ise telaşlanılabilinecek bütün alanlarda koşturan (bazı) insanların terleyişini düşündüm... 

Farkında mısınız bilmem; durmak için, tembellik için, uyuşmak için iki sebep olabilir ancak... Birincisi; düzen-sistem kusursuz hale getirilmiş, ayak basılan topraklarda eksik-gedik kalmamış, ve yaşadıkları cemiyette yapılabilecek bütün işler bitirilmiş olan insanların halidir... İkincisi ise; hiçbir eksiği görmeyen, görse de umursamayıp; "bana ne, başkası yapsın" diyen vurdumduymazların hali!.. 

İlkini yaşamış atalarımız. Kanuni Sultan Süleyman han zamanında. Değil insanların, hayvanların bile sıkıntı çekmesine engel olunmaya çalışılmış o dönemde. "Kışın dağlarda aç kalan kurtları doyurmak" için, veya "çalışırken sakarlık yapan hizmetçilerin verdiği zararı tazmin etmek için" bile vakıflar kurulmuş... Çünkü büyük sultan, doğru seçimi yapmış; yetmiş küsur yaşına kadar at üzerinde yaşadığından tahtında rahatça oturamamış... Fakat bu muhteşem dönemde, özellikle İstanbul halkı ağlıyormuş... 

"Bundan daha güzel nasıl yönetilebilinirdik ki? Daha zengin, daha düzenli ve daha huzur içinde nasıl olabilirdik ki? Demek ki dünyanın sonu geldi çattı, yakında başımıza kıyamet kopacak" diyerek... 

Fakat kendi başşehrindeki insanlar bu kadar rahat olan padişah 70 küsur yaşına kadar at üstündeymiş, ve Almanya içlerine kadar Avrupa'yı, ve Asya ile Afrika'daki büyük toprakları ıslah ve imar etmeye çabalıyormuş... 

..... 

Yapılacak bir tek iş bile varken, ve en yakınımızdan en uzağımıza kadar yeryüzü huzur bulamamışken, bazı insanlar rahat edemiyor ve edemeyecekler de... Fakat, işte böyle/benzer şahsiyetlerin ardında açılan izden yürüyor çoğu insanlar... 

Biliyor musunuz, bu yazı merhum Vali Recep Yazıcıoğlu için bir methiye-güzelleme değildi. (O zaten insanlar için yaşadı ve ardında da on binlerce kendisini seven kişi bıraktı...) Bu yazı biz içindi... Bu yazı "sen" için, ve daha da önemlisi "ben" içindi bu yazı!.. Hani biraz daha "rahatsız" olalım diye çevremizden ve içinde bulunduğumuz şartlardan... Ve bu rahatsızlığın dürtüklemesiyle (ama, sırtüstü yatıp şikayet etmeyi hatırımıza bile getirmeden) ayağa kalkıp yürümeye, ve hatta koşmaya başlayalım diye... 

İşte bu yüzden; demiştim ya en başta: Şu lafın içindeki rahatsızlığı iyi anlamak lâzım: 

"Ölürsem, mezarıma; hür, demokrat, adam gibi bir memlekette yaşayamadan gitti, diye yazın!.."


 Yazdılar mı, vasiyetini yerine getirdiler mi, onu bilemiyorum... 

.......

 (*) Uzm. Dr. Köksal Pabuçcu’nun derleyip/hazırladığı “Adam gibi vali Recep Yazıcıoğlu” isimli kitap 218 sayfa...
Kaynak: https://www.turkiyegazetesi.com.tr/Genel/a207774.aspx
Share:
Devamı...

23 Kasım 2020 Pazartesi

Ömer Faruk Ünal: Doğrucuyu dokuz köyden...

Muhammet NegizKasım 23, 2020Adana Bahçe, Ardanuç, Bülent Ecevit, Doğa Sporları, Hamur, Kalkandere, Köşe Yazısı, Mehmet Kemal Yazıcıoğlu, Ömer Faruk Ünal, Prof. Mustafa Said Yazıcıoğlu, Turgut Özal, Turizme Maya Hiç yorum yok


Ömer Faruk Ünal: Doğrucuyu dokuz köyden...

04.09.2011


Rahmetli Recep Yazıcıoğlu enerji dolu bir insandı, yerinde duramazdı... Tam bir Karadenizliydi, bazı tavırları adaşını (Recep Tayyip Erdoğan'ı) andırırdı. RECEP YAZICIOĞLU Trabzon Sürmene'de doğdu (1948)... Milas'ta müftülük yapan bir hoca efendinin oğluydu... 

1964'te Aydın Lisesini, 68'de Ankara Hukuk Fakültesini bitirdi. Maiyet memuru olarak devlet hizmetine girdi. Kalkandere, Bahçe, Hamur, Ayvacık, Kırıkhan, Alaca, Akçakoca'da kaymakamlık yaptı. Tokat, Aydın ve Erzincan valisi oldu. Ortaya yepyeni yönetim anlayışı koyduysa da Ecevit - Yılmaz - Bahçeli hükümeti tarafından merkeze alındı. Böylesi bir eylül günü geçirdiği trafik kazasında (2003) gözlerini hayata yumdu. 

ESKİ KÖYE 

Vali dediğin yaşlı ve çatık kaşlı olmalı, koltuğu doldurmalıydı. İcraat kimin umurunda? O yıllarda gelen evrak, gelen evrak dosyasına, giden evrak giden evrak dosyasına girsin tamamdı. 

YENİ ADET 

Recep Yazıcıoğlu, devleti vatandaşla barıştırdı, halk ile el ele verip yol, köprü, içme suyu problemlerini halle çalıştı. Kooperatifler kurdu, parasız mektepler, derslikler yaptı, sosyal konutlar açtı. Recep Bey idealist bir insandı, işler yolunda gitmiyorsa susamazdı, henüz kaymakamlık yıllarında kavgaya başladı... 

Ardanuç'ta heyelanlarla, Sungurlu'da kan davalarıyla uğraştı... Kalkandere'de çay üreticileri kaymakamları yıldırmışlardı ama ona sökmedi. Çay "iki buçuk yaprak" olacak dedi kesti attı, baskıyla tehditle dal yonga satmaya kalkanlara papuç bırakmadı. 

O güne kadar idareciler idare-i maslahat ile oyalanır, kokmaz bulaşmazlardı. Halbuki o silah zoruyla yol açtırdı. Hatırlıya itibarlıya eğilmedi, her isteyene tabanca ruhsatı vermedi ve tayini çıktı. Adana Bahçe'de pis bulanık suda bulaşık yıkayan lokantacıyı görünce vitesten attı, suyu ona içirtti ve rahatladı. Herkesle anladığı dilden konuşmalıydı. Ama halk onu severdi, nitekim imece usulü ile köy konakları yapıldı. 

Hamurda kravatlı memurlarla birlikte temel kazdı, lojmanları ortaya çıkardı. Kahveleri "pis olduğu bahanesi ile" kapatmıştı, yoksa amele bulamayacaktı. Kapıda "kapıyı vurmadan girin" yazısı vardı. Halk bu kadar serbestliğe alışık değildi, kapının arızalı olduğunu sanıyorlardı. Kahvelere aspiratör taktırdı. En az elli kitap bulundurma mecburiyeti getirdi ve iki gazete aldırdı. 

Mektep inşaatlarına halkı da kattı. Kurdelayı yaşlı ninelere kestirdi, tepeden inmeci, bananeci, yasakçı, elitist zevatı pohpohlamak gibi derdi olmadı. İnsanlar o kadar çaresizdi ki eşkıyayı bile kahramanlaştırıyor, kurtarıcı arıyorlardı. Egemenler vergi almayı biliyor, askerlik yaptırıyor ama hesap vermiyorlardı. Bundan böyle devlet patron, millet köle olamayacaktı. Deli miydi ne? Vali dediğin düzenin temsilcisiydi. Düzene baş mı kaldırırdı? 

23 NİSAN VALİSİ 

Tokat'a atandığında çok gençti, kaşarlanmış bürokratlara göre çocuk sayılırdı. Recep Bey Özel idareyi işin içine soktu, halktan salma (gönüllü vergi) aldı. Mahdut imkanlara rağmen Tokat'a üç bin derslik ve 147 sağlık ocağı (TC tarihinden fazla) kazandırdı. Kasada 590 bin lira para vardı 4.5 milyon liralık yatırım yaptı. İçki, sigara ve kumara savaş açtı. İnsanlar akşamları evlerine gitmeye başladı, çoluk çocuğunun farkına vardı. Kimin nasırına bastıysa bastı, ansızın Aydın'a yollandı. İlk işi kumsala ipotek koyan kamu binalarını yıkmak oldu. 

SÜRÜN ERZİNCAN'A

Erzincan'a geldiği gün sokak sokak dolandı. Halkın hatırını sordu, akıl danıştı. Partilerin il başkanlarıyla açık konuştu,

 "ben il başkanlığı yapmayacağım, lütfen siz de valilik yapmayın!" 

Anlamazlıktan geldiler, aldırmadılar, memur alımında açıkça kontenjan istediler, zira alışkınlardı. O da imtihanda alabildiğince zor sorular sordurdu, ki kazanan az olsun, mülakata gerek kalmasın... Koalisyon böyle bir şeydi işte, müdürlükler, KİT'ler parsellenmişti. Kimse çöplüğünde başka horoz istemiyordu. Bizden olsun çamurdan olsundu. 

Derken Erzincan zelzelesi koptu... Şehir enkaza döndü, çadırlar kapanın elinde kaldı, insanlar üşüyorlardı... Yavaş yavaş ipleri eline aldı, 10 bin konut yaptı, on binini de güçlendirip ayakta kalmasını sağladı. Hastanelerin kapasitesini artırdı. 

Terör canını sıkıyordu. Gitti Cezaevine girdi, PKK ve TİKKO militanları ile oturup yemek yedi, sigara dağıttı. İlk defa siyasi mahkumlar muhatap alınıyorlardı. Derken Başbağlar hadisesi patladı. 

Tunceli'den gelen bir grup göstere göstere katliam yaptı. Maksatları Sünni köyleri yıldırmaktı, nitekim bekledikleri olmuş 250 köy boşalmıştı. "Hayır. Köylerinizi terk etmeyeceksiniz" diye haykırdı. Bitireceğiz dibini kazıyacağız nutukları atmadı, aksine "terörle yaşamaya alışacağız" dedi, yalana dolana sığınmadı. 

Hizmeti en ücra mezralara kadar taşıdı, içme suyu, gölet, kanalizasyon yaptı. Köyleri, sakinleri için cazip hale getirmeye çalıştı. 

Kemaliye köyleri merkeze ulaşamıyorlardı, Keban Barajı yapılınca Fırat yükselmiş Başpınar Köprüsünü yutmuş almıştı. Bir feribot edindiler ama teröristler gelip yaktı. Halk köprü talebini Demirel'e de iletmiş ama değişen bir şey olmamıştı. Bağışlar topladı, İstanbul'daki hemşehrileri ayaklandırdı. Neticede çelik iskelet hazırlandı ve köprü görülmemiş bir usulle yerine takıldı trafik akmaya başladı... Halbuki ellerinde sadece bir dozer ve bir tekne eskisi vardı. 

Köprü halledilince neşesi yerine geldi. Rafting, su kayağı, dağcılık bildiği ne varsa yaptı, botu alabora oldukça başa sardı, turizme maya çaldı. Cirit ekiplerini, mehter takımlarını getirdi, yayla şenlikleri düzenledi. Munzurlar, Tercan Gölü, Mama Hatun Türbesi, Melik Ahmet Gazi, Terzi Baba hazretleri... Erzincan'ın turizm gibi bir şansı vardı... 

