-
İZLE
Unutulmayan Vali Recep Yazıcıoğlu İle Söyleşi | Nisan 2003
-
yakında...
yakında....
-
Yakında...
Yakında....
-
Yakında
Yakında
-
Yakında...
Yakında
-
Yakında...
Yakında...
-
Yakında...
Yakında...
13 Ekim 2025 Pazartesi
10 Eylül 2025 Çarşamba
Merhum Vali Yazıcıoğlu Hakkında Yeni Bir Proje Yakında!
Merhum Vali Yazıcıoğlu Hakkında Yeni Bir Proje Yakında!
İlk görüşmesi yapılan projemize dair detaylar netleştikçe gerekli paylaşımlar buradan yapılacaktır. Güzel bir sonuç alınması dileğiyle...
8 Eylül 2025 Pazartesi
Emekli Vali Orhan Öztürk, "Efsane Vali" Recep Yazıcıoğlu'nu anlattı
Emekli Vali Orhan Öztürk, "Efsane Vali" Recep Yazıcıoğlu'nu anlattı
Recep Yazıcıoğlu’nun Erzincan'da yardımcılığını yapan en yakın çalışma arkadaşı olan Orhan Öztürk, Efsane Vali'yi 10 maddede anlattı....
1-Merhum vali Recep Yazıcıoğlu nerede ve hangi dönemde birlikte çalıştığınızda bahseder misiniz?
1993 yılı Eylül ayında Ordu Kabadüz kaymakamlığından Erzincan vali yardımcılığına tayin oldum. 1999 yılı Eylül ayına kadar 6 yıl birlikte çalıştık. Aynı ayda o merkez valiliğine ben de Bartın vali yardımcılığına tayin edildik. Normal görev süresi 3 yıldı ancak 3 yıl uzatmaya girdim. 2003 yılı şubat ayında Recep bey Denizli valiliğine tayin edildi. Mayıs ayında da ara kararname ile Erzincan’da birlikte çalıştığım Kemal beyle beraber Denizli vali yardımcılığına tayinimiz çıktı. O sırada Türkiye Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsünde kamu yönetimi yüksek lisans programına başlamıştım. Ağustos ayında bitecekti ancak bitirip gitmek yerine Mayıs ayında yarıda bırakıp Denizli vali yardımcısı olarak göreve başladım. Eylül ayında geçirdiği kazada vefat etti. İyi ki yarıda kesmişim. Hiç olmazsa dört ay birlikte olabildik. Merkez valisi iken beraberce hem geçirdiği 20 civarındaki soruşturmaların savunması hem de yurt içi değişik yerlerde verdiği konferanslar vesilesiyle birlikte olduk. Aralık ayında da aldığım yazılı ve sözlü davet sebebiyle İskilip belediye başkanlığı seçimi için istifa ederek 2004-2009 yıllarında beş yıl bu görevde bulundum. Tekrar aday olmadım 2009 da mülki idareye geri döndüm.
2-Vali Recep Yazıcıoğlu ile çalıştığınız dönemde sizi en çok etkileyen yönü neydi?
Bir kişinin tek bir özelliği olmaz. Hayran olduğum çok yönü vardı. Meraklı, zeki, entelektüel kapasitesi yüksek birisiydi. Devlette böyle birinin nasıl yetiştiğini hala merak ederim. Bulunduğu her toplulukta başat bir özelliği vardı. Pozitif enerjisi ile çekim oluştururdu. Bu sadece hitabet, bilgi, kişilik gibi durumlardan kaynaklanmaz.
3- Vali Recep Yazıcıoğlu’nun yönetim anlayışı klasik vali profiline göre nasıl farklılık gösteriyordu?
1860lı yıllarda yapılan Tanzimat uygulamaları içinde il idaresi kanunu da vardı. Osmanlı devleti 2. Mahmut döneminde şartları öyle gördüğü için merkeziyetçi bir yapıya doğru verilmeye başladı. Eyalet yönetiminin uygulanması yerine merkezden atanan valilerin yönetimi dönemine geçildi. Tanzimat’la beraber il idaresi, belediye yönetimi, Danıştay, Sayıştay, bunlara yönelik mektebi mülkiye, Harbiye, tıbbiye, mühendislik okulları kuruldu. Eskiden bu tür eğitimleri veren okullar, medreseler yeniden yapılandırıldı. Orduda tımar sisteminden mecburi askerlik dönemine geçildi. Osmanlı’nın son yüzyılı içerideki isyan ve ayaklanmalar, dışarıdaki savaşlar sebebiyle asayiş açısından çok sıkıntılı geçti. Valilik müessesesi bu sebeple asayiş görevi, bir ölçüde de adaletin sağlanması gibi konulara yoğunlaştı. Önceden şehir yöneticileri belediye başkanı, idareci ve hakimlik gibi çok fonksiyonlu yapıya sahipti. Bunlar zaman içinde ayrıştı. Ancak bu arada geçmişten de gelen gelenek, kültür ve zihniyet yapıları sebebiyle ilin yöneticileri kendilerini her şeyden; uçan kuştan bile sorumlu gören bir anlayışla yetiştiler. Şartlar da bunu gerektiriyordu çünkü Avrupa'daki gibi sınıf ayrılığına dayanan bir toplum yoktu.
Bizde statü farklılığı ve geçişkenlik var, aristokrasimiz yok. Memurlarımızı bu sebeple aristokrasinin yerine ikame etmeye çalıştık. Başardık büyük ölçüde… Batının kendi tarihi ve kültürel yapısı içinde ortaya çıkan, gelişen kurumlar bizde yoktu ama bunları ithal ederek onlar gibi olacağımıza çok inandık. Olamadığımız gibi kendi dengemizi de kaybettik, hala arayışımız devam ediyor. Halkın devletten beklentisi huzur ve asayişi sağlamak, adaleti tesis etmekti. Bu sebeple valilik Osmanlı’da ve cumhuriyet döneminde dahiliye nezareti ve içişleri bakanlığının taşra temsilcisi konumunda oldu. Halen de öyledir. Halbuki devleti temsilin başka mecburiyetleri de vardır ve bu sebeple doğrudan padişaha cumhurbaşkanına bağlı olması gereken bir makamdır. Pratikte öyle olmadı. Asayiş ve güvenlik hep ön planda oldu. Bunun dışındaki konular genelde bireysel uygulamalardı. Farklı profil babında Halil Rıfat Paşa Sivas valisi olarak, Abidin Paşa Ankara valisi olarak ilin ulaşım, yol, su gibi meselelerine de yoğunlaştılar. Bu sebeple iz bırakan bazı valilerin arasında sayılırlar. Ancak genel görünüm bazı insani ve devlet adamına yakışır örnekler dışında devletin asık suratlı, sert, ceberrut yüzü oldu valilik müessesesi.