***

Mehmet Kemal Yazıcıoğlu, babasının bilinmeyen yönlerini Ömer Faruk Ünal'a anlattı. Oğul Yazıcıoğlu baba Yazıcıoğlu'nu anlattı Devletin değil, milletin valisiydi Babam sanki destan kahramanı... Herkesin onunla ilgili bir hatırası var. Yazıcıoğlu soyadını taşımak kolay değil, insanlar sizden çok şey bekliyorlar. Babam da bir memur çocuğu, gurbetçi... İlkokulu üç yılda bitirecek kadar aceleci ve henüz üniversitede okurken annemle evleniyor. Malum Rahmetli Özal, enteresan isimleri bulup çıkarırdı. Hasan Celal Güzel, Adnan Kahveci gibi... Ona babamdan da bahsetmişler, babamı vali yapabilmek için 6 ay uğraştı. Niye? Çünkü çok genç, teamüllere aykırı. Turgut Bey, Said amcamın da arkasında durdu. Onu 34 yaşında Diyanet İşleri Reisi yaptı. 

SEVENİ DE, SÖVENİ DE... 

Babamın seveni de, söveni de vardı. Zira sigara yasağı uygular. İçki ve kumara tavır alırdı. Mücadeleci bir insandı ama Aydın'da çok zorlandı. Halbuki ciddi projeleri vardı. Şehri ve ilçelerini termal ile ısıtacak, çağ atlatacaktı. Doğrusunu isterseniz bürokratlar güçlü validen hoşlanmazlar. İl teşkilatları, belediye başkanları, mebuslar da rahatsız olurlar. İbrikçi başlarına, liyakat sahipleri değil bananeciler uyar. Aslında babam daha Aydın'da iken merkeze alınacaktı. Mesut Bey onu yemekte kararlıydı. Ancak Yıldırım Akbulut ben onu kendi memleketime istiyorum deyip Erzincan'a kazandırdı. Erzincan kasvetli bir yerdi, zira terör vardı. Zelzeleden sonra sıkıntı daha da arttı. Hekim, öğretmen tayin edersin gelmez. O zamanlar şu yolların, havaalanının hayali bile kurulamazdı... 

KASE BÜYÜK İÇİ BOŞ 

Babam şaşaalı binalara karşıydı. Sahi adliyenin niye "sarayı" olacaktı? Beyazsaray'a bakın derdi ufacık bir bina ama gücü ortada. Çankaya'nın ucu bucağı yok, tesiri de yok. Sayıştay belki on kilometre git git bitmiyor. 

Lakin babam öğretmenevlerine, polisevlerine harcadığı paraya acımazdı. Memurlar ezik kalmasınlardı.

 Zoru severdi. Nitekim zelzele de ağır yara alan Erzincan'ı toparlamayı başardı. Vali çocuğu olmak zordur. Suikast ihbarları gelir, sen de duyarsın. Çocuk aklınla düşünürsün babamı kim öldürecek acaba? Ondan bundan şüphelenirsin, hop oturup hop kalkarsın. Babam şantiye şantiye gezmeyi çok severdi. Kimseye haber vermeden yola çıkardı. Bakarsın ne şefi, ne mühendisi var. 

Oturur bekçi ile muhabbet kurar. Laf lafı açar bir sürü malumat toplardı. 

Cıvıl cıvıldı boş duramazdı, birden aklına gelir: Haydi Ekşisu'ya! Babam o gün yamaç paraşütü ile atlamış. Akşama doğru hava ısınır, mecburen yükseliyor, alıp başını göklere çıkıyor... Koruma ve şoför panikte... 

Gizli saklı beni aradılar. 

-"Mehmet, baban kayıp haberin var mı? 
-Nasıl? 
-Valla uçtu dönmedi. Hava da karardı. N'apsak? Emniyeti mi arasak acaba? 

Meğer babam sağ salim inmiş, bir köye girmiş. Bulmuş bir hacı amca, oturmuş muhabbet ediyor.

Rafting yapar, su kızağı ile kayar. Adamcağız stres atacak, demek ki adrenaline ihtiyacı var. 

Yeşilaycıdır, kola aleyhine de atıp tutar. Ben bile kolamı gizli gizli içiyorum, çaktırmadan. Nitekim gazetecinin biri sordu, "kolaya karşısınız ama sizin eve de alınıyor?" Cevap kestirme: "Demek ki sözümüz geçmiyor!" 

TAM KARADENİZLİ

Aceleci, tezcanlı, meraklı. Tam bir Karadenizli, gören macera aradığını sanırdı. Böyle bir babadan sonra hayat bana nasıl monoton geldi ki anlatamam. Bülent Ecevit, Başpınar Köprüsünün açılışında "böyle bir valiye sahip olduğunuz için şanslısınız" demişti. 

Aradan üç ay geçti merkeze alındı. AK Parti yeni yeni oluşuyordu daha. Babam daha farklı düşünüyordu, milletin elini taşın altına koyacağı, parasıyla destek olacağı bir parti vardı kafasında. Almayacak, vereceksin... Tabiî çok ters anlayışımıza. Evet, tehdit alma potansiyeli vardı. Lider olacak yapıdaydı zira. Zaman zaman iş adamları gelip yalvarırlardı. 

"Aman valim bizi bırakma!" 

Gelelim vefat ettiği kazaya... Denizli'de Ziraat Odası Başkanı çağırmış, Adamcağız Vali beye Mercedes yakışır demiş, arabayı arkadaşından istemiş. Şoför kendi muhasebecisi, çocuk otomatik kullanmamış daha. Gariplikler var ama kasıt aramadık. Takdiri ilahi demek lâzım bu saatten sonra.


Kaynak:
https://m.turkiyegazetesi.com.tr/yazarlar/omer-faruk-unal/505123.aspx


Share:
Devamı...

Merkez Valisi Recep Yazıcıoğlu: "Sistemin değişmesi şart"

Muhammet NegizKasım 23, 2020Bu Sistem Değişmeli Hiç yorum yok


Merkez Valisi Recep Yazıcıoğlu:
 "Sistemin değişmesi şart"

29.10.2001

Kitaplarını imzalamak için Düzce'ye gelen Merkez Valisi Recep Yazıcıoğlu, ekonomik krizi anti demokratik yönetime bağlayarak, "Bu sistemi tepeden tırnağa yenileyeceğiz" dedi.

DÜZCE (İHA) - Merkez Valisi Recep Yazıcıoğlu, "Uçan Kuşlar Gülümser" ve "Sil Baştan" isimli kitabını imzalamak için Düzce Yimpaş mağazasına geldi. Yazıcıoğlu, burada, yönetim sisteminden kurtarıcılara kadar bir çok konuda açıklamalarda bulundu. Konuşmasına popülist politika, tıkanmış ekonomi ve yozlaşmış sistemi eleştirerek başlayan Yazıcıoğlu, ekonomik buhrana değinerek, "Bu buhranın bize en büyük faydası şu olacak, Bu sistemi tepeden tırnağa yenileyeceğiz. Ben ona inanıyorum ama bu pahalı bir yenileme olacak. Osmanlı batmasaydı Cumhuriyet kurulmazdı. Bürokratik Cumhuriyet ömrünü tamamladı ve yerini demokratik Cumhuriyete bırakacaktır" dedi. 

"Her şey sil baştan" 

Yazıcıoğlu, sözlerine şöyle devam etti: 

"Sınıfta kalan yalnız ülkeyi yönetenler değil sistem de sınıfta kaldı. Bu ekonomik kriz bir iki yılın ekonomik krizi değil bu bugüne kadar süregelen anti demokratik sistemin sonucudur. Ama son 10 yıl bu iş çok katlamalı büyüdü. Maalesef iflas noktasına geldi. Burdan ancak sistemi değiştirerek çıkabiliriz."

 Açıklamalarında her şeyin yeniden yapılanması için görev almaya hazır olduğuna da yer veren Yazıcıoğlu, bunun için sivil toplum örgütleriyle iş birliği yapılması gerektiğini belirtti.

Kaynak:
https://www.turkiyegazetesi.com.tr/Genel/a128071.aspx
Share:
Devamı...

Unutmak çok zor

Muhammet NegizKasım 23, 2020Denizli, Erzincan, Evlilik, Meryem Yazıcıoğlu, Röportaj, Tokat, Vefat Hiç yorum yok


Unutmak çok zor

12.10.2003


‘Halkın devlet adamı’, ‘halkın valisi’, ‘süper vali’ ... ‘Koca bir adamdın, adam gibi adamdın, dosdoğru...’


‘Halkın devlet adamı’, ‘halkın valisi’, ‘süper vali’ ... ‘Koca bir adamdın, adam gibi adamdın, dosdoğru...’ ‘Bu ülke için çok fazla bir adamdın, kıymetini bilemediler, her zamanki gibi kaybedince anladılar...’ ‘Sizinle bir çay içmeyi ne kadar isterdim...’ ‘Erzincan’ı depremle anılan bir il olmaktan çıkardığınız için...’ ‘TV’lerdeki gülüşünüzü hiç unutmayacağım...’ ‘Elimiz varmıyor yazmaya ama maalesef süper valimizi kaybettik...’ 

*** 

Ve daha niceleri... Tanıyan tanımayan herkesin söylediği nice güzel söz ve nice özlem dolu ifade.. Erken ayrılığın getirdiği şaşkınlık ve üzüntü!.. ‘Süper vali’siydi halkın Recep Yazıcıoğlu. Herkese ulaşabildiğinin göstergesiydi son yolculuğunda uğurlamaya gelenler... Ama her şeyden öte bir babaydı, bir eşti.. Herkesin yüreği yandı ama şüphesiz Recep Yazıcıoğlu’nun ardından ailesinin yaşadığı yangın bambaşkaydı. Zordu böyle taze bir acıyla konuşmak....’Onun ışığında, yolunda yürümeye’ söz veren oğlu Mehmet Yazıcıoğlu ve ‘Eşime verdiğim desteği şimdi oğluma vereceğim’ diyen eşi Meryem Yazıcıoğlu bütün güçlerini toplayarak anlattılar Recep Yazıcıoğlu’nu .. Yarın, babasının cenazesinde ‘Sen bir çılgındın ama arkandan bir çılgın daha geliyor baba’ diyen Mehmet Yazıcıoğlu’yla konuştuklarımız olacak sayfamızda. Ama bugün söz önce anne Yazıcıoğlu’nun... Eş Yazıcıoğlu’nun... 35 yıl aynı yastğa baş koyan, 10 gün arayla geldikleri dünyada ‘sanki hiç ölmeyecekmiş gibi gelirdi’ diyerek acısına dayanmaya çalışan Meryem Yazıcıoğlıu’nun anlattıkları... 

Herkesin “Süper Vali”si’ Recep Yazıcıoğlu, feci bir trafik kazasıyla hayatını kaybetti. Sevenleri onu konuşmayı sürdürüyor. Ama biri var ki; içine gömdüğü büyük acısıyla o hep sustu. 35 yıl aynı yastığa baş koyduğu hayat arkadaşı Meryem Yazıcıoğlu idi bu acılı kadın. Aldığı ilaçlarla ayakta durmaya çalıştığı belliydi. Böyle bir zamanda röportaj yapmak zor elbette... Eşiyle birlikte hep halkın içinde olan Meryem Yazıcıoğlu ‘onun temposu bana da geçmişti’ diye başlıyor sözlerine. Sonra söz çok eskilere, çocukluklarına, evliliklerine geliyor.. Bazen ağlayarak, bazen yaşadıklarını hatırlayıp eşinden kalan güzel anılara gülümseyerek... Hiç boş durmazdı 

-Hep koşturan, değişik uğraşlar, arayışlar içinde olan bir görüntüsü vardı eşinizin. İş dışında evde de böyle miydi? 

-’Hiç dinlenmek nedir bilmiyordu. Zaten geç geliyordu eve. Gelince de rahat durmazdı, bir şeyler yapardı. Çiçekleri sulardı. ‘Saat 11 oldu. Bu işi yapacak adam var, sen bırak’ derdim, ama dinlemezdi. Kafasına taktı mı sen istediğini söyle, vazgeçmezdi. Yetişemediği yere ‘hanım oraya sen git derdi. Ben oraya, o başka bir yere giderdi, ikimiz de koştururduk.. Evlendiğimizde son sınıfta okuyordu. 19 yaşında evlendik, 20 yaşında da kızımızı kucağımıza aldık. Hep acelesi vardı, herşeyi aceleydi. Giderken de acele etti.. Hep derdim ki; herkes ölür de vali bey ölmez, bir yerden çıkar gelir diye. Ama demek ki giden gelemiyor. Bu acıyı nasıl yeneceğiz bilemiyorum. 

 -Evde geçirecek zamanı kalmazdı koşturmaktan herhalde? 

-’Tabii çok göremezdik onu. Hep orada, burada, çalışmakta. Gece yarıları geliyordu. Çocuklar, biz uyanmayalım diye sessizce dolaşırdı evin içinde, hiç duymazdık. Sabahları da kahvaltı falan beklemeden kalkar giderdi, duymazdım. Değişik bir insandı. Beni hiç kırmazdı, şimdi diyorum keşke beni kırsaydı da onları hatırlasaydım ama yok. Böyle bir insan daha dünyaya gelir mi tahmin etmiyorum. Duruşu sertti, gören çekinirdi ama yumuşak bir yüreği vardı.’ Sevgisini göstermezdi 

-Tokat valiliği sırasında 4. Murat diye tanınıyordu. 

-’Türkiye’nin en genç valisi olmuştu. Gerçekten çok sertti Tokat’ta iken. Tokat’tan Erzincan’a yavaş yavaş azalmaya başladı o sertlik. Son yıllarda daha da yumuşamıştı. Ancak çalışması aynıydı, hatta artmıştı. Evde sakindi. Çocuklarına ve bana karşı sevgisi değişikti. Çok korurdu bizleri. Sevgisini fazla göstermezdi. Ben bazan takılırdım. ‘Biz içimizde seviyoruz, söylemekle olmaz’ derdi. Dairede diyelim bir olay oldu, kızarsa birine, onlar gittikten sonra ağlardı ‘Niye yaptım’ diye. Çok yumuşak bir yüreği vardı.’ 

-Hastanede kaldığı sürece ve sonrasında inanılmaz bir kalabalık vardı. Bu kadar sevildiğini biliyor muydunuz? 

-Sevildiğini biliyordum da bu kadarını değil. Ölümünden sonra bir hafta Denizli’de kaldık, isteyen gelsin başsağlığına diye, herkes geldi. Her gelen güzel bir şey söylüyor, o güç veriyor bana. ‘ Üzüntüsünü söylemezdi 

-Bir süre merkeze alındı Recep bey. Bu kadar çalışmayı seven, aktif biri için o süre nasıl geçti? Sizinle paylaşır mıydı hissettiklerini? 

-’Üzüldüğünü, sıkıntısını hiçbir zaman ailesine söylemezdi, üzülmeyelim diye. Gece yarısına doğru gelen telefonla merkeze alındığını öğrendiği zaman, ona pek dokunmadı, bana da dokunmadı. Çünkü en uzun valilik yapan oydu, sonuna kadar vali olarak kalacak değil ya diye düşünmüştüm... O da istemiyordu valilik. Merkeze alınması benim için çok iyi oldu. Dinlendik, o üç yılı birlikte geçirdik. Konuşacaklarımızı konuştuk, ama birbirimize doyamadık tabii.’

 -İleriye dönük planlar yapar mıydınız? 

-’Tekrar vali olur musunuz diye soruyorlardı. Ben yapacağımı yaptım, bundan sonra gençlere bırakıyorum derdi. Ondan sonra kararname çıkınca, ‘kabul etmezsem Denizlililer gücenecek, herhalde içecek suyumuz var. Bismillah deyip gidelim hanım, hayırlısı neyse o olur’ dedi. Denizli’ye daha yeni gelmiştik. Orada su kayağı yaptı biz torunla motorla takip ettik. Denizli çok farklıydı. Çok sevmiştik, onlar da bizi çok sevmişti. Diğer yerler gibi değildi. Çok hareketliydi, daha yeni başlayacaktı oradaki çalışmalar. Ama olmadı. Çok erken ayrılacağı için mi biz Denizli’yi, Denizlililer bizi çok sevdi bilmiyorum. 

-Recep bey ya rafting yapardı, ya yamaç paraşütü, ya da su kayağı... Hep tehlikeli sporlarda görüyorduk. Bir seferinde sizin kızgınlığınız da yansımıştı basına? 

-’Rafting yapıyordu Erzincan’dayken. Biz de vali yardımcısının hanımıyla kenardaydık. Bot devrilince düşmüş kolu kanamış. Arabaya gelmiş üstünü değiştiriyor ama bana göstermeyecek. Bütün vücudu gitse, ağırsa söylemez, göstermezdi. Ben kolunu tuttum,’niye rahat durmuyorsun?’ diye.. Sonra muhabir ‘vali bey eşinden dayak yedi’ diye haber yapmış... Vali bey ‘Bu hanımların hoşuna gitmiştir, cesaretlenmiştir. Ama sen bir Karadenizli olduğun için her şeyi yapabilirsin’ diye takılıyordu. Sonradan ben de bulaştım o işlere. Rafting, su kayağı yaptım, paraşütle uçtum. Bir açılış sonrası çıkmıştık dağa. Ben ödünç ayakkabıyla paraşütle uçmaya karar verdim. Arkadaşlar ‘hanımefendi uçmayın yarın altın günümüz var’ diyorlar ‘ben de merak etmeyin yetişirim’ dedim. Önce o uçtu ama hemen indi. Kalp kapakçıklarım rahatsız olduğu için o zaman çok korkmuş, ben inene kadar dudakları mosmor beklediğini anlatmıştı arkadaşlar. İndiğimde hemen sarıldı, tebrik ederim dedi, ‘ya sana bir şey olsaydı’ . 

‘Henüz hiç yalnız kalmadım. Oğlum yanımda, kızlar oyalıyor, torunlar oyalıyor. Gelen gidenler var. İlaç kullanıyorum sürekli. Zor bu olaylar, yenebilir miyim bilmem. Kızlar ‘sen Karadeniz’li kadınsın yenersin’ diyorlar. Ama acı, Karadenizli falan dinlemiyor, acı insanı yakıyor. İnsan eşini ne kadar kıymetli olduğunu öldükten sonra anlıyor.

’ Beşik kertmesiyiz... 

‘Biz beşik kertmesiydik. Hala-dayı çocuklarıyız.. Babamın erkek çocukları doğduktan sonra ölüyormuş. Ağa olduğu için de insanlar çok üstüne gelirmiş. Vali beyden on gün sonra da ben doğmuşum. Babam gelip annemi öpmüş ‘senden erkek çocuk istemiyorum benim oğlum doğdu, kızımı ona vereceğim’ diye. Daha sonra onlar ailesiyle Milas’a taşındılar. Birinci sınıfı okumadığı için benden bir sınıf öndeydi. Lise sona kadar hiç görüşmedik. O zaman geldi ‘ben seninle evlenmek istiyorum’ diye. ‘ben üniversiteyi okuyacağım olmaz’ dedim. Okumamı istemedi, aileme mektuplar yazdı. 

‘Sen çocuklarını büyütürsün’ derdi. Sonra istediler. Yüzüğümü gönderdi mektupla, abisi taktı Köprübaşı’nda. Biz de onun yüzüğünü gönderdik. Aydın’da bir parkta annesiyle takmış. Kader, sonra Aydın’a vali olduk. Ne zaman oradan geçsek, ‘bak bu taşın üstünde yüzüğümü taktım’ derdi. Şimdi o yüzük oğlumun parmağında.

’ Şoförleri hep uyarırdı Gözünde bir rahatsızlık olmuştu, doktor rapor verdi. Ama hayatı boyunca rapor almamıştı. Bir hafta izin aldı, ailesinin yanına gitti. O akşam sekizde geldi. Ertesi gün ben ve oğlum İzmir’e doktora gidecektik, erken yola çıkacaktık. Oğluma ‘erken yat’ dedi. Oğlum ‘anne babam bana öyle içten bir ‘oğlum’ dedi ki’ diye anlattı. Zaten ‘oğlum, kızım’ diye bastırarak söylerdi... Sonra bir telefon geldi, ben sadece sesleri duydum ‘sabah onda yola çıkarız’ diye. 

Nereden duymuşlardı geldiğini de hemen aradılar bilmem. Ben kendi şoförüyle gidecek sandım. O bey de arabayı da şoförü de kiralamış meğer. Nasıl oldu anlamadım, çok titizdi trafik konusunda. Hep uyarırdı şoförleri, ‘sadece benim hayatım değil, kendilerininkini de tehlikeye atıyorlar’ derdi. Uyudular mı bilmiyorum. Beraber gittikleri Ziraat Odası Başkanı’nın babası çok zenginmiş, büyük bir arsa varmış onu ikna edip okul yaptıracakmış.

Kaynak:
https://www.turkiyegazetesi.com.tr/Genel/a180690.aspx


Share:
Devamı...

Köprüler yıkılmadan

Muhammet NegizKasım 23, 2020Apartman Yöneticiliği, Demokrasi, İlber Ortaylı, Toplumsal İnisiyatif Hiç yorum yok


Köprüler yıkılmadan

17.12.2006 

Aslında bu akşam Habertürk televizyonunda dostum Emekli Korgeneral Köksal Karabay'ın konuk edildiği ve Melih Meriç'in hazırlayıp sunduğu Basın Kulübü'ne katılacaktım... Lakin, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Amerika seyahatine dahil olunca, programa katılamadım...

Kritik bir dönemde Genelkurmay Harekât Başkanlığını üstlenen Korg. Köksal Karabay ve yine dönemin Genelkurmay Plan Prensipler Başkanlığını üstlenen Korg. Reşat Turgut ağabey ile Ankara'da sıkça bir araya gelirdik... Demokrasiye inanan ve olayları global değerlendiren, daima değişimden yana olan, E. Korg. Karabay Paşa ile E. Korg.Turgut Paşanın ülkenin her meselesine kafa yorduklarını ve dert edindiklerini ve çözümler ürettiklerinin şahidiyim... 

Basında kalemşorların bir gecede yıktığı, kestiği, kırdığı, karaladığı, yargısız infaz yaptıkları arasına yıllardan beri tanıdığınız dostlarınızın da dahil edildiğini görünce, şahit olunca, bu mesleği yaptığına ve yapacağına da pişman oluyor insan... * 

Tıpkı, hayatı televizyon dizisi yapılan bir başka dostum Erzincan Valisi merhum Recep Yazıcıoğlu'nun başından geçen "Köprü" hikayesinde olduğu gibi, her iki general dostumun da ülke uçurumların eşiğinde dururken, âdeta köprü görevi üstlendiklerinin şahidiyim. Erzincan Valiliği görevinden merkeze alındığında Baş Başa programımda kendisine şu soruyu sormuştum; 

- "Benim gibi yüksek sesle düşünen adamları birinci mevki yere getirmezler!" diyerek ne anlatmaya çalışıyorsunuz? 

Merhum Yazıcıoğlu dedi ki; 

-"Kesinlikle öyle ve bu toplumsal inisiyatif olmadığı sürece bizim defterimiz daha çok dürülür."

 * "Mağdur olmadığımız zaman insanın aklına demokrasi gelmiyor!" diyen Yazıcıoğlu; 

- Prof. Dr. İlber Ortaylı hoca diyor ki, "Apartman yönetimine katılmayan bir millet, demokrasiyi beceremez. Katılımı yok."

 Apartman yönetimini biz kime havale ederiz? 

Yöneticiye. 

Dernekleri, kooperatifleri, başkanlarına. 

Vilayetleri ise belediye başkanları ve valilere... 

Yani böyle ihaleci ve havaleci bir millet katılımcı değildir. 

Katılma olmayınca demokrasi olmaz. 