İyi bir valinin emrindeki bürokratik kadrolar başındaki kişilere rağmen bu iyiliği törpüleyecek bir yapılanma içinde oldular. İyi bürokrat olur ama iyi bürokrasi olmaz derler. DP iktidara gelince bir valinin şöyle dediği rivayet edilir: ‘Artık valilik yapılmaz, adam bile asamayacağız.’ Bu olguyu besleyen bazı örnekler gerekçesi ne olursa olsun vâkidir maalesef… Recep Bey bu gelenek ve yaşanmışlıklar içinde bildiğimiz klasik valilik dışında her alanda bir şeyler yapmaya çalışan bir reflekse sahipti. Recep gibi bazı devletluların sevecen, sıcak yüzüne rağmen devletin yüzü hiç sıcak olamadı. Toplumda haklı haksız, yerli yersiz karakol dayağı yemeyen çok küçük bir kesim vardır hele doğuda… Çünkü milletin yapısına uygun devlet yerine 100 yılı aşkın bir zamandır devletin milletini kurgulama gayreti söz konusudur. Merkeziyetçi, baskıcı, jakoben, dayatmacı yapı bu anlaşın doğal sonucudur. Mülki amirlerden Hulusi Kentmen rolü isteseler de çıkamazdı. Erol Taş kadar kötü olmasak da vatandaşın saygı ve korku ile karışık yaklaşımı halen devam ediyor. Devlet daireleri işi 65 yaşına kadar garantili memurlarımız sebebiyle kış güneşi almaya devam ediyor. Zemheride ılık bahar olsa ne olur. Devletin toplumunu inşa süreci taşrada mülki amirlerin öncülüğünde hayata geçirilmeye çalışıldı. Valinin, kaymakamın fikri zikri kişiliği ne olursa olsun çıktı buydu. Mülki idare amirlerinin çoğu bürokratik tıkanıkları, yersiz, yanlış, haksız uygulamaları çözme refleksine sahip oldular. Ancak sistematik yavaşlıklar, vurdum duymazlıklar bireysel müdahaleler ile ne kadar aşılır, ayrı konu… Buna itiraz eden kayıtsız kalmayan mülki amirler, idareciler vs… ise çocuklarına, torunlarına bol vakit ayıracak konumlara geldiler. Kim ne derse desin 100-150 sene önce böyle değildi. Bugünkü Kürt meselesi dahil pek çok problemin temellindeki realite budur. Hazırlık sınıfı açacak kadar İngilizce, Fransızcaya karşı gösterdiğimiz tavra karşılık, aşağıladığımız, dilini türküsünü yasakladığımız kesime yönelik bugün Kürtçe, Arapça resmî TV kanalımız var ama ideolojik saplantılarımız buralarda da halen berdevam… Kızılelma artık milletin devletini inşasıdır ancak bugünün milleti 50 sene hatta 15 sene öncesinin milleti midir, bilemem…
Recep bey bu olguya karşı söylemleri sebebiyle de toplumun yıllarca gündeminde kalabildi. Medyada 20-25 sene aralıksız gündeme gelmiş olması başka türlü ne yaparsa yapsın mümkün olamazdı. Bunu nasıl sağladığını bir çok meslektaşı ilgisiz sebeplere bağlardı. Otellerin resepsiyonuna adını nasıl yazdırdığını espriyle konuşurlardı. Söylemleri bugün zamana karşı etkisi halen geçerlidir. Yoksa çok yatırım, iyi hitabet, halkla bütünleşmek vs… yetmez. Bu açıdan ondan daha ileride olanlar gündemden çıktığı halde Recep Beyin halkın gündeminde ve gönlünde oluşu enteresandır. Gördüğü hiçbir yanlışa, eksik konulara beni ilgilendirmez, bana ne demedi, seyirci kalmadı. Erzincan'da gördüğüm her güzelliğin bir tarafında onun parmağı olduğunu çok gördüm ve şaşırırdım.
4- Vali Recep Yazıcıoğlu’nun halkla ilişkileri nasıldı? Özellikle köylülerle ve gençlerle öğrencilerle nasıl iletişim kurardı?
Çalıştığı illerin haritada görünen bütün köylerine gitmiş, şehir esnafını, fabrikalarını, tesislerini vs… olabildiğine ziyaret etmiştir. Dışarıda olduğu zamanlar makamında olduğu zamanlardan çok fazlaydı. Ayşe Kulin bir ara ‘sayın valim sizi devamlı arazide görüyorum ama işlerde de pek aksaklık yok, bunu nasıl sağlıyorsunuz’ diye sormuş. Ne cevap verdi bilmiyorum. Okul öğrencilerinin bulunduğu bir törene son anda geldiğinde ayaktakileri görünce protokol için konulan sandalyelerden herkesi kaldırdı. Ya hepimiz oturacağız yoksa ataktayız demişti. Resmî törenlerin görünümü bu açıdan nahoştur bence… Uygulamanın çirkinliğini hepimiz yıllarca göremedik. Toplum hayatında bize normal görünen o kadar yanlışlıklar var ki; say say bitmez.
5- Birlikte görev yaptığınız dönemde kamu yönetiminde yenilikçi veya alışılmışın dışında hangi uygulamaları hayata geçirdi?
Başkanlık sistemi, seçilmişlerin karar alıp bunu profesyonel yöneticilerin uygulaması gerektiği, yerelin kamu hizmetlerine karar alma ve kaynak açısından katılımını dillendirirdi. Bugün bunların bir çoğu hayata geçirildi ancak başkanlık sistemi denge denetim açısından aksaklıklarla malul. Belediyelerde hem başkanın hem de karar organı meclisin halk tarafından seçilmesi çelişkidir. Hangi şirket genel müdürünü seçimle iş başına getirir? Belediye başkanları bu sebeple seçilmiş imparator gibi oluyor. Eskiden meclis kendi içinden de seçerdi. Demokraside esas olan karar organının seçilmesidir. Yöneticilik profesyonelliği gerektirir. Seçilmek her zaman iyi idareci, profesyonel yönetici olduğunuzu göstermez. Başkanları seçiyoruz da ne oluyor sanki, belediyelerimiz % 90 iflas etmiş şirketlerden beter bir halde değil mi?
6- Kriz anlarında (deprem, terör veya gösteri yürüyüşlerinde vs…) liderlik tarzını nasıl tanımlarsınız? Bir örnek verebilir misiniz?
Kriz yönetmek liderlik becerisi, inisiyatifi sonuna kadar kullanmak, toplumun psikolojisini anlamakla ilgilidir. Sonunu düşünmeden şartların gerektiği kararları almak ki bu açıdan harcama yapmak kriz anında önemlidir. Mülki amirler bu açıdan biraz dominant pozisyonda olabiliyorlar. Recep bey cesur, gözü pek, anında karar alıp uygulayan ve işini de takip eden yapısıyla da ön planlara çıkmıştır. Sorumluluk duygusu ile krizi yönetirken iyi niyetlerle yapılan işler, harcamalar daha sonra mutlaka soruşturmaların konusudur. Yangını su bardağı taşıyarak söndürmek krizi çözmez ancak başınız da belaya girmez. İhmal-i mesuliyet yoktur, icra-i mesuliyet vardır, derdi.
7-Vali Recep Yazıcıoğlu’nun kamu görevlilerine karşı yaklaşımı nasıldı?
Recep bey sürekli yaptığı toplantılarda memurlara vaiz gibi nasihatler, tatlı sert ikazlarla eğitim vermeye çalışırdı. Erzincan da sürekli dışarıdan gelen akademisyenler, kişisel eğitim koçları, sanatçılar, kültürel etkinlikler için uzmanlar, sporun her çeşidinden insanlar gelir giderdi. Vali yardımcısı olarak esas işim bunların halkla, memurlarla buluşacağı organizasyonları düzenlemekti. Sosyal, kültürel, sportif ve eğitimle ilgili Türkiye’de ileri gelen kişilerin pek çoğu Erzincan topraklarını yeterince dolaştılar. Biz de bu vesileyle çok şeyler öğrendik. Vali yardımcıları arasındaki görev paylaşımında yükü hafif daireler bana kalırdı bu sebeple. Mahareti, başarıyı, hizmeti fark eder, marifet iltifata tabi sözünün gereğince amel ederdi.
27 yıl herkesin takdirle bahsettiği Kemah Kaymakamlığındaki bir odacıyı emekli olunca düzenlediği toplantıda sitayişle örnek gösterip, törenle takdirname verdi. Maiyetine değer verir yaptığı iyi niyetle hataları telafi ederdi. Ondan memnun olmayan bir mülki idare amirini görmedim. Bu arada çoluk çocuğunu da ihmal ettiğini biliyorum. Oğlu Mehmet Kemal Denizli’de 8 ayda babasıyla sekiz akşam yemeği yemediğini söylemişti. Bu yaşanmışlığın hata olduğunu, biz aslında çocuk yetiştirmemişiz dediğini pişmanlık duygusuyla söylemişti. Ne olursa olsun evlatlar babalarından annelerinden bir şeyler alırlar. Ailesini ihmal olgusu bürokrat siyasetçi ve askerlerde yaygın bir hastalık bu ülkede. Pişmanlıkların telafisi ise zor… Babaya, kocaya, çocuğuna hasret aile dramları görev uğruna yaşanır. Bu pişmanlar kervanındakilerden birisi oldu. Üstelik çoğu zaman maaşı borcuna yetmeyen bir konumda iken… Tokatlılar, Erzincanlılar onu bu ve benzeri özellikleri sebebiyle de benimsediler ve kendilerinden gördüler.