* Şair Ziya Osman Saba'nın "Bu vakitsiz giden yaz" adlı şiirindeki;

 -Bitti, üzümün tadı. Gitti vefasız leylekler. Eylül'ün hüznü gitti Süpürüldü gül yaprakları, mısraları okuyunca bir kez daha anlıyorum ki, "yüksek sesle düşünen adamlar birinci mevkilere getirilmeden defterleri dürülür" ve "süpürülen gül yaprakları" misali kurutulup süpürülür... 

"Köprü" adamları yakarak, yıkarak, karalayarak bir yere varılmayacağını hâlâ öğrenemedik... Köprü adamlar yıkıldıktan sonra bir anlamı yoktur; Ne üzüm tadının... Ne eylülün... Ne hüznün... Ve ne de sonbaharın... Vefasızlığı sadece leyleklere yakıştıran şairin aklına "dünya vatandaşı" olduklarını iddia eden "kanatsız leylekler" gelmemiş... Lakin, hepimizi bekleyen öyle bir köprü var ki, kıldan ince, kılıçtan keskin... Kimler mi geçecek? Bilmiyorum..

Kaynak:
https://www.turkiyegazetesi.com.tr/Genel/a311885.aspx


Share:
Devamı...
← Daha Yeni Kayıtlar Önceki Kayıtlar → Ana Sayfa

En Popüler Yayınlar

  • Erdal Beşikçioğlu: Bu rol için çok iyi hazırlandım.
     Erdal Beşikçioğlu: Bu rol için çok iyi hazırlandım. Köprü'de "Süper Vali"yi canlandıran Beşikçioğlu, "Günlerce Recep Yaz...
  • Necdet Başoğlu: Adını tarihe yazdıran vali
    Necdet Başoğlu: Adını tarihe yazdıran vali 12 Eyl 2020 Bugün sizlere “Efsane Vali” olarak gönüllerde taht kurmuş bir kişiden bahsetmek istiy...
  • Yavuz Donat: "Recep Yazıcıoğlu"
    Yavuz Donat: Recep Yazıcıoğlu   30 Aralık 2012, Pazar Denizli'deydik... Vali Bey'le beraber... Öğle yemeği yiyecektik. "Gel...
  • KÖPRÜ'DE DUYGUSAL BULUŞMA
    KÖPRÜ'DE DUYGUSAL BULUŞMA ARKA PLAN MERHUM RECEP YAZICIOĞLU'NUN HAYTINDAN KESİTLERİ EKRANA TAŞIYAN "KÖPRÜ"NÜN OYUNCULARIYL...
  • Yazıcıoğlu: "Bordromdan utanıyorum"
      Yazıcıoğlu: "Bordromdan utanıyorum" Aydın Valisi Recep Yazıcıoğlu, "Ben 3.5 milyon lira maaş alırken, aynı bordrodan 500 bi...
  • Kamu hizmetleri motivasyon kuramı çerçevesinde vali Recep Yazıcıoğlu'nun mülki idare amirliği dönemi üzerine bir inceleme
      Kamu hizmetleri motivasyon kuramı çerçevesinde vali Recep Yazıcıoğlu'nun mülki idare amirliği dönemi üzerine bir inceleme  Çalışmada, ...
  • Denizli Valisi'nin rafting keyfi...
    Denizli Valisi'nin rafting keyfi... 20.06.2003 Denizli Valisi Recep Yazıcıoğlu, doğa yürüyüşü ve dağ tırmanışlarından sonra, bu kez Büy...
  • “Rahmetli öğretti” - Erzincan'da 12 ayda 12 spor
    “Rahmetli öğretti” - Erzincan'da 12 ayda 12 spor Rafting, yamaç paraşütü, buz tırmanışı, trekking, offroad, dağ bisikleti, base jump, k...
  • Vali Recep Yazıcıoğlu ile Bir Gurbetçi Tartışması: Devlet Dairesine Nasıl Girilir?
    Vali Recep Yazıcıoğlu ile Bir Gurbetçi Tartışması: Devlet Dairesine Nasıl Girilir? 6 Eylül 2003 Bütün Türkiye'ye kendini sevdirmiş, özel...
  • ARAŞTIRMALARA DESTEK OLUN!
    VALİ RECEP YAZICIOĞLU ARAŞTIRMALARI (1967-2003)  "VALİ-İ VİLAYET, HADEME-İ DEVLET" Vali Recep Yazıcıoğlu hakkındaki araştırma pro...

ETİKETLER

17. Yıl (1) 1921 (1) 1939 Erzincan Depremi (1) 1990-2000 (1) 1999 seçimleri (1) 28 Şubat (2) 3Y Kuralı (1) 68 Kuşağı (1) 7. Beş Yıllık Kalkınma Planı (1) 77. Yıl (1) Açık Kapı Politikası (2) Adana (1) Adana Bahçe (1) Adem-i merkeziyet (1) Ademi Merkeziyet (1) Adnan Kahveci (9) Adnan Öksüz (1) Afrika (1) Afyonkarahisar Valisi İrfan Balkanlıoğlu (1) Ağrı (2) Akçakoca (2) Akçakoca Kaymakamlığı (1) Alaca (1) Alaca Kaymakamı (1) Ali Aygören (1) Ali Coşkun (2) Ali Çoşkun (1) Ali Demirsoy (1) Alkol (1) Altın Yıllarında Tokat (1) Anayasa (2) Anı (1) Anılar (11) Ankara (2) Ankara Valisi Nevzat Tandoğan (1) Anma (1) Apartman Yöneticiliği (1) Ardanuç (1) Arkadaşları (1) Aşırı Merkezileşme (1) Atamalar (1) Atilla Şahin (1) Avrupa Birliği (2) Ay TV (2) Aydın (25) Aydın Havaalanı (1) Aydın Marangozlar Odası (1) Aydınlarımız (1) Ayhan Aykanat (1) Ayşe Kulin (14) Ayşegül Ünsal (1) Ayvacık (1) Bahçe (1) Bahçelievler Belediyesi (1) Bakanlık Sayısı (1) Bankamatik Valisi (1) Basın Toplantısı (1) Başbağlar (6) Başbakanlık (1) Başbaşa (1) Başhekim (1) Başhekimin Odası (1) Başörtüsü (2) Başpınar Köprüsü (4) BAYÜ Sosyal Bilimler Dergisi (1) Bekir Aksoy (1) Belediye Başkanı Talip Kaban (1) Besim Tibuk (1) Beşköy Beldesi (1) Betül Kocabay (1) Biga Kaymakamı Fatih Genel (1) bildiri (1) Bir Kent- Bir Adam- Bir Yorum (1) Birol Ergin (1) Bitmeyen Senfoni (1) Bolu (1) Bordro (1) Botanik (1) Bozdağ Kayak Merkezi (1) Bu Sistem Değişmeli (3) Butto (1) Bülent Ecevit (2) Bürokrasi (12) Bürokrasi Hastalığı (1) Bürokrat (1) Bürokratik Cumhuriyet (1) Büyük Tokat Oteli (1) Can Air (1) Cemal İncesoylar (1) Çadır (1) Çalıştay (1) Çanakkale (1) Çoğulcu Yapı (1) Çorum (2) Daimi Koçak (1) Daire Müdürleri (1) Dava (1) Demokrasi (10) Demokratik Cumhuriyet (1) Denetim (1) Deniz Baykal (1) Denizli (26) Denizli Belediye Başkanı (1) Denizli Depremi (1) Depolitizasyon (1) Deprem (3) Deprem Mühendisliği (1) Deprem Projesi (1) Destek (1) Devlet (1) Devlet Planlama Teşkilatı (1) Devlet-Millet İşbirliği Projesi (1) Devletin Bekası (1) Doğa Sporları (14) Doğa Sporları Festivali (1) Doğa Sporları ve Çevre Birliği (1) Doğa Tutkunu (1) Doğu Anadolu Araştırmaları (1) Doğu Gazetesi (1) Doktora Tezi (2) Dost-Düşman (1) Dördüncü Murat (1) Düşünce Özgürlüğü (1) Düşünen Vali (1) Eğin (2) Eğitim (2) Ekonomik Kriz (1) Ekşisu (1) Eleştiri (2) Elvan Feyzioğlu (1) Erdal Beşikçioğlu (6) Ergan Dağı Kayak Merkezi (3) Ergan Dağı Projesi (1) Erozyonu Önleme (1) Ersal Yavi (3) Erzincan (42) Erzincan Depremi (17) Erzincan Havacılık Taşımacılık ve Turizm A.Ş (Erhat) (2) Erzincan İl Özel İdare (1) Erzincan Kanunu (1) Erzincan Turizm (1) Erzincan Valisi Ali Arslantaş (1) Eserleri (1) Evlilik (1) Eyalet (1) Eyalet Sistemi (1) Eyüp Eroğlu (1) Faili Meçhul (1) Fatih Kılıç (1) Fatih Kısaparmak (1) Fatma Yazıcıoğlu (1) Fehmi Koru (1) Ferudun Çelikmen (1) Fıkra (1) Fikret Bila (2) Film (2) Fransa (2) Girişim ve Dayanışma Derneği (1) Girişimci Bürokrasi (1) Girişimci Bürokrat (1) Girişimcilik (2) Girokrasi (1) Girokrat (1) H. Aliyar DEMİRCİ (1) Haber (2) Hakem Devlet (1) Halası Meryem Yazıcıoğlu (1) Haliç Toplantıları (1) Halil İbrahim Özdemir (10) Halil Rıfat Paşa (1) Halim Gençoğlu (1) Halkın Yönetime Katılımı (1) Hammurabi (1) Hamur (2) Hamur Kaymakamlığı (1) Hantal devlet (1) Hasan Basri Aktan (1) Hatay (1) Havayolu Şirketi (1) Hayat Felsefesi (1) Hediye Kitap (1) Hızır Paşa (1) Hidroterapi (1) Hikmet Köksal (3) Hizmet Makamı (1) Hürsöz Gazetesi (3) Hüseyin Sipahi (1) IMF (1) IV. Murat (1) İbn Kemal Sempozyumu (1) İbrikçibaşı Hikâyesi (2) İçişleri Bakanı (1) İçişleri Bakanlığı Genelgesi (1) İdari Reform (1) İdris Küçükömer (1) İl İdare Kanunu (1) İl Sayısı (1) İlber Ortaylı (5) İlçe Meclisleri (1) İletişim (1) İliç (1) İmla (1) İnsan (1) İsmet Ülker (1) İstanbul (2) İstisna Vali (1) İsviçreli Bolongarden firması (1) İş Ahlakı (1) İşkence (1) Jeotermal (3) Jürgen Habermas (1) Kalkandere (2) Kalkandere Kaymakamlığı (1) Kalkınma (2) Kamu Yöneticisi Davranışı (1) Kamu Yönetimi (1) Kamu Yönetimi Reformu (2) Kamuda Tükenmişlik (1) Kamuda Yeniden Yapılanma (1) Kanal 7 (1) Karakol (1) Karanlık Kanyon (3) Karasu (1) Karikatür (1) Kasım Özsoy (1) Kayıtdışı Ekonomi (1) Kaymakam Dizisi (1) Kazım Erdem Özsoy (4) Keban Barajı (2) Kemah (1) Kemaliye (9) Kenan Evren (3) Keşiş Dağı (1) Kırıkhan (1) Kızılay (1) Kişilik (1) Kişisel Gelişim Lideri (1) Kitap (11) Kitaplar (1) Konferans (1) Konuşan Vali (1) Konuşma (3) Koruma (1) Koşullanmama Hakkı (1) Köksal Pabuçcu (3) Köprü (15) Köprü Dizisi (16) Köprü Filmi (2) Köşe Yazısı (49) Kurtarıcı Beklemek (1) Kuvvetler Ayrılığı (1) Kütüphane Seferberliği (1) Laiklik (3) Liderlik (1) Liyakat (1) Mahalli idare reformu (1) Mahalli İdareler (1) Mahkeme (1) Mahmut Balcı (2) Makale (5) Makam Arabası (1) Mamudizim (1) Marmara Depremi (2) Mehmet Akif Bal (1) Mehmet Emin Ulu (1) Mehmet Kemal Yazıcıoğlu (12) Mehmet Varinli (1) Mektup (1) Melih Aşık (1) Memur (1) Merkez Valiliği (12) Merkezi İdare (7) Meryem Yazıcıoğlu (6) Mesai Arkadaşları (1) Mesut Yılmaz (2) Mezar Taşı (1) Milas (1) Milli Gazete (1) Milliyet (1) Minibüs (1) Motosiklet (1) Muğla (1) Muhalif Bir Yazar (1) Muhammet Negiz (16) Muhtar (1) Munzur Dağı (1) Munzur Dağları (1) Mustafa Yazıcıoğlu (7) Mülkiyeliler Birliği (1) Mümtaz Soysal (1) Müzakereci Demokrasi (1) Müzakereci demokrasi teorisi (1) Müzakereci paradigma (1) Nafiz Özmen (1) Nahit Menteşe (1) Ne Yan Yana Ne Karşı Karşıya (2) OHAL Valisi (1) Okul Yapımı (1) Organik Tarım (1) Orhan Öztürk (1) Osmanlı (1) Osmanlı Sistemi (1) Ozan Balcı (1) Ömer Faruk Ünal (1) Ömer Lütfi Mete (1) Ömer Yaşın (1) Örnek Vali (1) Özel İdare (1) Özel İdare Kanunu (1) Özgürlük (2) Özsöz Gazetesi (1) Pamukkale (1) Panel (1) Paraşüt (2) Paşabatıran (1) Paşayaylası Oteli (1) PDF (1) Phoma Recepii (1) Polis (6) Polis Devleti (2) Polislerin Yürüyüşü (1) Popülizm (1) Prens Sabahattin (1) Prof. Dr. Ahmet Mete Işıkara (1) Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil (1) Prof. Mustafa Said Yazıcıoğlu (11) Profesör Dr. Osman Altuğ (2) Protokol (1) Psaphellus Recepii (1) Radikal demokrasi kuramı (1) Radyo Programı (2) Rafting (7) Recep Tayyip Erdoğan (1) Recep Yazıcıoğlu (6) Recep Yazıcıoğlu Belgeseli (2) Recep Yazıcıoğlu Düşünce (1) Recep Yazıcıoğlu Düşünce Grubu (1) Recep Yazıcıoğlu Köprüsü (2) Recep Yazıcıoğlu Kültür ve Dayanışma Derneği (1) Recep Yazıcıoğlu Müzesi (1) Recep Yazıcıoğlu Örneği (1) Rize (1) Robinson Crusoe (1) Röportaj (5) Rusya (1) Rüveyda Yazıcıoğlu Durmaz (1) Sadettin Tantan (3) Sağlık Turizmi (1) Sait Yazıcıoğlu (2) Sansa Boğazı (1) Saydamlık Eksikliği (1) Sedef Kabaş (2) Sedef Kabaş ile Potreler (1) Selma Yazıcıoğlu Özcan (1) Seminer (3) Sempozyum (2) Sendikalar (1) Sıradışı Bir Vali Recep Yazıcıoğlu (1) Sigara (1) Sistem (2) Sivil Anayasa (1) Sivil Toplum (4) Siyaset (2) Sosyal Adalet (1) Söke (1) Söyleşi (13) Sözlü Tarih (1) Sözün Özü (1) Stajyer Kaymakam (1) Su Kayağı (1) Su Sporları (1) Susurluk (1) Sükuti Tükel (1) Süleyman Demirel (4) Süper Vali (2) Sürmene (2) Şarkı (1) Şemsi Denizer (1) Şevket Gültekin (1) Şiir (2) Taha Akyol (1) Tamer Aksoy (1) Tanıklar (1) Tansu Çiller (1) Taş Yolu (3) Taşra Örgütleri (1) Taşyolu (1) TBMM (1) Tebdil-i Kıyafet (1) Tebliğ (1) Teknik Devlet (1) Tembellik ve Beleşçilik Kültürü (1) Terör (3) Terörle Mücadele (1) Tez (2) Tınaz Titiz (2) Tiyatro (1) Tokat (45) Tokat Hava Yolları (1) Tokat Modeli (1) Tokat Özel İdare Uygulaması (1) Tokat Turban Turizm AŞ (1) Toplum (1) Toplumsal Barış (1) Toplumsal İnisiyatif (1) Toplumsal Uzlaşma (1) Trabzon (7) Trafik Cezası (1) TRT (1) Turan Yalçın (7) Turgut Özal (12) Turizm (1) Turizm Bakanı Ahmet Tan (1) Turizm Potansiyeli (2) Turizme Maya (1) Türban Krizi (1) Türk Hava Kurumu (1) Türk İdareciler Günü (1) Türk Modernleşmesi (1) Türkiye markası (1) Türkiye Turizm Ansiklopedisi (1) TÜSİAD (1) TV Programı (2) Twitter (1) Uçak (1) Uğur Mumcu (1) Üniversiteler (1) Üniversitesi Hukuk Fakültesi (1) Vali (2) Vali Abdulkadir Demir (1) Vali Filmi (1) Vali Recep Yazıcıoğlu Kongresi (1) Valilik (1) Van Depremi (1) Vasiyeti (4) Vefat (18) Vefat Yıldönümü Mesajı (1) Vergi (2) Yamaç Paraşütü (5) Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı (1) Yasa Tasarısı (1) Yasakçı Vali (1) Yavuz Donat (1) Yayla Turizmi (1) Yazmacılar Hanı (1) Yeni Erzincan Nasıl Kuruldu ve Niçin Bitirilemedi (1) Yeni Şafak (1) Yerel İdareler (4) Yerel Yönetimler (10) Yerel Yönetimler Reformu (1) Yerel Yönetimler Yasa Taslağı (1) Yerel yönetimlerin güçlendirilmesi (1) Yerelleşme (2) Yetki (1) Yıldırım Akbulut (1) Yılmazlar Köyü (1) Yolsuzluk (2) Yöneticilikte Örnek (1) Yönetim (1) Yönetim tarzı (1) Yönetime Politik Etkiler (1) Yüksek Lisans Tezi (1) Zeki Demirbaş (1) Zenci (1) Ziya- ül Hak (1) Ziyaretçi (1)