Esprili, çevresine neşe saçan, pozitif enerji yayan ama vitesten attığı zamanları olup kırdığı kimselerden özür dileyen birisiydi. En büyük özelliği bağırıp çağırdığı anlarda bile kimseye hakaret etmez, aşağılamazdı. Fırçası da kişilerin zatına değil sıfatına yönelik olurdu. Bazı siyasetçiler kadar olmasa da bazı mülki amirlerin onun mütevaziliğinden ders alması gerektiği kanaatindeyim. Oğlu Mehmet Kemal tanınmadığı bir ilde; Tokat’ta girdiği seçim yarışında babasının manevi mirası sayesinde rakibini ikiye katladı. Devletin, resmî ideolojinin aslında abartılmış, zamanla neredeyse komediye dönüşmüş ritüellerine pek iltifat etmediğini gördüm. Önemli devlet adamlarının sonraki dönemlerde ya yüceltilmesi ya da yerin dibine batırılmış gibi abartı bizde yaygın bir hadise. Bizim hainlerimiz ve kahramanlarımız vardır, ortası yoktur. Normalin dışına çıkıldığında yıllar sonra dalga geçilecek kadar enteresan uygulamalar var. Bu toplum nezdinde en iyi vali; öldüğü için atandığı iline gelemeden donarak ölen validir diye bir esprinin gerçekliği vardır. Uzun hikaye…
8- Vali Recep Yazıcıoğlu’nun ideali veya en büyük hayali neydi?
İdeali ve hayalini Söke kabristanındaki mezar taşına bakınca görmek mümkündür. Vasiyeti gereği ‘ demokrat, hür bir ülkede yaşayamadan öldü’ diye yazılıdır. Bu sözünde samimiydi, hayat çizgisi de bunu destekleyecek doğrultudaydı. Toplum samimiyeti ve sahteciliği bu açılardan ayırt eder. Doğru bildiğini usulüne göre bakanların hatta cumhurbaşkanının bile önünde edebince söylemekten çekinmeyen biriydi. Sadece devleti değil toplumu da eleştirirdi. Bürokratik yağdancılık ve yalakalık yanında halk dalkavukluğu da yapmadı. Aracısız, randevusuz kendisiyle görüşülebilen ulaşılabilen birisiydi.
Mütevazi kişiliğinden siyasilerimizin ve mülki amirlerimizin ders alması gerekir. Onun söylediklerini söyleyenlerin, yaptıklarını yapanların çoğu sürüldü, dama atıldı ya da pasifize edildi. Bugün onu taklit edenler var ama kişisel yetersizlik ve gayri samimi tavırlar tabiri caizse açıkça sırıtmaktadır. 1980’li yıllarda mülki idarede halkın problemlerine karşı işim değil, ödenek yok diyerek ilgisiz kalınan profil ve sadece asayişe odaklı idareci tipi değişti. Özal siyasette devlet millet içindir felsefesinin mimarı oldu. Kutsal devlet retoriği değişmeye başladı. Mülki idarede buna paralel anlayışın örneklerinden biri oldu Recep bey… Medya desteği ile bunu topluma hem anlattı hem de uygulamada gösterdi. Sigara, içki, tuvalet kullanım düzenlemeleri, kolalı içecekler yerine süt ayran içilmesi, kepekli ekmek, düzenli spor, doğa sporlarına öncülük etmek gibi şeyler valiler için düşünülemezdi. Valinin işi mi bunlar… Yamaç paraşütü, rafting, su kayağı, dağcılık sporlarını vs…Türkiye’ye o tanıttı. Bazı ısrarlı davetlere rağmen siyasete girmedi. Girseydi lider, parti otoritesi, siyasetin kutuplaştırıcı yanı sebebiyle toplumun bütün kesimlerince görülen makbuliyeti ortadan kalkardı.
Döneminde Erzincan başka bir imaja sahipti. İliyle bütünleşen parlak bir imaja sahiplik söz konusuydu. Ondan önce böyle şeyler düşünülmezdi. Meslektaşları biraz da kıskançlıkla onu mülki idareyi itibarsızlaştırdığı iddiasıyla çok tenkit ettiler. Bugün kim haklı ortada… Vali deyince akla gelen ilk belki de hala tek isim… Ancak siyasetin aşırı ölçüde gölgesinde kalan vali kaymakam profili görüldükçe Recep beyin tarzı; nostaljisini besliyor. Siyasetçinin beklentileri, ihtiyaç ve mecburiyetleri ile mülki idarenin yapısı anlayışı hiç uyuşmadı bu ülkede. Çünkü siyaset kamu kaynaklarıyla yapılması, yolsuzlukların, hırsızlıkların, israfın en büyük sebeplerinden birisidir. Tersi mümkün mü, zor soru… İki tarafın da argümanların haklı haksız olması bir noktada önemsizdir. İki tarafında dengesini bozan konu; devletin toplumu kendine göre dizayn etme geleneğidir. Olmayacak bir iştir ama sonuçta toplum da dengesini kaybederek yozlaşma yalnızlaşma sürecini girdi.
Kültür ve geleneğinden beslenmeyen ithal teknolojik gelişmeler de bu süreci hızlandırdı. Recep bey eski şarkıları türküleri nasıl çevirip çevirip dinliyorsak benzer bir nostalji olarak kaldı. Bu tür nostaljilerimiz halen var. Köy enstitüleri, Barış-Cem-Erkin-Ahmet Kaya, Osmanlı yemekleri, dede torun bir arada yaşayan eski Türk evleri ve mahalle hayatı… Yerele girdikçe sayı artar… Say sayabilirsen…. Benzeri üretilemedi, üretilecek iklimler de her geçen gün kayboluyor maalesef… Mülki idarenin günümüzde toplumu sürükleyici, yönlendirici fonksiyonunu, görünümü büyük ölçüde soluklaşmıştır. Böyle bir şeyin olması zaten istenmiyordu ancak toplumda bu tür bir beklenti var. Çoğumuz bu beklenti ve ihtiyaca doğru yanlış, iyi niyet ve hasbi duruşla karşılık vermeye çalıştık. Halkın günlük hayattaki bürokratik tıkanıklar ve ekonomik problemler hassas olduğumuz konulardı. İtekleyerek, müdahale edilerek olmaz denen işlerin olduğu çağdışı bir idari yapıda mülki amirler önemlidirler.
Halkta zaten siz isterseniz yaparsınız zihniyeti vardır. Aslında biz de istediğimizi yaptık. Bu sebeple çok sıkıntı çektik diyebilirim. Bu da kötü örnek oldu diğerlerine… Buna cevap vermeye çalışan kadrolar eskisi kadar üretilmiyor artık. Ya da bize böyle geliyor bilemem… Biz bu sebeple geçmişe sarılmaya daha yatkın hale geldik gelecek vizyonumuzu kaybettik. Geçmişteki pek çok kişiyi; Fatihi , 2. Abdülhamidi, Atatürk’ü, Özal’ı, Deniz Gezmişi, Doğan Avcıoğlunu, Türkeş’i, Erbakan’ı vs… ululamaya çalıştık. Bunlar sıradan insanlar değildi ama anlatmaktan ziyade ululaştırarak onları da müzeye kaldırdık. Yaptıklarından ya da yapamadıklarından fazla bir ders almadık. Samimiyetine inandığım için anlamaya çalışıyorum ancak 15 temmuzda Menderesin akibetinde uğrasaydı Tayyip bey de bu ululama kervanına dahil edilirdi. Bu kadroya Recep bey de dahil oldu. Söylemleri idarecilik tarzı dik duruşu vs… artık anlamak değil ululama konusudur.