Translate


Yürü! Hür mâviliğin bittiği son hadde kadar!... İnsan, âlemde hayâl ettiği müddetçe yaşar. Yahya Kemal Beyatlı
Follow @aqademiq
  • Popular
  • Tags
  • Blog Archives
  • Erdal Beşikçioğlu: Bu rol için çok iyi hazırlandım.
     Erdal Beşikçioğlu: Bu rol için çok iyi hazırlandım. Köprü'de "Süper Vali"yi canlandıran Beşikçioğlu, "Günlerce Recep Yaz...
  • Necdet Başoğlu: Adını tarihe yazdıran vali
    Necdet Başoğlu: Adını tarihe yazdıran vali 12 Eyl 2020 Bugün sizlere “Efsane Vali” olarak gönüllerde taht kurmuş bir kişiden bahsetmek istiy...
  • Yavuz Donat: "Recep Yazıcıoğlu"
    Yavuz Donat: Recep Yazıcıoğlu   30 Aralık 2012, Pazar Denizli'deydik... Vali Bey'le beraber... Öğle yemeği yiyecektik. "Gel...
  • KÖPRÜ'DE DUYGUSAL BULUŞMA
    KÖPRÜ'DE DUYGUSAL BULUŞMA ARKA PLAN MERHUM RECEP YAZICIOĞLU'NUN HAYTINDAN KESİTLERİ EKRANA TAŞIYAN "KÖPRÜ"NÜN OYUNCULARIYL...
  • Yazıcıoğlu: "Bordromdan utanıyorum"
      Yazıcıoğlu: "Bordromdan utanıyorum" Aydın Valisi Recep Yazıcıoğlu, "Ben 3.5 milyon lira maaş alırken, aynı bordrodan 500 bi...
  • Kamu hizmetleri motivasyon kuramı çerçevesinde vali Recep Yazıcıoğlu'nun mülki idare amirliği dönemi üzerine bir inceleme
      Kamu hizmetleri motivasyon kuramı çerçevesinde vali Recep Yazıcıoğlu'nun mülki idare amirliği dönemi üzerine bir inceleme  Çalışmada, ...
  • Denizli Valisi'nin rafting keyfi...
    Denizli Valisi'nin rafting keyfi... 20.06.2003 Denizli Valisi Recep Yazıcıoğlu, doğa yürüyüşü ve dağ tırmanışlarından sonra, bu kez Büy...

Blog Archive

  • ►  2025 (9)
    • ►  Haziran (1)
    • ►  Mayıs (2)
    • ►  Nisan (5)
    • ►  Ocak (1)
  • ►  2024 (18)
    • ►  Aralık (3)
    • ►  Ekim (1)
    • ►  Temmuz (5)
    • ►  Mayıs (4)
    • ►  Nisan (2)
    • ►  Ocak (3)
  • ►  2023 (19)
    • ►  Aralık (1)
    • ►  Kasım (1)
    • ►  Ekim (4)
    • ►  Eylül (10)
    • ►  Ağustos (1)
    • ►  Ocak (2)
  • ►  2022 (18)
    • ►  Aralık (1)
    • ►  Ekim (7)
    • ►  Ağustos (2)
    • ►  Haziran (2)
    • ►  Mayıs (3)
    • ►  Nisan (2)
    • ►  Şubat (1)
  • ►  2021 (19)
    • ►  Ekim (3)
    • ►  Eylül (1)
    • ►  Haziran (4)
    • ►  Ocak (11)
  • ▼  2020 (278)
    • ►  Aralık (13)
    • ▼  Kasım (164)
      • Mehmet AYDIN: Tüttürük
      • Dr. Selma Yazıcıoğlu Özcan: "Ağabeyim yaşasaydı bi...
      • Adnan Şahin: ‘Mutlaka görülmeli’ bitti artık ‘mutl...
      • 3 valiye dava
      • Hikmet Köksal: Marmara depreminden sonra ne değişt...
      • Türkiye'nin iki yüzü
      • Erzincan Valisi Yazıcıoğlu: "Ders almalı ders verm...
      • Sıradışı bir insanın kaybı
      • Haliç Toplantıları başladı
      • Atlar ayakta ölür(!) Bu lafı iyi anlamak lâzım...
      • Ömer Faruk Ünal: Doğrucuyu dokuz köyden...
      • Merkez Valisi Recep Yazıcıoğlu: "Sistemin değişme...
      • Unutmak çok zor
      • Köprüler yıkılmadan
      • İs­ki­lip ni­re, A­la­man­ya ni­re!..
      • Yazıcıoğlu: Kavgam ancak ölürsem biter
      • Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil-Tokat’ın efsanevi valisi
      • Mehmet Kemal Yazıcıoğlu: Babam gibi geliyorum!
      • Özcan Ünlü: Recep Yazıcıoğlu
      • Muhtarlık kapısını hiç kapatmıyor
      • Sedat Yılmaz- Yazıcıoğlu mefkûresi Vatan Yahut Sil...
      • Vali Recep Yazıcıoğlu: Beni halk istiyor politikac...
      • Pakize Suda-Türkiye'ye lazım bir deli daha gitti i...
      • Erzincan'ın 300 milyon dolarlık turizm atağı
      • Zirve Star'ın
      • Erzincan'da yamaç paraşütü kursu
      • Sıradışı kaymakam
      • Ergan Dağı Kayak Merkezi, 2011'e yetiştirilecek
      • Erzincan'da düzenlenen Doğa Sporları Festivali'ne ...
      • Afyonkarahisar Valisi İrfan Balkanlıoğlu: "Ben zam...
      • Erzincan Valisi Recep Yazıcıoğlu da su kayağı göst...
      • Valiler tebligat memuru
      • İLK TURİSTLER ULAŞTI
      • Vali'nin isyanı: Çalıp çırpmayan enayi sayılıyor
      • Yamaç paraşütü Erzincan'da
      • 22 yıllık hasret bitti
      • Recep Yazıcıoğlu: Tek kişilik partiyim
      • Bizim milletimiz eli sopalı birini istiyor
      • Bu inşaat 130 yıl sürdü
      • Cumhuriyet tarihinin en renkli valisiydi
      • Oktay Ekşi: Olmayacak duaya...
      • Yazıcıoğlu'nu ‘Manyak’ manşeti atarak övdüler
      • Recep Yazıcıoğlu AB, ortak mezara bile almaz
      • Sıra arkadaşları, aynı kaderi paylaştı
      • Recep Yazıcıoğlu: Bana iyi dayandılar
      • Süper valiye süper kızak
      • Recep Yazıcıoğlu, NLP ve bağlantılar
      • Latif Yalçıner: Karanlık Kanyon, Grand Canyon'dan ...
      • Recep Yazıcıoğlu Torba bütçeyle, biri üç yaptı, mo...
      • Lütfi Özgünaydın: Vali Recep Yazıcıoğlu unutulmadı
      • Ömer Lütfi Mete, eli yürekli bürokrat Recep Yazıcı...
      • Merkez Valisi Recep Yazıcıoğlu: "77. yılında ülkem...
      • Yusuf Kaplan: İstisna Vali Recep Yazıcıoğlu
      • Dünyanın en zor yolları arasında: Adrenalin tutkun...
      • Diyanet'i gözlemleyen anılar
      • Mustafa Karaalioğlu: Yürek parçalayan bir kayıp
      • Tüketici de bakan istiyor
      • Vali Recep Yazıcıoğlu yorgun düştü
      • TRAFİK CEZASI ve RECEP YAZICIOĞLU
      • Akçakoca Kaymakamı Recep Yazıcıoğlu'ndan Kütüphane...
      • Ahmet Taşgetiren: Bir trafik yazısı
      • Mehmet Şeker: Deli turna
      • Vali Yazıcıoğlu: "Hiç kimse doğruları açıkça söyle...
      • Bilim insanlarının doğudaki çalışmaları Anadolu ta...
      • Vali Recep Yazıcıoğlu'nun oğlu Mehmet Kemal Yazıcı...
      • Rahmetli Recep Yazıcıoğlu anlatmıştı: ''O kadar ye...
      • Merkez Valisi Recep Yazıcıoğlu: Halk sisteme ortak...
      • YAZICIOĞLU İLE EN SON Yeni Şafak GÖRÜŞMÜŞTÜ
      • Yeni Şafak: 28 Şubat'ta MİT de fişleme yapmış
      • Yazıcıoğlu için de bir şarkı var
      • Resul Tosun: Türkiye'nin büyük kaybı
      • DÂVÂ ARKADAŞIMA SON MEKTUP : Sevgili valim Recep Y...
      • Eski Diyanet İşleri Başkanı Said Yazıcıoğlu: Alevi...
      • Mehmet Şeker: Yeni görev
      • Recep Yazıcıoğlu, 'Bazı kafalar virüslü' demişti
      • 'Büyük deprem olmaz'
      • Efsanevi valinin hayatı film oluyor
      • Mahmut Balcı: Muhalif bir yazar olarak Recep Yazıc...
      • Recep Yazıcıoğlu: "Devlet sivil inisiyatife karşı"
      • Devlet mekanizmasını en çok eleştiren devlet adamı...
      • Erzincanlı raftingçiler 'Halkın Valisi'ni unutmadı
      • Vali Yazıcıoğlu'nun hayatı dizi oluyor
      • Cevdet Akçalı: Rahmetli vali Yazıcıoğlu"nun anlatı...
      • Yazıcıoğlu: Üniversiteler devlet dairesi gibi oldu
      • Yazıcıoğlu Derneği, ilk genel kurulunu yapıyor
      • Merhum Valimiz Recep YAZICIOĞLU'nun ölümünün yıldö...
      • Efsane Vali ve Bilge Kral
      • Mehmet Şeker: İşte vali, işte köprü, işte halk!..
      • 'Bazı kafalar virüslü' demişti
      • Hükümetin iflası
      • Onu özleyeceğiz
      • Yazıcıoğlu: Bazı kafalar virüslü
      • Yazıcıoğlu: 'İhaleci bir toplum olduk'
      • Recep Yazıcıoğlu: Köyde cola mı içeceğiz?
      • Valinin adamları İstanbul'da
      • Yazıcıoğlu'nun adı yaşatılıyor
      • Sema Karabıyık: Vali gerçek anlatılanlar kurgu
      • Protokole öğrencileri oturttu
      • Yazıcıoğlu: 'Geç bile kaldılar'
      • Yaşar Süngü: Rahmetli Recep Yazıcıoğlu ile ilgili ...
    • ►  Ekim (101)

ÖĞRENMEYİ SEVMEK

"Bilgiye sahip olarak doğmuş birisi değilim. Yalnızca öğrenmeyi ve öğretmeyi seviyorum."
Konfüçyüs