Recep bey halkın özlemlerini, bürokratik yapıya karşı isyanını seslendiren bir kişi olarak çok kabul gördü. Bunu medyatik olmak, popülerlik amacıyla değil içinden geldiği için yaptı ve samimiyetini kaybetmedi hiç… Yoksa bizde iyi idareciler, devlet ve halk adamları, iyi hatipler, daha çok hizmet ve yatırım getiren valiler oldu. Bunların içinde farklı bir yerinin oluşu yatırım, hizmet, halkla iç içelik değil sadece… Söyledikleri; halkın isyanını en mutedil şekilde dillendirmesi; onu farklı kıldı kanaatimce. Çünkü bu ülkede devletten dayak yemeyen , ötekileştirilmeyen çok az kesim vardır. Kürtler bölücü, Çerkezler hain, Araplar kalleş, Rum ve Yahudiler kan emici sülük, tüccarlar havayı bile parselleyip satacak kadar aç gözlü, tarikatlar medreseler köhnemiş fikirler yuvası vs… Halkçı yönetimler halkının kullandığı ana dili konuşmayı, türkü mevlit dinlemeyi kriminal bir olguya dönüştürdüler. Açken sen sen değilsin tarzında kendinden vazgeçerek her şey olursun.
9- Kendisini bugün görev yapan mülki amirlerden ayıran temel özelliği sizce neydi?
Halkın sağlığı, eğitimi, şehir imarı, vatandaşın bürokrasi ve bürokrat kadro karşısında önemli ve değerli sayılmasına yönelik uygulamaları şaşkınlık ve memnuniyetle karşılandı. Sigara, içki, tuvalet kullanım düzenlemeleri, kolalı içecekler yerine süt ayran içilmesi, kepekli ekmek, düzenli spor, doğa sporlarına öncülük etmek gibi şeyler valiler için düşünülemezdi. Yamaç paraşütü, rafting, su kayağı, dağcılık sporlarını vs…Türkiye’ye o tanıttı. Kişisel olarak da mütevazi, sıradan insan refleksi, kibir den uzak, kendisiyle dalga geçecek kadar barışık, egolardan uzak ve halkına değer veren, milletin ruh dünyasına sadece saygı gösteren değil paylaşan yapısının bunda etkisi oldu.
Her kesim insanla ayrım yapmadan, onları değiştirmeye çalışmadan diyalog kurma tavrı önemlidir. Sol, sağ, dinsiz, dindar, laik vs… her kesimin bu kadar sahip çıktığı, benimsediği, sevdiği nadir insanlardan biri oldu. Geçirdiği kazadan sonra hastaneye akın akın ziyarete gelenlerin profili inanılmaz ölçüde şaşırtıcıydı. Bu toplum onda neyi gördü acaba… Bugün her kesimin kendi içinde bile peşinden gitmeye değer lider, idol kimselerin olmadığı bir dönemi yaşarken bunun ne olduğunu anlamak önemlidir. Recep bey; görme karışma bulaşma tarzı bürokratik yaklaşımlara iltifat etmeyen, risk alan , inisiyatif kullanmaktan çekinmeyen bir valiydi. Bu sıkıntılı bir durumdur çünkü kriz zamanı geçince ciddi soruşturmalara muhatap olursunuz. Türkiye’de ondan daha fazla soruşturma geçirmiş bir vali yoktur. Çoğu kimse bunu bilmez.
Beraber onlarca savunma yazısını yazdık. Risk alma, inisiyatif kullanma; usulün genelde pas geçilmesini gerektirir. Esasta ise kişisel menfaat art niyet yoktur ancak bunu izah çoğu zaman mümkün olmaz. Halkımız usulsüzlükle yolsuzluğu, hırsızlığı çoğu zaman birbirine karıştırır. Verimsiz, yaz çizgi, bugün git yarın da gelme karakteristiğindeki idari yapı mülki idarenin, siyasilerin müdahalelerine açıktır. Bunun istismarı elbette ayrı bir konu… Çoğu bürokrat bu sebeple itibarını ve makamını kaybetmiştir. Recep bey soruna değil çözüme odaklı yapısı sebebiyle bu açıdan çok sıkıntı çekmiş ancak bunları fazla da dert edinmemiştir. Yanlış yaptığı iddia edilen konular olumlu sonuçları sebebiyle havada kalmıştır. Bu ve benzeri sebeple hem gizlice takdir edilen ama bu arada kıskanılan ve defteri dürülmeye çalışılan bir vali oldu. Bugün arkasından sitayişle konuşan üst düzey bürokrat ve siyasetçilerin çoğu vaktiyle onun defterini dürmek için ellerinden geleni yaptılar maalesef… Herkesin bir hikayesi vardır ama yalın gerçeklikler ortada…
10- Sizce Türk idare tarihine nasıl bir miras bıraktı? Bu miras günümüzde hala etkisini sürdürüyor mu?
Recep bey kamuda ve sosyal hayatta alıştığımız uygulamaların, sahip olduğumuz zihin kalıplarının dışında da başka şeylerin olduğunu gösterdi. Devlet dairelerinde sigara içilmesi hatta ikramının ne kadar yanlış olduğunu ilk o gösterdi. Daha sonra bu konu yasalarla düzenlenmiştir. Halkınızın yanlış alışkanlıklarını, bürokrasinin yersiz, yetersiz, yanlış düzenlemelerini, uygulamalarını vaiz edasıyla ve ikna edici tarzda dillendirmesini çok sevdik. Bunların çoğu zamanla belirttiği tarzda düzenlendi.
İnternet teknolojisinin de bunda büyük katkısı olmuştur. Toplum her validen Recep bey gibi bir performans bekliyor ki; bu zor. Ona özenen hiç kimse onun gibi olamadı. Bu açıdan aşılamaması üzücüdür. İdeal vali örneği oldu. Bir milletvekili bakan olunca hemşerilerine yapacağı hizmetleri sıralama başlamış. Belli bir noktada birisi ; ‘sayın bakanım siz bunları saymaktan vaz geçin, bize Recep beyi vali olarak gönderin, o zaten bunların hepsini yapar ‘ deyip sesini kesmiş.
Kaynak:
https://miahaber.com.tr/haber/18431/emekli-vali-orhan-ozturk-efsane-vali-recep-yazicioglunu-anlatti
Prof.Dr. Köksal Pabuçcu'nun Beklenen Kitabı Çıktı: "Vali Recep Yazıcıoğlu"
Prof.Dr. Köksal Pabuçcu'nun beklenen kitabı raflardaki yerini aldı. Araştırmacı ve okurlara hayırlı olmasını dilerim.
Foliant Yayınları tarafından yayımlanan “VALİ”, Köksal Pabuçcu’nun kaleminden çıkıyor. Kitap, Trabzon’un Sürmene ilçesinde başlayan bir yaşamın, yurdun dört bir yanında iz bırakan icraatlara dönüşme hikâyesini anlatıyor.
Sistemi sertçe eleştirmekten çekinmeyen, halkın yanında duran ve bürokrasinin ezberlerini bozan bir valinin hayatı…
Neden okunmalı?
Recep Yazıcıoğlu’nun sıradışı kişiliğini, halkla kurduğu gönül bağını ve geride bıraktığı izleri anlamak için… Onun anılarında saklı değerleri keşfetmek, yalnızca bir valinin değil, aynı zamanda bir dönemin ruhunu yakalamak için…
“VALİ”, bürokrasiye farklı bir pencereden bakmak isteyenlere, toplumsal hafızada iz bırakan bir yöneticiyi daha yakından tanımak isteyenlere güçlü bir kaynak sunuyor.