"Bilgi, ahlaki hareketten kalan şeydir."
Nurettin Topçu

Bu Blogda Ara

  • Ana Sayfa

Link list 3

  • 17. Yıl (1)
  • 1921 (1)
  • 1939 Erzincan Depremi (1)
  • 1990-2000 (1)
  • 1999 seçimleri (1)
  • 28 Şubat (2)
  • 3Y Kuralı (1)
  • 68 Kuşağı (1)
  • 7. Beş Yıllık Kalkınma Planı (1)
  • 77. Yıl (1)
  • Açık Kapı Politikası (2)
  • Adana (1)
  • Adana Bahçe (1)
  • Adem-i merkeziyet (1)
  • Ademi Merkeziyet (1)
  • Adnan Kahveci (9)
  • Adnan Öksüz (1)
  • Afrika (1)
  • Afyonkarahisar Valisi İrfan Balkanlıoğlu (1)
  • Ağrı (2)
  • Akçakoca (2)
  • Akçakoca Kaymakamlığı (1)
  • Alaca (1)
  • Alaca Kaymakamı (1)
  • Ali Aygören (1)
  • Ali Coşkun (2)
  • Ali Çoşkun (1)
  • Ali Demirsoy (1)
  • Alkol (1)
  • Altın Yıllarında Tokat (1)
  • Anayasa (2)
  • Anı (1)
  • Anılar (11)
  • Ankara (2)
  • Ankara Valisi Nevzat Tandoğan (1)
  • Anma (1)
  • Apartman Yöneticiliği (1)
  • Ardanuç (1)
  • Arkadaşları (1)
  • Aşırı Merkezileşme (1)
  • Atamalar (1)
  • Atilla Şahin (1)
  • Avrupa Birliği (2)
  • Ay TV (2)
  • Aydın (25)
  • Aydın Havaalanı (1)
  • Aydın Marangozlar Odası (1)
  • Aydınlarımız (1)
  • Ayhan Aykanat (1)
  • Ayşe Kulin (14)
  • Ayşegül Ünsal (1)
  • Ayvacık (1)
  • Bahçe (1)
  • Bahçelievler Belediyesi (1)
  • Bakanlık Sayısı (1)
  • Bankamatik Valisi (1)
  • Basın Toplantısı (1)
  • Başbağlar (6)
  • Başbakanlık (1)
  • Başbaşa (1)
  • Başhekim (1)
  • Başhekimin Odası (1)
  • Başörtüsü (2)
  • Başpınar Köprüsü (4)
  • BAYÜ Sosyal Bilimler Dergisi (1)
  • Bekir Aksoy (1)
  • Belediye Başkanı Talip Kaban (1)
  • Besim Tibuk (1)
  • Beşköy Beldesi (1)
  • Betül Kocabay (1)
  • Biga Kaymakamı Fatih Genel (1)
  • bildiri (1)
  • Bir Kent- Bir Adam- Bir Yorum (1)
  • Birol Ergin (1)
  • Bitmeyen Senfoni (1)
  • Bolu (1)
  • Bordro (1)
  • Botanik (1)
  • Bozdağ Kayak Merkezi (1)
  • Bu Sistem Değişmeli (3)
  • Butto (1)
  • Bülent Ecevit (2)
  • Bürokrasi (12)
  • Bürokrasi Hastalığı (1)
  • Bürokrat (1)
  • Bürokratik Cumhuriyet (1)
  • Büyük Tokat Oteli (1)
  • Can Air (1)
  • Cemal İncesoylar (1)
  • Çadır (1)
  • Çalıştay (1)
  • Çanakkale (1)
  • Çoğulcu Yapı (1)
  • Çorum (2)
  • Daimi Koçak (1)
  • Daire Müdürleri (1)
  • Dava (1)
  • Demokrasi (10)
  • Demokratik Cumhuriyet (1)
  • Denetim (1)
  • Deniz Baykal (1)
  • Denizli (26)
  • Denizli Belediye Başkanı (1)
  • Denizli Depremi (1)
  • Depolitizasyon (1)
  • Deprem (3)
  • Deprem Mühendisliği (1)
  • Deprem Projesi (1)
  • Destek (1)
  • Devlet (1)
  • Devlet Planlama Teşkilatı (1)
  • Devlet-Millet İşbirliği Projesi (1)
  • Devletin Bekası (1)
  • Doğa Sporları (14)
  • Doğa Sporları Festivali (1)
  • Doğa Sporları ve Çevre Birliği (1)
  • Doğa Tutkunu (1)
  • Doğu Anadolu Araştırmaları (1)
  • Doğu Gazetesi (1)
  • Doktora Tezi (2)
  • Dost-Düşman (1)
  • Dördüncü Murat (1)
  • Düşünce Özgürlüğü (1)
  • Düşünen Vali (1)
  • Eğin (2)
  • Eğitim (2)
  • Ekonomik Kriz (1)
  • Ekşisu (1)
  • Eleştiri (2)
  • Elvan Feyzioğlu (1)
  • Erdal Beşikçioğlu (6)
  • Ergan Dağı Kayak Merkezi (3)
  • Ergan Dağı Projesi (1)
  • Erozyonu Önleme (1)
  • Ersal Yavi (3)
  • Erzincan (42)
  • Erzincan Depremi (17)
  • Erzincan Havacılık Taşımacılık ve Turizm A.Ş (Erhat) (2)
  • Erzincan İl Özel İdare (1)
  • Erzincan Kanunu (1)
  • Erzincan Turizm (1)
  • Erzincan Valisi Ali Arslantaş (1)
  • Eserleri (1)
  • Evlilik (1)
  • Eyalet (1)
  • Eyalet Sistemi (1)
  • Eyüp Eroğlu (1)
  • Faili Meçhul (1)
  • Fatih Kılıç (1)
  • Fatih Kısaparmak (1)
  • Fatma Yazıcıoğlu (1)
  • Fehmi Koru (1)
  • Ferudun Çelikmen (1)
  • Fıkra (1)
  • Fikret Bila (2)
  • Film (2)
  • Fransa (2)
  • Girişim ve Dayanışma Derneği (1)
  • Girişimci Bürokrasi (1)
  • Girişimci Bürokrat (1)
  • Girişimcilik (2)
  • Girokrasi (1)
  • Girokrat (1)
  • H. Aliyar DEMİRCİ (1)
  • Haber (2)
  • Hakem Devlet (1)
  • Halası Meryem Yazıcıoğlu (1)
  • Haliç Toplantıları (1)
  • Halil İbrahim Özdemir (10)
  • Halil Rıfat Paşa (1)
  • Halim Gençoğlu (1)
  • Halkın Yönetime Katılımı (1)
  • Hammurabi (1)
  • Hamur (2)
  • Hamur Kaymakamlığı (1)
  • Hantal devlet (1)
  • Hasan Basri Aktan (1)
  • Hatay (1)
  • Havayolu Şirketi (1)
  • Hayat Felsefesi (1)
  • Hediye Kitap (1)
  • Hızır Paşa (1)
  • Hidroterapi (1)
  • Hikmet Köksal (3)
  • Hizmet Makamı (1)
  • Hürsöz Gazetesi (3)
  • Hüseyin Sipahi (1)
  • IMF (1)
  • IV. Murat (1)
  • İbn Kemal Sempozyumu (1)
  • İbrikçibaşı Hikâyesi (2)
  • İçişleri Bakanı (1)
  • İçişleri Bakanlığı Genelgesi (1)
  • İdari Reform (1)
  • İdris Küçükömer (1)
  • İl İdare Kanunu (1)
  • İl Sayısı (1)
  • İlber Ortaylı (5)
  • İlçe Meclisleri (1)
  • İletişim (1)
  • İliç (1)
  • İmla (1)
  • İnsan (1)
  • İsmet Ülker (1)
  • İstanbul (2)
  • İstisna Vali (1)
  • İsviçreli Bolongarden firması (1)
  • İş Ahlakı (1)
  • İşkence (1)
  • Jeotermal (3)
  • Jürgen Habermas (1)
  • Kalkandere (2)
  • Kalkandere Kaymakamlığı (1)
  • Kalkınma (2)
  • Kamu Yöneticisi Davranışı (1)
  • Kamu Yönetimi (1)
  • Kamu Yönetimi Reformu (2)
  • Kamuda Tükenmişlik (1)
  • Kamuda Yeniden Yapılanma (1)
  • Kanal 7 (1)
  • Karakol (1)
  • Karanlık Kanyon (3)
  • Karasu (1)
  • Karikatür (1)
  • Kasım Özsoy (1)
  • Kayıtdışı Ekonomi (1)
  • Kaymakam Dizisi (1)
  • Kazım Erdem Özsoy (4)
  • Keban Barajı (2)
  • Kemah (1)
  • Kemaliye (9)
  • Kenan Evren (3)
  • Keşiş Dağı (1)
  • Kırıkhan (1)
  • Kızılay (1)
  • Kişilik (1)
  • Kişisel Gelişim Lideri (1)
  • Kitap (11)
  • Kitaplar (1)
  • Konferans (1)
  • Konuşan Vali (1)
  • Konuşma (3)
  • Koruma (1)
  • Koşullanmama Hakkı (1)
  • Köksal Pabuçcu (3)
  • Köprü (15)
  • Köprü Dizisi (16)
  • Köprü Filmi (2)
  • Köşe Yazısı (49)
  • Kurtarıcı Beklemek (1)
  • Kuvvetler Ayrılığı (1)
  • Kütüphane Seferberliği (1)
  • Laiklik (3)
  • Liderlik (1)
  • Liyakat (1)
  • Mahalli idare reformu (1)
  • Mahalli İdareler (1)
  • Mahkeme (1)
  • Mahmut Balcı (2)
  • Makale (5)
  • Makam Arabası (1)
  • Mamudizim (1)
  • Marmara Depremi (2)
  • Mehmet Akif Bal (1)
  • Mehmet Emin Ulu (1)
  • Mehmet Kemal Yazıcıoğlu (12)
  • Mehmet Varinli (1)
  • Mektup (1)
  • Melih Aşık (1)
  • Memur (1)
  • Merkez Valiliği (12)
  • Merkezi İdare (7)
  • Meryem Yazıcıoğlu (6)
  • Mesai Arkadaşları (1)
  • Mesut Yılmaz (2)
  • Mezar Taşı (1)
  • Milas (1)
  • Milli Gazete (1)
  • Milliyet (1)
  • Minibüs (1)
  • Motosiklet (1)
  • Muğla (1)
  • Muhalif Bir Yazar (1)
  • Muhammet Negiz (16)
  • Muhtar (1)
  • Munzur Dağı (1)
  • Munzur Dağları (1)
  • Mustafa Yazıcıoğlu (7)
  • Mülkiyeliler Birliği (1)
  • Mümtaz Soysal (1)
  • Müzakereci Demokrasi (1)
  • Müzakereci demokrasi teorisi (1)
  • Müzakereci paradigma (1)
  • Nafiz Özmen (1)
  • Nahit Menteşe (1)
  • Ne Yan Yana Ne Karşı Karşıya (2)
  • OHAL Valisi (1)
  • Okul Yapımı (1)
  • Organik Tarım (1)
  • Orhan Öztürk (1)
  • Osmanlı (1)
  • Osmanlı Sistemi (1)
  • Ozan Balcı (1)
  • Ömer Faruk Ünal (1)
  • Ömer Lütfi Mete (1)
  • Ömer Yaşın (1)
  • Örnek Vali (1)
  • Özel İdare (1)
  • Özel İdare Kanunu (1)
  • Özgürlük (2)
  • Özsöz Gazetesi (1)
  • Pamukkale (1)
  • Panel (1)
  • Paraşüt (2)
  • Paşabatıran (1)
  • Paşayaylası Oteli (1)
  • PDF (1)
  • Phoma Recepii (1)
  • Polis (6)
  • Polis Devleti (2)
  • Polislerin Yürüyüşü (1)
  • Popülizm (1)
  • Prens Sabahattin (1)
  • Prof. Dr. Ahmet Mete Işıkara (1)
  • Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil (1)
  • Prof. Mustafa Said Yazıcıoğlu (11)
  • Profesör Dr. Osman Altuğ (2)
  • Protokol (1)
  • Psaphellus Recepii (1)
  • Radikal demokrasi kuramı (1)
  • Radyo Programı (2)
  • Rafting (7)
  • Recep Tayyip Erdoğan (1)
  • Recep Yazıcıoğlu (6)
  • Recep Yazıcıoğlu Belgeseli (2)
  • Recep Yazıcıoğlu Düşünce (1)
  • Recep Yazıcıoğlu Düşünce Grubu (1)
  • Recep Yazıcıoğlu Köprüsü (2)
  • Recep Yazıcıoğlu Kültür ve Dayanışma Derneği (1)
  • Recep Yazıcıoğlu Müzesi (1)
  • Recep Yazıcıoğlu Örneği (1)
  • Rize (1)
  • Robinson Crusoe (1)
  • Röportaj (5)
  • Rusya (1)
  • Rüveyda Yazıcıoğlu Durmaz (1)
  • Sadettin Tantan (3)
  • Sağlık Turizmi (1)
  • Sait Yazıcıoğlu (2)
  • Sansa Boğazı (1)
  • Saydamlık Eksikliği (1)
  • Sedef Kabaş (2)
  • Sedef Kabaş ile Potreler (1)
  • Selma Yazıcıoğlu Özcan (1)
  • Seminer (3)
  • Sempozyum (2)
  • Sendikalar (1)
  • Sıradışı Bir Vali Recep Yazıcıoğlu (1)
  • Sigara (1)
  • Sistem (2)
  • Sivil Anayasa (1)
  • Sivil Toplum (4)
  • Siyaset (2)
  • Sosyal Adalet (1)
  • Söke (1)
  • Söyleşi (13)
  • Sözlü Tarih (1)
  • Sözün Özü (1)
  • Stajyer Kaymakam (1)
  • Su Kayağı (1)
  • Su Sporları (1)
  • Susurluk (1)
  • Sükuti Tükel (1)
  • Süleyman Demirel (4)
  • Süper Vali (2)
  • Sürmene (2)
  • Şarkı (1)
  • Şemsi Denizer (1)
  • Şevket Gültekin (1)
  • Şiir (2)
  • Taha Akyol (1)
  • Tamer Aksoy (1)
  • Tanıklar (1)
  • Tansu Çiller (1)
  • Taş Yolu (3)
  • Taşra Örgütleri (1)
  • Taşyolu (1)
  • TBMM (1)
  • Tebdil-i Kıyafet (1)
  • Tebliğ (1)
  • Teknik Devlet (1)
  • Tembellik ve Beleşçilik Kültürü (1)
  • Terör (3)
  • Terörle Mücadele (1)
  • Tez (2)
  • Tınaz Titiz (2)
  • Tiyatro (1)
  • Tokat (45)
  • Tokat Hava Yolları (1)
  • Tokat Modeli (1)
  • Tokat Özel İdare Uygulaması (1)
  • Tokat Turban Turizm AŞ (1)
  • Toplum (1)
  • Toplumsal Barış (1)
  • Toplumsal İnisiyatif (1)
  • Toplumsal Uzlaşma (1)
  • Trabzon (7)
  • Trafik Cezası (1)
  • TRT (1)
  • Turan Yalçın (7)
  • Turgut Özal (12)
  • Turizm (1)
  • Turizm Bakanı Ahmet Tan (1)
  • Turizm Potansiyeli (2)
  • Turizme Maya (1)
  • Türban Krizi (1)
  • Türk Hava Kurumu (1)
  • Türk İdareciler Günü (1)
  • Türk Modernleşmesi (1)
  • Türkiye markası (1)
  • Türkiye Turizm Ansiklopedisi (1)
  • TÜSİAD (1)
  • TV Programı (2)
  • Twitter (1)
  • Uçak (1)
  • Uğur Mumcu (1)
  • Üniversiteler (1)
  • Üniversitesi Hukuk Fakültesi (1)
  • Vali (2)
  • Vali Abdulkadir Demir (1)
  • Vali Filmi (1)
  • Vali Recep Yazıcıoğlu Kongresi (1)
  • Valilik (1)
  • Van Depremi (1)
  • Vasiyeti (4)
  • Vefat (18)
  • Vefat Yıldönümü Mesajı (1)
  • Vergi (2)
  • Yamaç Paraşütü (5)
  • Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı (1)
  • Yasa Tasarısı (1)
  • Yasakçı Vali (1)
  • Yavuz Donat (1)
  • Yayla Turizmi (1)
  • Yazmacılar Hanı (1)
  • Yeni Erzincan Nasıl Kuruldu ve Niçin Bitirilemedi (1)
  • Yeni Şafak (1)
  • Yerel İdareler (4)
  • Yerel Yönetimler (10)
  • Yerel Yönetimler Reformu (1)
  • Yerel Yönetimler Yasa Taslağı (1)
  • Yerel yönetimlerin güçlendirilmesi (1)
  • Yerelleşme (2)
  • Yetki (1)
  • Yıldırım Akbulut (1)
  • Yılmazlar Köyü (1)
  • Yolsuzluk (2)
  • Yöneticilikte Örnek (1)
  • Yönetim (1)
  • Yönetim tarzı (1)
  • Yönetime Politik Etkiler (1)
  • Yüksek Lisans Tezi (1)
  • Zeki Demirbaş (1)
  • Zenci (1)
  • Ziya- ül Hak (1)
  • Ziyaretçi (1)