Satın alabileceğiniz siteler:
25 Haziran 2025 Çarşamba
TURAN YALÇIN: ÇITALARI YÜKSELTEN VALİ RECEP YAZICIOĞLU
25 Mayıs 2025 Pazar
Erzincan Kitap Fuarında Çıtaları Yükselten Vali Recep Yazıcıoğlu
17 Mayıs 2025 Cumartesi
Merhum Vali Recep Yazıcıoğlu Hakkındaki Makale Tokat Hürsöz Gazetesinde Yazı Dizisi Oldu

İkinci bölüm 19 Mayıs 2025 tarihinde yayımlandı.
30 Nisan 2025 Çarşamba
24 Nisan 2025 Perşembe
Köşe Yazısı: Arş. Gör. Negiz’den Recep Yazıcıoğlu’nun Mirasına Akademik Bakış
Arş. Gör. Muhammet Negiz’in Çıtaları Yükselten Vali: Recep Yazıcıoğlu incelemesi, vizyoner liderin Erzincan’daki mirasını akademik bir perspektifle aydınlatıyor. Hizmetkâr liderlik ve yenilikçi projeler bu çalışmada hayat buluyor!
Karadeniz Teknik Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümü’nde Araştırma Görevlisi olarak görev yapan Muhammet Negiz, Erzincanlı gazeteci-yazar Halil İbrahim Özdemir’in Temmuz 2024’te Doğu Yayınları tarafından yayımlanan Çıtaları Yükselten Vali: Recep Yazıcıoğlu adlı eserini akademik bir titizlikle inceledi. 1984’te Türkiye’nin en genç valisi olarak Tokat’ta göreve başlayan ve 1991-1999 yılları arasında Erzincan Valiliği yapan Recep Yazıcıoğlu’nun vizyoner liderliğini ve bölgeye katkılarını ele alan bu çalışma, kamu yönetimi ve liderlik alanında önemli bir kaynak olarak dikkat çekiyor.
Negiz’in incelemesi, yaklaşık 60 anı, röportaj ve Yazıcıoğlu’nun köşe yazılarından oluşan kitabın, merhum valinin Erzincan’daki dokuz yıllık görev süresine odaklandığını ortaya koyuyor. Kitap, nitel analiz yöntemiyle incelenerek, Yazıcıoğlu’nun kişisel özellikleri, kriz yönetimi, ekonomik vizyonu, yenilikçi projeleri ve halkla ilişkileri gibi temalar etrafında yapılandırılmış. Negiz, eseri altı ana bölüm çerçevesinde sınıflandırarak, okuyucular ve araştırmacılar için rehber bir değerlendirme sunuyor. Ancak, eserde bölümlendirme eksikliği ve bazı yazım hatalarının okuma deneyimini zorlaştırabileceği belirtiliyor.
YAZICIOĞLU’NUN VİZYONER PROJELERİ
İncelemede, Yazıcıoğlu’nun Erzincan’da hayata geçirdiği projeler öne çıkıyor. Kemaliye Taşyol Projesi ve Başpınar Köprüsü gibi devlet-vatandaş iş birliğine dayalı çalışmalar, valinin yenilikçi yaklaşımını yansıtıyor. Doğa sporları ve turizm alanında ise Karanlık Kanyon’un potansiyelini keşfetme çabaları ve Ergan Dağı Kayak Tesisleri projesi, Yazıcıoğlu’nun ekonomik kalkınma ve tersine göç vizyonunun örnekleri olarak vurgulanıyor. Negiz, valinin bu projelerle Erzincan’ın doğal ve ekonomik potansiyelini harekete geçirmeyi hedeflediğini aktarıyor.
KRİZ YÖNETİMİNDE ÖRNEK LİDERLİK
Yazıcıoğlu’nun kriz yönetimindeki başarısı, Negiz’in incelemesinde detaylı bir şekilde ele alınıyor. 1992 Erzincan depremi sonrası yardım organizasyonlarındaki liderliği ve 1993 Başbağlar katliamı sırasında kanaat önderleriyle iş birliği yaparak halkı sakinleştirme çabaları, valinin halkla güçlü bağlar kurma yeteneğini gösteriyor. Negiz, Yazıcıoğlu’nun bu süreçlerde sergilediği kararlılık ve empatiyi, onun liderlik anlayışının temel taşları olarak değerlendiriyor.
HİZMETKÂR LİDERLİK ANLAYIŞI
Negiz, Yazıcıoğlu’nun “hizmetkâr liderlik” anlayışını, “Şehirlerde patron yöneticilere değil, hizmetkâr yöneticilere ihtiyaç vardır” sözüyle merkeze alıyor. Vali’nin halka yakın, mütevazı ve şeffaf yönetim tarzı, inceleme boyunca vurgulanıyor. Yazıcıoğlu’nun medya ile samimi ilişkileri, yerel televizyon ve gazetelerle kurduğu bağlar, halkın katılımını teşvik eden projeleri ve sporla sağlıklı yaşamı destekleyen girişimleri, bu anlayışın somut yansımaları olarak sunuluyor.
LİDERLİK YÖNLERİ VE ÇIKARILABİLECEK DERSLER
Negiz’in analizi, Yazıcıoğlu’nun liderlik yönlerini halkla iletişim, cesaret, sistem eleştirisi, sosyal sorumluluk, eğitim odaklılık, medya ile şeffaflık ve empati gibi temalarla tablo halinde sunuyor. Ayrıca, valinin yönetim anlayışından çıkarılabilecek dersler arasında yenilikçilik, halkla erişilebilirlik, mükemmeliyetçilik, sorumluluk ve özür dileme erdemi sıralanıyor. Negiz, bu özelliklerin günümüz ve gelecek nesil yöneticiler için ilham verici olduğunu belirtiyor.
SONUÇ: BİR LİDERİN MİRASI
23 Nisan 2025 Çarşamba
"Çıtaları Yükselten Vali: Recep Yazıcıoğlu" makale ulusal basında...


19 Nisan 2025 Cumartesi
Çıtaları Yükselten Vali Makalesi Doğu Gazetesinde!

Çıtaları Yükselten Vali Makalesi Doğu Gazetesinde!
"Çıtaları Yükselten Vali: Recep Yazıcıoğlu" Adlı Eser Üzerine Bir İnceleme" başlıklı makale[1] Erzincan Doğu Gazetesi tarafından yazı dizisi olarak yayınlanmaya başlamıştır. İlk bölüm 19 Nisan 2025 tarihinde okurların beğenisine sunulmuştur.
[1] Negiz, M. (2025). Çıtaları Yükselten Vali: Recep Yazıcıoğlu. BAYÜ Sosyal Bilimler Dergisi, 8(15), 60-65, https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/4351487
17 Nisan 2025 Perşembe
"Çıtaları Yükselten Vali: Recep Yazıcıoğlu" Adlı Eser Üzerine Bir İnceleme
Bu çalışmada, Halil İbrahim Özdemir’in
"Çıtaları Yükselten Vali: Recep Yazıcıoğlu" adlı eseri incelenmekte
ve Vali Yazıcıoğlu’nun Erzincan Valiliği dönemine odaklanılmaktadır. İncelenen
bu eser, Vali Recep Yazıcıoğlu'nun Erzincan'daki yaklaşık dokuz yıllık görev
süresi boyunca gerçekleştirdiği önemli projeler ve olaylara odaklanmaktadır.
Kitapta ele alınan konular incelendiğinde eserin altı bölüm kapsamında
değerlendirilmesi mümkündür. Her ne kadar yazar çalışmasında böyle bir tercihte
bulunmasa da eserden yararlanacak olan okurlar ve araştırmacılar için bu
şekilde bir değerlendirme yapmak yararlı olacaktır.
Eserin ilk bölümünde kitabın amacı ve
kapsamı üzerinde durulmuş ve anıların esas kahramanı olan Recep Yazıcıoğlu'nun
hayatı ve kariyeri hakkında bilgi verilmiştir. Yazarın belli bir
bölümlendirmeye sadık kalmadan kaleme aldığı diğer kısımlar konularına göre
sınıflandırılacak olursa; ikinci bölümde Vali Yazıcıoğlu'nun kişisel özelliklerine
dair anılara yer verildiği görülmektedir. Bu anılarda Vali’nin liderlik stili,
iletişim becerileri, inisiyatif alma ve karar verme süreçleri gibi konulara
değinildiği anlaşılmaktadır.
Üçüncü bölümde Vali’yi öncülük ettiği sosyal
ve ekonomik reformlar çerçevesinde değerlendirmek mümkündür. Yazar, eserinde
Vali’nin hizmetlerini eğitimde yenilikler, sağlık hizmetlerinde iyileştirmeler
ve ekonomik kalkınma projeleri perspektifinden ele almıştır. Üzerinde durulan
projeler arasında Kemaliye Taşyol Projesi ve Başpınar Köprüsü gibi önemli
projeler, devlet-vatandaş iş birliği ile yürütülen çalışmalar, doğa sporları ve
turizm çalışmaları öne çıkmaktadır. Ayrıca 1970'lerde Erzincan'da başlayan
şirketleşme hareketi ve bunun getirdiği sermaye birikimi ile göç sorunlarına
değinilerek Vali’nin bu makus talihi yenme çabalarından örnekler verilmektedir.
Vali Yazıcıoğlu'nun ekonomik gelişim üzerine kaleme almış olduğu makalelerden
alıntılar da bu bölümde yer almaktadır.
Dördüncü bölümde, kriz yönetimi ve güvenlik
açısından yaşanan tanıklıklara yer verilmiştir. Bu kapsamda dönemin en önemli
sorunları olan deprem ve afet yönetimi, terörle mücadele ve güvenlik
politikaları konusunda Vali Yazıcıoğlu’nun benimsemiş olduğu yaklaşımlar ve
atmış olduğu adımlar üzerinde durulmuştur. 1993 yılında Başbağlar köyünde
yaşanan katliam sonrası, yakalananların sorgusu ve mahkeme süreçlerine yer
verilen bu bölümde, Vali Yazıcıoğlu'nun halkın infialini ve protestoları
sakinleştirmek üzere kanaat önderleriyle yaptığı toplantılar aktarılmaktadır.
Ayrıca 13 Mart 1992'de Erzincan'da meydana gelen deprem sonrası düzenlenen
yardım çalışmaları ve halkın durumu hakkında da dikkat çekici hususlara değinen
yazar, Vali Yazıcıoğlu'nun bu süreçteki rolüne ve halkla olan ilişkisine dair
bilgi vermektedir.
Beşinci bölümde Vali’nin halkla ilişkiler ve
medya açısından takınmış olduğu tavır ele alınmıştır. Vali’nin medyaya olan
yaklaşımı, halkla buluşma ve iletişim, şeffaf yönetim anlayışı gibi hususlara
dair gözlemler paylaşılmıştır. Bu bölümde merhum Vali’nin medya ile olan samimi
ilişkisine dair önemli örneklere yer verilmektedir. Yerel televizyon kanalları
CAN TV ve ERT'de valinin görevde kalması için düzenlenen açık oturumlar, Doğu
Gazetesi vb. yerel gazetelerde yayımlanan röportajlar ve haberler dikkat
çekmektedir. Altıncı bölümde, çevre ve kültür konusunda Vali’nin durduğu
noktaya dair izlenimlere yer verilmiştir. Bu çerçevede Vali’nin doğayı korumak
için yaptığı çalışmalar, gerçekleştirilen kültür ve sanat faaliyetleri bu
bölümde irdelenmiştir. Doğa sporları ve turizme katkı sağlamak için Vali
Yazıcıoğlu'nun yaptığı röportajlar, spor aktiviteleri (rafting, yamaç paraşütü,
su kayağı vb.), halkla yapılan yürüyüşler ve mitingler bu başlık altında
toplanmaktadır.
Vali Yazıcıoğlu'nun
incelenen eserdeki vurgulanan özelliklerini belirlemek için kitap metni
üzerinde nitel olarak kodlama yapılmış ve çeşitli temalara ulaşılmıştır. Bu
temalar liderlik ve yöneticilik, sosyal duyarlılık, ekonomik vizyon, kriz
yönetimi, iletişim ve medya, yenilikçilik ve inovasyon, spor ve sağlık
olarak belirlenmiştir:
Liderlik ve Yöneticilik: Vali Yazıcıoğlu, kararlı bir lider ve
yönetici olarak halkla yakın ilişkiler kurmuştur. Çalışmalarında kanaat
önderleriyle iş birliği yaparak bölgenin sorunlarına çözüm aramıştır (s.
50-51).
Sosyal Duyarlılık: Halkın ihtiyaçlarına duyarlılık gösteren
Vali Yazıcıoğlu, sosyal etkinliklere aktif olarak katılmış ve toplumun her
kesimiyle etkileşimde bulunmuştur. Taşyol projesi bu konuda verilebilecek örneklerden
sadece birisidir. İnşaatın tamamlanması için hemşeri dernekleri vb. aracılığı
ile büyük şehirlerde düzenlenen etkinliklerde hazır bulunmuş ve şehre destek
olunması için uğraş vermiştir. Bu konudaki çabalarından bir tanesi kitapta şu
ifadelerle yer almıştır (s. 91):
“Oysa Recep Yazıcıoğlu bu iki projede de İl
Özel İdaresinin kaynaklarını çok sınırlı olarak kullanmak istiyordu.
İstanbul'da bulunan Kemaliyeli iş adamları ile toplantılar yapıyor. Onlara; ‘Siz kaç lira koyarsanız ben de İl Özel İdaresinden o
kadar para koyacağım’ diyerek devlet vatandaş iş birliği ile projeleri
yürütüyordu.”
Ekonomik Vizyon: Ekonomik gelişime büyük önem veren
Yazıcıoğlu, birçok projeyi hayata geçirmiş ve Erzincan'ın ekonomik durumunu
iyileştirmek için çalışmıştır. Erzincan ve Doğu Anadolu’nun mevcut ekonomik
koşullarından memnuniyetsizliğini dile getiren Yazıcıoğlu, bölgenin
potansiyeline dikkat çekmiştir (s. 83):
“Erzincan, sahip olduğu doğal imkânlara ve
uygun konumuna rağmen Doğu Anadolu'nun kaderini paylaşmakta ve bölgede yaşanan
problemler Erzincan için de geçerli olmaktadır. Erzincan, İpek Yolu üzerinde,
ulaşım imkânlarıyla, verimli ovası ve zengin maden yatakları ile gelişmeyi
yakalayabilecek potansiyele de sahiptir. Ancak bu avantajlar ili bölgedeki
diğer illerden farklı bir konuma getirememiştir.”
Ekonomik başarının sağlanması için doğa
sporları ve turizme ayrı bir önem veren Vali Yazıcıoğlu, Erzincan’ın saklı
kalan bu yönüne ışık tutmaya çalışmıştır. Eserde doğa sporları ve turizm
açısından şehrin sahip olduğu potansiyeli harekete geçirmek için büyük bir
uğraş verildiği görülmektedir (s. 26):
“‘Vali Bey orayı ne zaman keşfetmiş
bilmiyorum. Ben ise yeni keşfettim. O güzellikleri görmek için bir daha gidelim
dese yine giderim’ diyerek cevap verdim. Bugün daha iyi anlıyorum ki, Karanlık
Kanyon, turizm açısından önemli bir hazinemizdi. O keşfetmişti. Ama
pazarlayamadık. Belki ileride birileri o güzellikleri pazarlayabilir.”
Vali Yazıcıoğlu, ekonomik açıdan kalkınmış ve
gerekli istihdam ortamını oluşturmuş bir Erzincan’ın şehrin en önemli
sorunlarından birisi olan dışarıya nüfus göçünün de önüne geçeceğini
savunuyordu (s. 87). En çok arzuladığı hususlardan birisi tersine göçü
başarmaktı.