Blog Archive

  • ►  2025 (9)
    • ►  Haziran (1)
    • ►  Mayıs (2)
    • ►  Nisan (5)
    • ►  Ocak (1)
  • ►  2024 (18)
    • ►  Aralık (3)
    • ►  Ekim (1)
    • ►  Temmuz (5)
    • ►  Mayıs (4)
    • ►  Nisan (2)
    • ►  Ocak (3)
  • ►  2023 (19)
    • ►  Aralık (1)
    • ►  Kasım (1)
    • ►  Ekim (4)
    • ►  Eylül (10)
    • ►  Ağustos (1)
    • ►  Ocak (2)
  • ►  2022 (18)
    • ►  Aralık (1)
    • ►  Ekim (7)
    • ►  Ağustos (2)
    • ►  Haziran (2)
    • ►  Mayıs (3)
    • ►  Nisan (2)
    • ►  Şubat (1)
  • ►  2021 (19)
    • ►  Ekim (3)
    • ►  Eylül (1)
    • ►  Haziran (4)
    • ►  Ocak (11)
  • ▼  2020 (278)
    • ►  Aralık (13)
    • ▼  Kasım (164)
      • Mehmet AYDIN: Tüttürük
      • Dr. Selma Yazıcıoğlu Özcan: "Ağabeyim yaşasaydı bi...
      • Adnan Şahin: ‘Mutlaka görülmeli’ bitti artık ‘mutl...
      • 3 valiye dava
      • Hikmet Köksal: Marmara depreminden sonra ne değişt...
      • Türkiye'nin iki yüzü
      • Erzincan Valisi Yazıcıoğlu: "Ders almalı ders verm...
      • Sıradışı bir insanın kaybı
      • Haliç Toplantıları başladı
      • Atlar ayakta ölür(!) Bu lafı iyi anlamak lâzım...
      • Ömer Faruk Ünal: Doğrucuyu dokuz köyden...
      • Merkez Valisi Recep Yazıcıoğlu: "Sistemin değişme...
      • Unutmak çok zor
      • Köprüler yıkılmadan
      • İs­ki­lip ni­re, A­la­man­ya ni­re!..
      • Yazıcıoğlu: Kavgam ancak ölürsem biter
      • Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil-Tokat’ın efsanevi valisi
      • Mehmet Kemal Yazıcıoğlu: Babam gibi geliyorum!
      • Özcan Ünlü: Recep Yazıcıoğlu
      • Muhtarlık kapısını hiç kapatmıyor
      • Sedat Yılmaz- Yazıcıoğlu mefkûresi Vatan Yahut Sil...
      • Vali Recep Yazıcıoğlu: Beni halk istiyor politikac...
      • Pakize Suda-Türkiye'ye lazım bir deli daha gitti i...
      • Erzincan'ın 300 milyon dolarlık turizm atağı
      • Zirve Star'ın
      • Erzincan'da yamaç paraşütü kursu
      • Sıradışı kaymakam
      • Ergan Dağı Kayak Merkezi, 2011'e yetiştirilecek
      • Erzincan'da düzenlenen Doğa Sporları Festivali'ne ...
      • Afyonkarahisar Valisi İrfan Balkanlıoğlu: "Ben zam...
      • Erzincan Valisi Recep Yazıcıoğlu da su kayağı göst...
      • Valiler tebligat memuru
      • İLK TURİSTLER ULAŞTI
      • Vali'nin isyanı: Çalıp çırpmayan enayi sayılıyor
      • Yamaç paraşütü Erzincan'da
      • 22 yıllık hasret bitti
      • Recep Yazıcıoğlu: Tek kişilik partiyim
      • Bizim milletimiz eli sopalı birini istiyor
      • Bu inşaat 130 yıl sürdü
      • Cumhuriyet tarihinin en renkli valisiydi
      • Oktay Ekşi: Olmayacak duaya...
      • Yazıcıoğlu'nu ‘Manyak’ manşeti atarak övdüler
      • Recep Yazıcıoğlu AB, ortak mezara bile almaz
      • Sıra arkadaşları, aynı kaderi paylaştı
      • Recep Yazıcıoğlu: Bana iyi dayandılar
      • Süper valiye süper kızak
      • Recep Yazıcıoğlu, NLP ve bağlantılar
      • Latif Yalçıner: Karanlık Kanyon, Grand Canyon'dan ...
      • Recep Yazıcıoğlu Torba bütçeyle, biri üç yaptı, mo...
      • Lütfi Özgünaydın: Vali Recep Yazıcıoğlu unutulmadı
      • Ömer Lütfi Mete, eli yürekli bürokrat Recep Yazıcı...
      • Merkez Valisi Recep Yazıcıoğlu: "77. yılında ülkem...
      • Yusuf Kaplan: İstisna Vali Recep Yazıcıoğlu
      • Dünyanın en zor yolları arasında: Adrenalin tutkun...
      • Diyanet'i gözlemleyen anılar
      • Mustafa Karaalioğlu: Yürek parçalayan bir kayıp
      • Tüketici de bakan istiyor
      • Vali Recep Yazıcıoğlu yorgun düştü
      • TRAFİK CEZASI ve RECEP YAZICIOĞLU
      • Akçakoca Kaymakamı Recep Yazıcıoğlu'ndan Kütüphane...
      • Ahmet Taşgetiren: Bir trafik yazısı
      • Mehmet Şeker: Deli turna
      • Vali Yazıcıoğlu: "Hiç kimse doğruları açıkça söyle...
      • Bilim insanlarının doğudaki çalışmaları Anadolu ta...
      • Vali Recep Yazıcıoğlu'nun oğlu Mehmet Kemal Yazıcı...
      • Rahmetli Recep Yazıcıoğlu anlatmıştı: ''O kadar ye...
      • Merkez Valisi Recep Yazıcıoğlu: Halk sisteme ortak...
      • YAZICIOĞLU İLE EN SON Yeni Şafak GÖRÜŞMÜŞTÜ
      • Yeni Şafak: 28 Şubat'ta MİT de fişleme yapmış
      • Yazıcıoğlu için de bir şarkı var
      • Resul Tosun: Türkiye'nin büyük kaybı
      • DÂVÂ ARKADAŞIMA SON MEKTUP : Sevgili valim Recep Y...
      • Eski Diyanet İşleri Başkanı Said Yazıcıoğlu: Alevi...
      • Mehmet Şeker: Yeni görev
      • Recep Yazıcıoğlu, 'Bazı kafalar virüslü' demişti
      • 'Büyük deprem olmaz'
      • Efsanevi valinin hayatı film oluyor
      • Mahmut Balcı: Muhalif bir yazar olarak Recep Yazıc...
      • Recep Yazıcıoğlu: "Devlet sivil inisiyatife karşı"
      • Devlet mekanizmasını en çok eleştiren devlet adamı...
      • Erzincanlı raftingçiler 'Halkın Valisi'ni unutmadı
      • Vali Yazıcıoğlu'nun hayatı dizi oluyor
      • Cevdet Akçalı: Rahmetli vali Yazıcıoğlu"nun anlatı...
      • Yazıcıoğlu: Üniversiteler devlet dairesi gibi oldu
      • Yazıcıoğlu Derneği, ilk genel kurulunu yapıyor
      • Merhum Valimiz Recep YAZICIOĞLU'nun ölümünün yıldö...
      • Efsane Vali ve Bilge Kral
      • Mehmet Şeker: İşte vali, işte köprü, işte halk!..
      • 'Bazı kafalar virüslü' demişti
      • Hükümetin iflası
      • Onu özleyeceğiz
      • Yazıcıoğlu: Bazı kafalar virüslü
      • Yazıcıoğlu: 'İhaleci bir toplum olduk'
      • Recep Yazıcıoğlu: Köyde cola mı içeceğiz?
      • Valinin adamları İstanbul'da
      • Yazıcıoğlu'nun adı yaşatılıyor
      • Sema Karabıyık: Vali gerçek anlatılanlar kurgu
      • Protokole öğrencileri oturttu
      • Yazıcıoğlu: 'Geç bile kaldılar'
      • Yaşar Süngü: Rahmetli Recep Yazıcıoğlu ile ilgili ...
    • ►  Ekim (101)
 
  • Destek Olunuz & Donate !التبرع بالمال

    Destek Olunuz & Donate !التبرع بالمال
  • UNUTULMAYAN VALİ RECEP YAZICIOĞLU ARAŞTIRMALARI (1967-2003)

    Koordinatör:

    Arş. Gör. Muhammet NEGİZ | KTÜ

    _________________________________________
    *Bilgi, belge ve doküman paylaşımı için:
    mnergiz@live.com
  • Son 1 Yılın Popüler Yayınları

    •  Erdal Beşikçioğlu: Bu rol için çok iyi hazırlandım.
      Erdal Beşikçioğlu: Bu rol için çok iyi hazırlandım.
       Erdal Beşikçioğlu: Bu rol için çok iyi hazırlandım. Köprü'de "Süper Vali"yi canlandıran Beşikçioğlu, "Günlerce Recep Yaz...
    • Necdet Başoğlu: Adını tarihe yazdıran vali
      Necdet Başoğlu: Adını tarihe yazdıran vali
      Necdet Başoğlu: Adını tarihe yazdıran vali 12 Eyl 2020 Bugün sizlere “Efsane Vali” olarak gönüllerde taht kurmuş bir kişiden bahsetmek istiy...
    • Seminer: "Vali Recep Yazıcıoğlu ve Rafadan Tayfa'dan Kamu ve Özel Sektör İçin Girişimcilik Dersleri: Hayal Et, Üret, Değiştir!"
      Seminer: "Vali Recep Yazıcıoğlu ve Rafadan Tayfa'dan Kamu ve Özel Sektör İçin Girişimcilik Dersleri: Hayal Et, Üret, Değiştir!"
         Seminer: "Vali Recep Yazıcıoğlu ve Rafadan Tayfa'dan Kamu ve Özel Sektör İçin Girişimcilik Dersleri: Hayal Et, Üret, Değiştir!...
    • Köşe Yazısı: Arş. Gör. Negiz’den Recep Yazıcıoğlu’nun Mirasına Akademik Bakış
        Köşe Yazısı: Arş. Gör. Negiz’den Recep Yazıcıoğlu’nun Mirasına Akademik Bakış Yazar:  Birol ERGİN Arş. Gör. Muhammet Negiz’in  Çıtaları Yü...
    • KÖPRÜ'DE DUYGUSAL BULUŞMA
      KÖPRÜ'DE DUYGUSAL BULUŞMA
      KÖPRÜ'DE DUYGUSAL BULUŞMA ARKA PLAN MERHUM RECEP YAZICIOĞLU'NUN HAYTINDAN KESİTLERİ EKRANA TAŞIYAN "KÖPRÜ"NÜN OYUNCULARIYL...
    • UNUTULMAYAN FIRTINA VALİ RECEP YAZICIOĞLU
      UNUTULMAYAN FIRTINA VALİ RECEP YAZICIOĞLU
        UNUTULMAYAN FIRTINA VALİ RECEP   YAZICIOĞLU Ersal   Yavi (Denizli,   Mavinefes   Yayıncılık,   2024)   Muhammet   NEGİZ * Türkiye’de kayma...
    • Yazıcıoğlu: "Bordromdan utanıyorum"
      Yazıcıoğlu: "Bordromdan utanıyorum"
        Yazıcıoğlu: "Bordromdan utanıyorum" Aydın Valisi Recep Yazıcıoğlu, "Ben 3.5 milyon lira maaş alırken, aynı bordrodan 500 bi...
    • “Rahmetli öğretti” - Erzincan'da 12 ayda 12 spor
      “Rahmetli öğretti” - Erzincan'da 12 ayda 12 spor
      “Rahmetli öğretti” - Erzincan'da 12 ayda 12 spor Rafting, yamaç paraşütü, buz tırmanışı, trekking, offroad, dağ bisikleti, base jump, k...
    •  Denizli Valisi'nin rafting keyfi...
      Denizli Valisi'nin rafting keyfi...
      Denizli Valisi'nin rafting keyfi... 20.06.2003 Denizli Valisi Recep Yazıcıoğlu, doğa yürüyüşü ve dağ tırmanışlarından sonra, bu kez Büy...
    • Babalar ve oğullar... Merhum Vali Recep Yazıcıoğlu ve oğlu Mehmet Kemal Yazıcıoğlu
      Babalar ve oğullar... Merhum Vali Recep Yazıcıoğlu ve oğlu Mehmet Kemal Yazıcıoğlu
      Babalar ve oğullar... Merhum Vali Recep Yazıcıoğlu ve oğlu Mehmet Kemal Yazıcıoğlu
    kizilay_banner_728X090
Copyright © VALİ RECEP YAZICIOĞLU ARAŞTIRMALARI "VALİ-İ VİLAYET, HADEME-İ DEVLET" | "Gerçekten üretken bir akademik hayat için macera ruhu bence şarttır. Endonezya'da nereye gittiğinizi sorduklarında söylemek istemezseniz'bir rüzgar bekliyorum' dersiniz, limandan ayrılıp denize açılan yelkenli bir gemiymiş gibi." B. Anderson
Design by FlexiThemes | Blogger Theme by Lasantha - PremiumBloggerTemplates.com | Rapid Domain Search | Muhammet Negiz