Kriz Yönetimi: Vali, deprem ve terör gibi kriz anlarında
etkili müdahalelerde bulunmuş, yardım organizasyonlarını başarıyla yönetmiştir.
Terör saldırılarının temel hedeflerinden birisinin şehirde mezhep çatışması
çıkarmak olduğunun bilinciyle hareket eden Yazıcıoğlu, bu duruma mahal vermemek
için şehrin kanaat önderleri ile birlikte hareket etmeye çalışmıştır. Böyle
zamanlarda Erzincan’da faal olan siyasi partilerin il başkanları, gazeteciler,
kolluk kuvvetlerinin temsilcileri ve dini cemaatlerin önderlerini bir araya
getirerek tehlikenin bertaraf edilmesi iradesini göstermiştir. Sergilenen bu
dayanışma ruhu toplumda oluşması muhtemel infialin de önüne geçmiştir (s. 50).
İletişim ve Medya: Medya ile aktif bir iletişim kurmuş,
kamuoyunu bilgilendirme konusunda hassas davranmış ve iletişim kanallarını
etkin kullanmıştır. Kriz yönetim sürecinde dile getirildiği üzere medya
kuruluşlarına ayrı bir önem veren Yazıcıoğlu, karar ve eylem süreçlerinde
gazete ve TV’lerde yapılan yayınları dikkate alarak hareket etmiştir. Bu
kapsamda medya kuruluşları ile sıkı bir bağ kurmuştur (s. 56):
“Akşam saatleri gazetenin baskıya
hazırlandığı saatlerdir. Recep Yazıcıoğlu çok zaman o saatlerde matbaaya gelir,
bir sonraki gün çıkacak gazetenin provalarını görürdü. Bazen sayfaları önüne
alır gördüğü hataları düzeltir, o sayfaların yeniden çıkarılıp, düzeltmelerin
yapıldıktan sonra basılmasını sağlardık. Ama bir gün olsun, kendisi ile ilgili
ya da olumsuz bir haber dolayısıyla itiraz etmemiş, gazetenin yayınına itiraz
etmemişti.”
Yenilikçilik ve İnovasyon: Yenilikçi projeler geliştirmiş,
devlet-vatandaş iş birliğini teşvik ederek projelerin başarıya ulaşmasını
sağlamıştır. Yaratılan kaynak sayesinde birçok proje kâğıt üzerinde kalmaktan
kurtulmuştur (s. 91):
“Defalarca Ankara'ya gidip gelmiş, destek
istemiş, hiç kimseden destek bulamamıştı. Bu yüzden köprüyü halkın katılımları
ile yapmak istiyordu. Halk ne kadar para toplarsa, İl Özel İdaresinden de o
kadar katılım sağlayacaktı. Fakat yapılacak bölge çok genişti…”
Benzer bir durum Ergan Dağı Kayak Tesisleri öngörüsü için de
geçerlidir. Projede belli bir mesafe alınsa da halen istenen noktaya
gelememiştir. Bu projeyi o dönem kaleme aldığı köşe yazısında Vali Yazıcıoğlu
şu sözlerle değerlendirmiştir (s. 84):
“Ancak Munzur Dağı (Ergan Dağı) Projesi adı altında hazırlanan,
5-10 bin yatak kapasiteli görülen kayak tesisleri tamamlandığında Erzincan kış
turizmi açısından dünyanın sayılı merkezleri arasına girecektir. Uluslararası
havaalanın olması, bütün bu doğal imkanlara 20 km’lik bir yarıçap içerisinde
ulaşılabilmesi çok önemli bir avantajdır. Erzurum'un kış turizminde aldığı
mesafeden sonra, Erzincan için de ciddi bir gelişme olacağı şimdiden
görülmektedir.”
Spor ve Sağlık: Spor aktivitelerine katılım sağlayarak
sağlıklı yaşamı teşvik etmiş ve bu alanda örnek olmuştur. Bu konudaki
girişimleri birçok farklı spor dalını kapsayıcı bir mahiyette olmuştur (s. 87):
“Bu yüzden de şehrin kalkınmasını doğa
sporlarında görüyordu. Erzincan'da Fırat gibi bir nehir var. Rafting
yapılabilir. Ergan'da kayak tesislerinin temeli atılmış, bir altyapı
oluşturuluyordu. Dağ bisikleti, baraj göllerinde su kayağı, doğa yürüyüşü,
yamaç paraşütü, kaya tırmanışı, buzul tırmanışı, jamping, kano, kaplıca turizmi
gibi pek çok spora ev sahipliği yapılabilirdi.”
Metnin nitel analizi ile elde edilen bu
temalar, Vali Recep Yazıcıoğlu'nun Erzincan Valiliği döneminde sergilemiş
olduğu kişisel özelliklerini ve yönetim anlayışını kapsamlı bir şekilde ortaya
koymaktadır. Eser, merhum Vali’nin liderlik yönleri hakkında da önemli ipuçları
sunmaktadır.
Vali Recep Yazıcıoğlu’nun Liderlik Yönleri
Yazar Halil İbrahim Özdemir’in kaleme almış olduğu
bu eserde, Merhum Vali Recep Yazıcıoğlu'nun liderlik özelliklerine dair önemli
anekdotlara yer verilmiştir. Kitap metni bu perspektiften değerlendirildiğinde,
halkla iletişim ve ulaşılabilirlik, cesaret ve kararlılık, sistem eleştirisi,
sosyal sorumluluk, halkın gelişimi ve eğitime odaklanma, medya ve şeffaflık,
empati ve mütevazılık temaları elde edilmiştir. Elde edilen kodlar ve temalara
aşağıdaki tabloda görülmektedir:
Tablo 1: Vali Recep
Yazıcıoğlu’nun Liderlik Yönleri
Tema |
Kod |
Örnek |
Halkla İletişim ve
Ulaşılabilirlik |
Açık kapı politikası, sokakta dolaşma, mütevazılık |
"Kapı açık, çalmadan girebilirsiniz, randevuya
gerek olmadan istediğiniz zaman görüşebilirsiniz." (s. 12) |
Cesaret ve Kararlılık |
Ateş hattına girmek, kadere inanmak |
"Takdirin dışında hiçbir şey olmaz. Allah bizim
ölmemizi murat etmişse ne yaparsak yapalım kurtulamayız." (s. 29) |
Sistem Eleştirisi |
Bürokrasi eleştirisi, sistemdeki aksaklıklar |
"Yetki demek para demektir. Paran yoksa vali
değil de ne olursan ol yetkin yok demektir." (s. 29) |
Sosyal Sorumluluk |
Dul erkeklerin evlendirilmesi, halkın sorunlarına
çözüm üretme |
"Evlenebilmek için Valinin kapısını çalanın
haddi hesabı yoktu." (s. 56) |
Halkın Gelişimi ve Eğitim |
Kıraathanelerin aslına dönmesi, okuma alışkanlığı |
"Kıraathanelerin aslına dönmesini, orada bir
kitap köşesi bulunmasını ve günlük gazetelerin oralarda bulundurulmasını
isteyen birer yazı yazmıştı." (s. 57) |
Medya ve Şeffaflık |
Gazete provalarını kontrol etme, basına müdahale
etmeme |
"Bir gün olsun kendisi ile ilgili ya da olumsuz
bir haber dolayısıyla itiraz etmemiş gazetenin yayınına itiraz
etmemişti." (s. 56) |
Empati ve Mütevazılık |
Personelden özür dileme, kendini halkla eşit görme |
"Özür dilemenin erdem olduğunu bilmiş
gerektiğinde personelinden bile özür dilemiştir." (s. 8) |
Kaynak: Yazar Tarafından
Hazırlanmıştır
Tablo 1’de belirtilen liderlik yönlerine göre Vali
Yazıcıoğlu, halkla güçlü bir iletişim kurarak ulaşılabilir olmayı, cesaret ve
kararlılık göstermeyi, sistemi eleştirmeyi, sosyal sorumluluk projelerine önem
vermeyi, halkın gelişimi için çalışmayı, medya ile şeffaf ilişkiler kurmayı ve
empati ile mütevazılığı benimsemiştir.
Çıkarılabilecek Dersler
Merhum Yazıcıoğlu hem günümüzdeki yöneticiler hem de
yarının idarecileri için örnek olabilecek bir karakter olarak görülmektedir.
İncelenen kitap metni bu açıdan değerlendirildiğinde elde edilen temalar
aşağıdaki tabloda verilmiştir:
|
Tema |
Açıklama |
1 |
Liderlik ve Yönetim |
Vali Yazıcıoğlu'nun yöneticilik özellikleri,
astlarına ve halka yaklaşımı. (s. 99) |
2 |
Halkla İlişkiler ve Erişilebilirlik |
Vatandaşlara yakın durma, onların dertleriyle
ilgilenme ve şeffaf bir yönetim sergileme. (s. 63) |
3 |
Yenilikçilik ve Reformcu Yaklaşım |
Yönetim sistemindeki katı merkeziyetçi yapıya karşı
eleştiriler ve yerel yönetimlere daha fazla yetki verilmesi. (s. 62) |
4 |
Eğitim ve Kültür |
Kıraathanelerin aslına dönmesi ve okuma alışkanlığının
teşvik edilmesi. (s. 57) |
5 |
Mükemmeliyetçilik ve Detaycılık |
Gazete provalarını kontrol etme ve hataları düzeltme.
(s. 56) |
6 |
Sorumluluk ve Hesap Verebilirlik |
Halkın yönetime katılımı ve demokratikleşme
süreçlerinin desteklenmesi. (s. 62) |
7 |
Dayanıklılık ve İyileşme |
1992 Erzincan depremi sonrası şehrin imarına katkı
sağlama ve zorluklara rağmen görevine devam etme. (s. 8, 60-61) |
8 |
Mizah ve İnsan Odaklı Yaklaşım |
Dul erkeklerin evlendirilmesine yönelik şakalar ve bu
konuda yapılan çalışmalar. (s. 56-57, 100-101) |
9 |
Eleştirel Düşünme ve Bağımsızlık |
Sisteme yönelik eleştiriler ve popülist politikalara
karşı duruş. (s. 8, 11, 29, 99) |
10 |
Özür Dileme Erdemi |
Gerekli durumlarda personelinden bile özür dileme.
(s. 8) |
Kaynak: Yazar Tarafından Hazırlanmıştır
Metinde anlatılan anılardan ve paylaşılan köşe
yazılarından yola çıkarak oluşturulan bu tablo Vali Yazıcıoğlu'nun liderlik ve
yönetim anlayışını, halkla ilişkilerdeki şeffaflığını ve erişilebilirliğini,
yenilikçi ve reformcu yaklaşımını, eğitim ve kültüre verdiği önemi,
detaycılığını, sorumluluk ve hesap verebilirlik ilkelerine verdiği önemi,
dayanıklılığını, mizahi yaklaşımını, eleştirel düşünme yetisini ve özür dileme
erdemini öne çıkarmaktadır.
Merhum Yazıcıoğlu’nun benimsediği liderlik ve
yönetim anlayışına hizmetkâr liderlik demek mümkündür. Bu açıdan günümüz
idareci, lider ve yöneticilerine örnek olacak mahiyettedir. Vali Yazıcıoğlu bu
yaklaşımı bir basın toplantısında şu cümlelerle dile getirmiştir (s. 99):
"Şehirlerde patron yöneticilere değil, hizmetkâr
olacak yöneticilere ihtiyaç vardır. Belediye başkanları, patron gibi
davranmamalı; hizmetkâr gibi hareket etmelidir. Halkın emrinde olmalıdır.
Saltanat, şatafat, astronomik maaş, araç gereç ve görkemli makamlar kalabalık,
maiyet, konfor, hava, gösteriş, alayiş ve bunların sonucunda ulaşılmaz
yöneticiler olmamalıdır."
Kitap incelendiğinde okuyucunun aklına “Vali Recep
Yazıcıoğlu gibi yöneticilerin sayısı neden azdır? Sayılarının artırılması için
neler yapılmalıdır? Bu kişilerin başlatmış olduğu proje ve yatırımların
sürdürülememesinin nedenleri nelerdir?” gibi birtakım sorular gelmektedir.
Bu tür lider ve yöneticilerin görev yapabilmesi için uygun ortamın tesis
edilmesi ve sayılarının artırılması gerekmektedir.
Sonuç olarak, bu eserin kamu yönetimi ve liderlik
açısından Türkiye’de önemli bir iz bırakan Vali Recep Yazıcıoğlu’nun Erzincan
Valiliği dönemine ışık tuttuğu görülmektedir. Anı-hatırat türünde kaleme alınan
eser, Vali’nin kişisel özellikleri, liderlik ve yöneticilik yönleri, kendine
has demokrasi ve kalkınma anlayışı, doğa sporları ve turizme verdiği önem gibi
hususları anlamak için önemli bir kaynak niteliğindedir. Ancak metindeki
bölümlendirme eksikliği ve birtakım yazım hataları okurun konuya hâkimiyetini
nispeten zorlaştırabilir.
Kaynakça
Negiz, M. (2024). Recep Yazıcıoğlu, İçinde, Kozak, N.
(Editör), Online Türkiye Turizm Ansiklopedisi,
https://turkiyeturizmansiklopedisi.com/recep-yazicioglu (Erişim tarihi:
01.10.2024).
[*] Sorumlu Yazar /
Corresponding Author
[†] Atıf için: Negiz, M.
(2025). Çıtaları Yükselten Vali: Recep Yazıcıoğlu. BAYÜ Sosyal Bilimler
Dergisi, 8(15), 60-65, https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/4351487
En Popüler Yayınlar
-
Erdal Beşikçioğlu: Bu rol için çok iyi hazırlandım. Köprü'de "Süper Vali"yi canlandıran Beşikçioğlu, "Günlerce Recep Yaz...
-
Necdet Başoğlu: Adını tarihe yazdıran vali 12 Eyl 2020 Bugün sizlere “Efsane Vali” olarak gönüllerde taht kurmuş bir kişiden bahsetmek istiy...
-
Yavuz Donat: Recep Yazıcıoğlu 30 Aralık 2012, Pazar Denizli'deydik... Vali Bey'le beraber... Öğle yemeği yiyecektik. "Gel...
-
KÖPRÜ'DE DUYGUSAL BULUŞMA ARKA PLAN MERHUM RECEP YAZICIOĞLU'NUN HAYTINDAN KESİTLERİ EKRANA TAŞIYAN "KÖPRÜ"NÜN OYUNCULARIYL...
-
Yazıcıoğlu: "Bordromdan utanıyorum" Aydın Valisi Recep Yazıcıoğlu, "Ben 3.5 milyon lira maaş alırken, aynı bordrodan 500 bi...
-
Kamu hizmetleri motivasyon kuramı çerçevesinde vali Recep Yazıcıoğlu'nun mülki idare amirliği dönemi üzerine bir inceleme Çalışmada, ...
-
Denizli Valisi'nin rafting keyfi... 20.06.2003 Denizli Valisi Recep Yazıcıoğlu, doğa yürüyüşü ve dağ tırmanışlarından sonra, bu kez Büy...
-
“Rahmetli öğretti” - Erzincan'da 12 ayda 12 spor Rafting, yamaç paraşütü, buz tırmanışı, trekking, offroad, dağ bisikleti, base jump, k...
-
Vali Recep Yazıcıoğlu ile Bir Gurbetçi Tartışması: Devlet Dairesine Nasıl Girilir? 6 Eylül 2003 Bütün Türkiye'ye kendini sevdirmiş, özel...
-
VALİ RECEP YAZICIOĞLU ARAŞTIRMALARI (1967-2003) "VALİ-İ VİLAYET, HADEME-İ DEVLET" Vali Recep Yazıcıoğlu hakkındaki araştırma pro...